Bu Cuma İstanbul, biri büyüklere, diğeri ise çocuklara hitap eden iki ayrı film festivaliyle şenleniyor.
Portekiz Büyükelçiliği, Ankara Sinema Kültürü Derneği ve BankEuropa’nın işbirliği ile gerçekleşecek olan ‘Portekiz Filmleri Haftası’ 14-20 Mayıs tarihleri arasında İstanbul Alkazar Sineması’nda. Balıkçıları, şarapları, daracık sokakları, tramvayları, Fado ve futboluyla ünlü olan Portekiz’den gelen dokuz filmin farklı tatlara hasret kalmış olanlara ilaç gibi geleceğini düşünüyorum. Aralarında Manoel de Oliveira ve Cesar Monteiro gibi usta yönetmenlerin filmlerinin de yer aldığı programda ağırlıklı olarak Portekiz sinemasının son dönem filmlerine yer verilmiş.
İkinci festival ise Garanti Mini Bank Uluslararası Çocuk Filmleri Festivali. Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) ve Garanti Bankası işbirliği ile 14-19 Mayıs 2004 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan festivalde 90 film gösteriminin yanı sıra Çocuk Yazarlardan Film Hikayeleri, Çocuk Jürisi Atölyesi ve Film Okuma Atölyesi etkinlikleri de yapılacak. Bu programda benim favorim İnteraktif Oyunlar. Ali Murat Erkorkmaz’ın geliştirdiği özel bir teknik sayesinde çocuklar seyrettikleri çizgi filmin kahramanlarıyla film sonrası sohbet etme imkanı bulacak. Çocuklar soracak perdedeki çizgi karakterler cevaplayacak. Erkorkmaz’ın animasyonları daha önce yaklaşık 50 ülkede gösterilmiş ve ödüller almıştı. Ezel Akay’ın yönetiminde yapılacak olan ‘Bir Jüri Üyesi Nasıl Olunur’ atölye çalışması da hayli ilginç. Beş farklı ülkeden gelen çocuklar filmleri seyredip değerlendirerek en sevilen filmi seçecekler. Festival kapsamındaki yapımların hepsi birbirinden güzel. Ama yine de tavsiye isterseniz Kedi mi Köpek mi? (3-5 yaş), Lucia (9-11 yaş) , Tatlı Cadı (9-11 yaş), Şeker Kızlar (9-11 yaş), Uçan Sınıf (9-11 yaş) ve Regina (9 yaş ve üstü) filmlerini çocuklar kaçırmasın derim. TÜRSAK’a 0 212 244 52 51 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz.
Michael Moore’a Disney sansürü
Geçtiğimiz günlerde tüm dünyada gündemin merkezinde yer alan Iraklı savaş esirlerine yapılan işkence fotoğrafları Hollywood’da da tansiyonu yükseltti. Walt Disney, kendisine bağlı Miramax’a, Oscar töreninde yaptığı George Bush’u hedef alan konuşmasıyla şimşekleri üzerine çeken Oscar Ödüllü yönetmen Michael Moore’un son filmi ‘Fahrenheit 911’i dağıtmamasını söyledi.
Silah karşıtı belgesel film ‘Benim Cici Silahım’ın yönetmeni Moore, ‘Fahrenheit 911’ ile 11 Eylül’e odaklanıyor. Gelen bilgiler filmin kulaktan kulağa yayılan komplo teorilerine, George Bush’un Suudi zenginleriyle olan bağlantılarına ve Amerikan askerlerinin Irak’taki şikayetlerine yer verdiği yolunda. Belli ki Disney şu aralar zaten zor günler yaşayan Bush yönetimine bu filmle bir darbe daha vurmak istemiyor. Kim bilir belki de ‘Fahrenheit 911’ filminin kendilerine yaptırım, vergi ya da ceza şeklinde geri döneceğinden korkuyorlardır.
Beyaz perdeden inciler...
‘Doğru veya yanlış yok, sadece kabul edilen düşünceler var.’ (12 Maymun-12 Monkeys, Yön: Terry Gilliam, 1995)
Güzeller kıyafet yüzünden kapıştı
Bir köşede İskoç asıllı Catherine Zeta Jones, diğer köşede ise Amerika’nın sevgilisi Julia Roberts. Kadınca bir nedenden dolayı ringdeler. İki güzel yıldız, Ocean’s Eleven’ın devamı Ocean’s Twelve’in setinde en güzel kıyafetleri kimin giyeceği konusunda anlaşmazlığa düşüp birbirlerine girmişler. Dedikodular, Zeta Jones’un gardırobunda daha şık kıyafetler olduğunu gören Roberts’ın ortalığı birbirine kattığı yönünde...
Devam filminde George Clooney’nin canlandırdığı Danny Ocean’ın hamile kız arkadaşını oynayan Roberts, Jones’un gardırobunda yaptığı bu keşfin ardından ilginç bir istekle çıkmış yapımcıların karşısına. Roberts daha güzel giysiler giyip, tüm endamıyla boy gösterebilmek için senaryoda hamile olarak yazılan rolünün değiştirilmesini talep etmiş. Yıldız kaprisi dedikleri böyle bir şey olsa gerek.
Van Helsing’e yakışır
Universal’ın paha biçilmez mücevherleri Frankenstein, Kurt Adam ve Kont Drakula’yı tek bir filmde toplayarak Van Helsing’le eşlik ettirdiği 160 milyon dolarlık filmi, hız kesmeyen temposu ve müthiş görsel efektleri kadar 30 milyon dolarlık tanıtım kampanyasıyla da adından söz ettiriyor. Film 41 ülkede aynı anda vizyona girdi ve Kuzey Amerika’da hafta sonunu bir numara olarak kapattı. Canavarları hatırlatan ‘The Monster Legacy Collection’ adlı DVD, filmden 10 gün önce piyasaya çıkmıştı zaten. Böylece 30’lu, 40’lı yıllarda kamera karşısına geçen Dracula rolündeki Bela Lugosi, Frankenstein rolündeki Boris Karloff ve Kurt Adam rolündeki Lon Chaney Jr’ın imajları tazelenmiş oldu.
Hollywood’daki Universal Stüdyoları’yla New York’taki Madam Tussaud’un Balmumu Heykel Müzesi’ndeki Van Helsing atraksiyonları filme olan ilgiyi tabii ki arttıracak. Van Helsing interaktif video oyunu, Van Helsing’in öyküsünün öncesini anlatan bir animasyon DVD’si, canavar avcısı Van Helsing ve filmdeki canavarlarla ilgili tüketim ürünleri de raflardaki yerini almış durumda. Amaç tabii ki yeni kuşak izleyicisinin ancak 2004’te tanıdığı klasik canavarlara alışmasını sağlamak.
Bunlara ek olarak Universal’ın yeni üst şirketi General Electric’e bağlı NBC Televizyonu’nun da bir sürprizi var. Stephen Sommers’ın tasarladığı ve ‘Van Helsing’te yaratılan dünyadan esinlenilen bir televizyon dizisinin çekilmesi planlanıyor. Ne diyelim, 30 milyon dolara başrolü yakışıklı Avustralyalı aktör Hugh Jackman’ın oynadığı Van Helsing’e feda olun. Darısı, yarısı, hadi olmadı azıcığı Türk filmlerinin başına...
Bunu biliyor muydunuz?
Kill Bill Bölüm 2’nin tabut sahnesinde panikatak yaşayan Uma Thurman apar topar tabuttan çıkarılarak oksijene bağlandı.