Konsere kayıt cihazıyla gideceğim

Onlara boşa gitmiş şöhretler olarak bakıyorum. Bir de güçlerini doğru yerlere kanalize edenler var ki gerçekten çok değerliler.

Mesela U2.

Uluslararası Af Örgütü üyesi.

İnandıkları kelimenin “uzlaşma” olduğunu söylerken, barışın sağlanması için politik mesajlar vermekten de çekinmiyorlar.

3. dünya ülkelerinin borçlarını sildirmekten nükleer silahsızlanmaya ve çevre konularına kadar pek çok alanda etkililer.

Boşuna yaşamıyor, boşuna çalışmıyorlar.

U2’nun Atatürk Olimpiyat Stadı’nda 6 Eylül’de vereceği konsere sayılı gün kaldıkça bizdeki heyecan da haliyle tırmanıyor.

Ben öncelikle şu soruya verecekleri cevabı merak ediyorum: “Türkiye’de insan hakları ihlali var deyip burada konser vermek istememiştiniz, şimdi ne değişti de
bu fikrinizden vazgeçtiniz?”

Umarım buna basın toplantısında (yaparlarsa bu soruyu ilk soran ben olacağım) bir açıklama getirirler ya da konserleri sırasında bu konuyla ilgili birkaç cümle kurarlar.

İnkar edeceklerse de “Biz böyle dememiştik” cümlesini onlardan duymak isterim.

Sonrasında da bizi şahane bir konser bekler.

U2’yu Cannes Film Festivali’nde verdikleri konserde izlemiştim. Performansları görmeye değer. Ama İstanbul’daki konserin başka özellikleri de var. Bir kere
göreceğimiz, dünyada bir grup için hazırlanmış en büyük sahne.

U2 360 derece konserinde, stadın neresinde bulunursanız bulunun şovun bir parçası olabiliyorsunuz.

Ve tabii en çok merak edilen, Orta Doğu’ya en yakın yerdeki bu konserlerinde şarkılar arasında verecekleri mesajlar.

6 Eylül’deki konsere elimde kayıt cihazıyla gitmeyi planlıyorum.

Şarkılar kadar Bono’nun aralarda söyleyecekleri de önemli çünkü!

Bikinili kızlar ve piranhalar

3 boyutlu Piranha filminin afişini görünce gözüm piranhalardan çok, bikinili kızlara takıldı. Tamam dedim, işte güzel vücutlar ve boş suratlardan medet uman bir film daha.

Piranha 3D’nin kadın vücudunu ne kadar kullandığını, kan ve vahşete ne kadar yer verdiğini film cuma günü vizyona girdiğinde göreceğiz ama fragmanlardan burnuma hiç de iyi kokular gelmiyor.

Üniversitede bahar tatili. Bir grup genç tatile gidiyorlar. Ve karşılarına mutasyona uğramış tarih öncesi piranhalar çıkıyor.

Çekimler Arizona’da yapılmış. Yönetmen Alexandre Aja “Film her şeyin fazlasına sahip olan şımarık gençliğin tarihin arka sayfalarından kopup gelen yaratıklarla mücadelesini anlatıyor” diyor.

Geleceğe Dönüş’te çılgın bilim adamını oynayan Christopher Lloyd, Piranha 3D’de de benzer bir rolle çıkacak karşımıza.

Piranhaların peşinde koştuğu güzel kadınların başını Kelly Brooks çekiyor.

Kelly Brooks ve Riley Steele filmin en gözde ıslak tişörtlü bikinili güzelleri.

Bırakın piranhaları, onları 3 boyutlu olarak izlemek için bile bu filme gidecek olanlar çıkacaktır. Ne yazık ki!

Sucuklu yumurta da mı yok!

Pazartesileri et yemeyelim diye yazdıktan sonra hem iyi hem kötü, hem mantıklı hem saçma sapan tepkiler aldım.

“Et mi yiyebiliyoruz ki, pazartesileri atlayalım” tarzındaki yorumlara diyeceğim şu; bu yazıdaki hedef kitlem tabii ki neredeyse her gün et ve et ürünleri tüketen insanlar.

Ki çevremde pazartesi ete ağzını sürmeyecek diye strese giren çok oldu, “Sucuklu yumurta da mı yok diye?” söylenmeye başladılar, sonra da “Biz yokuz” diye havlu attılar. Gelelim “Bir gün et yemeyince ne olacak?” diyerek açıklama isteyenlere.

Paul McCartney’nin başlattığı ve tüm dünyaya yayılan Meat Free Monday (Etsiz Pazartesi), çok ayaklı bir çevresel kampanya.

Öncelikle karbon emilimini düşürerek küresel ısınmayı azaltmayı amaçlıyor.

Ve en önemlisi toplu kesimler için hayatları işkenceyle geçen besi hayvanlarının daha iyi şartlarda yaşamasını öngörüyor.

Dünyada yayılmakta olduğunu tekrar hatırlatayım. Amerika’da, San Francisco’dan sonra 29 Haziran’da Washington DC de pazartesileri et yenmeyeceğini açıkladı.

Londra, kampanyaya en büyük desteği veren şehirlerden. Buradaki çoğu restoranda etsiz mönülere geçildi. Etleriyle ünlü Hard Rock Cafe’de bile. Darısı başımıza diyorum, bakalım bizde de pazartesileri etsiz mönü çıkaran duyarlı lokanta sahipleri olacak mı?