Türkiye’nin Oscar aday adayı ‘Gönül Yarası’, ya da uluslararası arenadaki adıyla ‘Lovelorn’, Oscar yarışında önemli bir dönemece girmiş bulunuyor. Şimdi sırada Amerika’da Oscar’a ısınma turları var.
Filmimizin Amerika’daki ilk durağı New York’taki Queens Uluslararası Film Festivali. New York’taki gösterim bu cumartesi 18.00’de Light House Theatre’da olacak.
Sonraki adımda ise Oscar’ın habercisi sayılan Altın Küre (Golden Globe) var. Altın Küre’ye de aday olan ‘Gönül Yarası’, 30 Kasım’da Los Angeles’da gösterilecek.
Her alanda olduğu gibi Oscar yarışında da PR çok önemli. Filmi Amerika’da ne kadar iyi tanıtırsak ve basında adını ne kadar çok geçirirsek o kadar iyi tabii.
‘Gönül Yarası’, geçenlerde Screen International’ın kapağını süsledi. Yakında da Variety’de yer alacak.
Bu arada hemen belirteyim, bir süre önce Kelebek’te yayınlanan ‘Gönül Yarası, Woody Harrelson’ı ağlattı’ başlıklı röportajım, filmin Amerika’daki tanıtımında önemli bir rol oynayacakmış. Sevindik tabii...
Filmin Amerikan basınında daha da çok yer alması ve konuşulması için yapımcılara bir tavsiyem olacak:
Los Angeles ve Chicago’da ofisleri bulunan BMH Worldwide adlı firmanın ikisi Türk (Hüma Alpaytaç Gruaz ve Mehmet Çelebi), biri Amerikalı (Bjorn Rebney) ortakları, geçtiğimiz ay Kurtlar Vadisi filmiyle ilgili olarak Türkiye’deydi. Onlarla yaptığımız sohbetten anladığım kadarıyla Amerika’daki film piyasasını, Hollywood’u, avuçlarının içi gibi biliyorlar.
Hüma Hanım, amaçlarının Türkiye’yi, Türk kültürünü ve hızla büyüyen Türk televizyon ve film endüstrisini dünyaya tanıtmak olduğunu söylemişti.
Kendilerinin ‘Gönül Yarası’ için ellerinden geleni yapacaklarına hiç şüphem yok.
Tamer Karadağlı, Sinema’da
Önümüzdeki cumartesiden itibaren Akbank’ın sponsorluğunda Kanal D ekranlarında yayınlanacak olan yeni bir sinema programına başlıyorum.
Programın adı ne olsun diye çok düşündük. Seçenekler öyle çoğaldı ve kafamız o kadar karıştı ki, sonunda fazla uzatmayalım, ‘Sinema’ diyerek, son noktayı koyalım dedik. (Gerçi benim gönlüm hálá ‘Sinekopat’ta ama!)
İlk programın ‘Harry Potter ve Ateş Kadehi’, ‘Babam ve Oğlum’ ve ‘Türev’ gibi önemli filmlerin vizyona girdiği bir haftaya denk gelmesi oldukça ballı bir durum tabii. ‘Yakında’ adlı bölümü ‘King Kong’a ayırarak ballı programı biraz da biz tatlandırdık.
Cumartesi günü 14.45’te yayınlanacak olan Sinema’nın ilk konuğu neredeyse herkesin oyunculuğu ve Hollywood macerası ile ilgili bir yorumda bulunduğu Tamer Karadağlı. Karadağlı’nın oyunculuk geçmişiyle ilgili konuşanların ya da konuşmaya niyeti olanların Sinema’yı izlemelerini özellikle tavsiye ediyorum.
Kur’an’dan korku filmi
Önümüzdeki ay vizyona girecek Türk filmleri arasında en çok merak ettiğim Kur’an-ı Kerim’in 82’nci ayetinden yola çıkılarak çekilmiş olan korku filmi ‘D@bbe.’
D@bbe, ‘örümcek ağı gibi yayılan şey’ demekmiş. Yönetmen Hasan Karacadağ, kıyamete yakın bir zamanda ortaya çıkacağı söylenen D@bbe’yi ‘internet’ olarak yorumlamış ve buradan yola çıkarak bir korku filmi çekmiş.
Hollywood, İncil ve Tevrat’ta yazılanlara dayanarak pek çok film çıkardı. Çıkış noktasını Kur’an’dan alan, işin içine teknolojinin geldiği son nokta olan internet’i dahil eden bir korku filmi çekmek ise Türkler’e nasipmiş demek ki.
Japonya’da ‘Yılın Sanatçısı’ ödülünü alan Karacadağ’ın Japon korku sinemasına olan yakınlığı, filmin görsellik ve anlatım tarzında iddialı ve farklı olacağının bir ön göstergesi.
9 Aralık’ta ‘D@bbe’nin koparacağı kıyamete hazır olmakta fayda var.
Beyazperde yazısı
‘Öleceğimiz zamanı bilmek her şeyi mahveder.’ (Saw 2-Testere 2, Yön: Darren Lynn Bousman, 2005)
Bunu biliyor muydunuz?
Ankara Sinema Derneği tarafından düzenlenen Avrupa Filmleri Festivali/Gezici Festival 18-24 Kasım arası Bursa’ya, 25-27 Kasım arası Kars’a ve 25 Kasım’da İzmir’e uğrayacak. Festivalde yer alan 91 film arasında ‘Hababam Sınıfı’nı 30 yıl sonra yenilenmiş kopyası da var.