İki güzel ruh: Emre ve Meera

Kulakları küpeli, patileri tozlu, çamurlu, tüyleri bazen bakımsız ama gözlerinin içi sevgi dolu sokak köpeklerine ve kedilerine...
Evi, başını okşayacak bir eli olmayanlara, ormanda yaşam savaşı verenlere, barınaklarda kafesler ardında çaresiz sahiplenilmeyi bekleyenlere...
“Durum böyleyken senin bu kadar cins köpekle ne işin var” diye soranlar olacağı için baştan söyleyeyim: Bahsedeceğim etkinlikteki cins köpeklerin hepsi, sokaklardaki arkadaşlarına yardım için bizimleydiler.
Onlar için satılan çantaların gelirinin bir kısmı, sokak hayvanlarına tedavi ve mama olarak kullanılacak.
Şimdi geleyim sevgili Selin Bozkurt sayesinde bir araya geldiğim Emre Ertürk’e.
Kendisi New York merkezli Emre New York kedi köpek çantalarının yaratıcısı.
Markayı ortağı Dalya Sulaiman ile birlikte lanse ediyorlar. Dalya da müthiş enerjisiyle, verdiğimiz davetin ev sahiplerindendi.
ENY, New York’ta havayolları onaylı ilk lüks evcil hayvan taşıma çantası olma özelliğini taşıyor.
Yeni seri Pet Penthouse’un bir farkı; içinde, Allah korusun uçak denize düştüğünde batmayı engelleyecek hava yastıklarını bulundurması.
Ve tabii çantaların üzerindeki özel çizimler, resimler aynı zamanda ressam ve moda tasarımcısı olan Emre Ertürk’e ait.
Emre uğur getirdiğine inandığı Türk nazar boncuğu, göz, at nalı, kaplan pençesi gibi imzası haline gelen sembolleri çantaları aracılığıyla Hollywood’a, Oscar törenlerine ve Amerika’daki çeşitli organizasyonların kırmızı halılarına taşımış ve tanıtmış.
Yani bence bu anlamda Türkiye’yi yurtdışında temsil etme gibi bir misyonu da var. 
Emre’nin yaratım ve iyilik yolculuğuna eşlik eden ünlü bir isim de Swissotel’deki davette bizimleydi o gün... Giving Back Vakfı’nın kurucusu ve başkanı Meera Gandhi.
Dünyadaki varlığımızı aldıklarımız değil verdiklerimizle ölçen felsefesiyle pek çok noktada kesiştiğimiz muhteşem bir insan.
Daha iyi bir yaşam için üç önerisi var...
◊ Sıkı çalışma ve disiplinin yerini hiçbir şey tutmaz.
◊ Kimseyi ayrıştırmayın, yargılamayın.
◊ Herkese karşı sevgi ve nezaket dolu bir enerjiyle yaklaşın, mutlu olmanın yolu bu enerjiden geçer.
Teşekkürler Emre, teşekkürler Meera.

2 milyon takipçisi var!

Davetteki minik cins kedi ve köpeklerden bahsetmiştim. İçlerinden biri fenomen, TikTok’ta 1.8 milyon, Instagram’da ise 123 bin takipçisi olan Vegas The Pomeranian.
Sayfasındaki yorumlarda en çok dikkatimi çeken insanların “Seni izlemekten aşırı keyif alıyorum, stresimi atıyorum” yazması oldu. Ben de Vegas’la bir poz verdim tabii.
Hayatımda ilk kez bu kadar küçük ve sakin bir köpekle karşılaştığımı itiraf etmeliyim. Benim evdeki kedilerden bile daha küçük.
Ve kesinlikle daha uysal!
Story’lerini de takibe aldım, gerçekten çok tatlı ve insana iyi geliyor.

Köpek tıraşının da saati var

Swissotel’in içindeki Chalet’de yapılan ENY-HAÇİKO ortaklığındaki davette çözüm ortaklarımız arasında CarrefourSa ve Red Art da vardı. Red Art sanatçılarından Sevtap Yılmaz ve petstylist Nurbanu Büyüktuna’ya da bizimle oldukları için teşekkür ediyorum.
Nurbanu’nun evcil hayvan bakımıyla ilgili önerilerini ve ilginç hikayesini haftaya sizlerle paylaşacağım. Bugünlük şu kadarını söyleyeyim... Küçük ırk köpeklerin pet kuaförüne gittikleri saatler bile özenle seçiliyormuş.
Kimisi sabahı, bir başkası ise akşamı tercih edebiliyormuş mesela. Köpek sahipleri, çocukları tıraş olurken kamerayla içeriyi izliyorlarmış.
Daha neler var neler, anlatacağım.

PCR negatif

Siz bu yazıyı okurken ben Kıbrıs’ta olacağım. Pandemi sonrası ilk kez gidiyorum Kıbrıs’a.
PCR’ımı yaptırdım, negatifim.
Aşı sertifikası, PCR testi derken bayağı bir uğraştım evrakları toparlamak için.
Hani insan “vazgeçtim, gitmiyorum” noktasına kadar geliyor. Neyse ki orada herkes aşılı ve PCR’lı olacak.
Bunu bilmek bile rahatlatıyor insanı. Bu arada PCR sahtekarlığına gelen ağır cezalara, hapis cezasına “Biraz fazla mı?” diyenler vardı ama finalde bu durumu bitirmesi açısından doğru oldu.
İnsanlar sahte testle yakalanıp hapse girmektense PCR yaptırıyorlar. Uçakta ve Kıbrıs’ta sahte negatif testle bizi riske atacak insanların olmadığını bilmek güzel.