Kucağımda bir Ömür Gedik

Mersin’den yazıyordu Şeyda Hanım.

Haberin Devamı

Kucağımda bir Ömür Gedik

Beni çok sevdiğini, hayranım olduğunu söyledi.
Sadece kendisi değil, eşi de beni çok seviyormuş.
Yazışmaya başladık sık sık.
Hamileydi.
Doğacak bebeğine benim ismimi vermek istiyorlardı.
“Ne güzel olur” dedim, hem içimden hem de yazıyla.
İlk kez başıma geliyordu.
Çok heyecanlandım.
Neden mi?
Şeyda Hanım’ın soyadı Gedik’ti çünkü.
Yani bir Ömür Gedik daha olacaktı dünyada.
Ömür bebek erken geldi,
7 aylık doğdu, 20 gün kuvözde kaldı.
Hep birlikte dua ettik.
Ve geçen gün Mersin’e konsere gittiğimde Ömür Gedik’i kucağıma aldım.
Konser verdiğim Liparis Otel’in sahibi Mustafa Yükselgüngör de Gedik ailesine her şey dahil bir hafta tatil hediye etti, istedikleri zaman kullanacaklar.
Ben de her Mersin’e gidişimde buluşacağım Ömür Gedik’le.
Adı gibi uzun ömürlü ve sağlıklı olmasını diliyorum.
İnsan, doğa ve
hayvan sevgisi eksik olmayan biri olarak yetişmesi ve mutlu olacağı işi yapması da diğer dileklerim.

Haberin Devamı

Müzik Boğaz’dan Gelir

Her şeyin başı fikir...
Koşanadam Organizasyon’un sahibi Berkant Acil, “Müziği İstanbul Boğazı’na götürürsem insanlar gelir mi” diye düşünmüş.
Ve Müzik Boğaz’dan Gelir konser serisini hayata geçirmiş.
Düşünsenize Kız Kulesi’nin yanından geçerken bir aşk şarkısı dinlediğinizi.
Ya da Dolmabahçe’ye karşı hep bir
ağızdan Atatürk’ün sevdiği şarkıları söylediğinizi.
Veya Mado sahilinde Barış Manço’yu anarak bir “Gibi Gibi” dinlediğinizi.
Ben Müzik Boğaz’dan Gelir konserlerinin ilkinde Mehmet Erdem’den dinledim “Gibi Gibi”yi.
Hem konser hem de ortam çok keyifliydi.
Konserlerin yapıldığı meşhur Sudatur gemisinin sahneyi gören üç katı da izleyicilerle doluydu.
Alt kattakiler bistrolarda, ayakta izliyor konseri, ikinci ve üçüncü kat ise oturmalı ve yemekli.
Kadıköy ve Beşiktaş’tan binebiliyorsunuz gemiye.
Ekim sonuna kadar her hafta Birsen Tezer&Hüsnü Arkan’dan Cem Adrian’a, Alpay’a, Zuhal Olcay’a, Nazan Öncel’e kadar pek çok güzel konser olacak bu gemide.
Ah o gemide ben de olsam diyeceklere duyurmuş olayım.

Haberin Devamı

Leonardo yangına karşı

Başarıda ya da inandırıcılıkta istikrar çok önemli.
Bir yangın çıktığında herkes bir anda doğa dostu ve çevreci oluyor.
Önemli olan çevreciliği bir hayat felsefesi haline getirmek.
Bu konuda en istikrarlı ünlü denilince benim aklıma ilk gelen isim Leonardo DiCaprio.
Kendisiyle 2007 yılında Cannes Film Festivali’nde yapımcılığını üstlendiği “11. Saat” (11th Hour) belgeseli sayesinde tanışmıştım.
“11. Saat” gezegenimizi kurtarmak için neler yapmamız gerektiğini anlatan müthiş bir belgeseldi.
O günden sonra
ünlü oyuncunun dünya, doğa, çevre ve hayvanlarla ilgili yaptığı her şeyi takip etmeye başladım.
Ve kendisine hayranlığım her geçen gün arttı.
Şu sıralar Quentin Tarantino’nun
“Bir Zamanlar Hollywood’da” (Once Upon a Time in Hollywood) filminin başrolünde izlediğimiz DiCaprio, geçen gün sadece Türkiye değil
tüm dünyayı etkisi
altına alan orman yangınları ile ilgili bir paylaşım yaptı.
Kendisi bundan iki yıl önce orman yangınlarıyla mücadeleye destek vermek için sahaya inmiş ve Brezilya’da bir yangın söndürme ekibine katılmış.
Yangınla mücadelede asıl kahramanların yangına birebir müdahale eden bu insanlar olduğunu söyledi.
Ve cümlesini şöyle tamamladı; onların önünde saygıyla eğiliyorum.
Ben de çevrecilik konusunda yaptığı istikrarlı yardımlar ve paylaşımlar için kendisinin önünde eğiliyorum.

Yazarın Tüm Yazıları