Paylaş
Sevinerek yanıldığınızı söylemek zorundayım.
Tam tersine evlere, içimize kapandığımız bu dönemde geleneksele, nostaljik ve duygulara yakın olana dönüş gerçekleşti.
Plan International UK tarafından yapılan araştırmaya göre karantina döneminde her 5 İngiliz’den 2’si mektup yazmaya başlamış.
Mektup yazmak, kağıda kaleme sarılmak yeni dünyaya biraz uzak kavramlar, kabul ediyorum.
Yazı yazmayı umutmuşum gibi geliyor bana da... Bilgisayarda kısa sürede yazdığım bir paragrafı kağıda dökemeyecek gibi hissediyorum.
Ama tersi doğru.
Pandemi ve karantina nedeniyle duygularımız yoğunlaştı, söyleyecek şeyimiz çoğaldı.
E kimi zaman eski aşklar da depreşti, hatta yeniden alev aldı.
17 yıl aradan sonra tekrar bir araya gelen Jennifer Lopez ve Ben Affleck’in ilk başta birbirleriyle e-mail üzerinden uzun uzun yazıştıkları ortaya çıktı.
Hatta Affleck’in JLo’nun kalbini kalemiyle çaldığını bile söylediler.
Bu yazıyla kalp çalma işi dating uygulamaları içinde de ön planda.
Araştırmalar insanların 3’te birinin artık bu sitelerden sevgili ve eş bulduklarını söylüyor.
Buralarda aşka ilk adımı yazarak atıyorsunuz.
Tinder, Bumble, Match hepsi de 2020 yılında yazışmalarda rekor bir artış olduğunu bildirdi.
Dahası video seçeneğinin devreye girmesi de bir şey değiştirmemiş, hem yazışma sıklıkları hem de kurulan cümlelerin uzunluğunda artış görülmüş.
Yazışmalarda güzel cümleler kuramamak, korkunç imla hataları yapmak kişilerin şansını yüzde 72 azaltıyor.
Yazıya dikkat yani.
Bu sitelerde tanışanların bir kısmının yazışmalara çok daha romantik olan mektuplaşmayla devam ettiği de biliniyor.
İtiraf etmeliyim ki ben kağıt kalemle yazmayı neredeyse unutmuş olanlardanım.
Yine de bu yazıyı gazeteye gönderdikten sonra başkasına değil, 5 yıl sonraki kendime bir mektup yazmak için kalemi elime alacağım.
Ya siz?
Balık hakları
Sosyal medyada İsviçre’deki balık sahiplenme kriterleri dolaşıyor. Pek çok ülkede ve bizde de balık almak isteyenler akvaryumcuya gittiklerinde evlerine su dolu poşetin içindeki balıkla dönebiliyor.
Tek, yalnız, bahtsız bir balıkla.
Ama o balık İsviçre’de olsa durum farklı olacak.
Bir kere tek balık almanıza izin vermeyecekler.
Balığı ancak eşi ile birlikte alabilirsiniz. Sonra ne büyüklükte bir akvaryumda, nasıl bakacağınıza kadar soracaklar.
Hatta cevaplarınızdan tatmin olmazlarsa balığı size vermeyecekler.
Küçücük kavanozlarda balıklara işkence etmek az gelişmiş ülkelere ve bilinçsiz insanlara mahsus.
İsviçre’deki balık haklarının tüm dünyaya tüm canlılara yayılması dileğiyle.
Sütlü kahve ve sütlü çay
İstanbul Kahve Festivali için geri sayım başladı.
7-10 Ekim tarihleri arasında KüçükÇiftlik Park’ta kahvelerin tadına bakıyor olacağız. Ben festivalde de aynı evde yaptığım gibi sütlü kahve yerine vegan versiyonlarını tercih edeceğim.
Fındık, soya, yulaf ya da badem sütüyle de şahane kahve yapılıyor.
Özellikle fındık sütüne bayılıyorum.
Kahve gibi çayı da vegan sütlerle içmeye bayılan ben, çay festivallerinde de sütlü çay çeşitlerini denemek için bekliyorum.
Vegan sütlere marketlerden kolayca ulaşabiliyorsunuz.
Sömürüsüz ve sağlıklı sütleri deneyin mutlaka.
Bırakın ineklerin sütleri yavrularına kalsın.
Unutulmaz bir film repliği
“İnsanlarla ilgili çılgınca bir şey varsa o da onlara ne kadar ‘hayır’ dersen o şeyi o kadar çok isteyecek olduklarıdır.”
(Düzenbaz-American Hustle)
Paylaş