Filmimiz Cannes’da ödül alır mı?

Cannes Film Festivali, CNNTURK sayesinde Türkiye’den de yakından takip edilebiliyor.

Güner Özkul’un sunduğu programda açılış töreni canlı yayında ekrana geldi. Kapanış da yine canlı olarak CNNTURK’ten yayınlanacak.

Açılış ve kapanışı, televizyondan, neredeyse yanıbaşımızdaymış gibi takip etmek mümkün, ama buradaki havayı solumak da bir başka tabii.

Birkaç gündür ben de Cannes’dayım.

Şu anda burada biz Türkler’i en çok ilgilendiren şey, Nuri Bilge Ceylan’ın İklimler adlı filminin ödül alıp alamayacağı.

Filmimizin ilk gösteriminde beğenilmesinin yanı sıra, bu yıl jüri başkanının Wong Kar Wai olması umutlanmamızı sağlıyor. Çünkü Wai ile Ceylan’ın sinema anlayışları birbirine hayli yakın. İklimler, özellikle Wai’nin ilgisini çekebilecek bir film.

Diğer yanda rakipler tabii ki çok dişli. Bu yıl yarışmada Pedro Almodovar, Alejandro Gonzales Inarritu, Aki Kaurismaki, Richard Linlater, Ken Loch gibi usta yönetmenlerin filmleri var.

Ama bizim gönlümüz, dualarımız, tabii ki İklimler’den yana.

Bakalım, Wong Kar Wai’nin jüri başkanı olması işimize ne kadar yarayacak?

Finale az kaldı. Bekleyip, göreceğiz.

Da Vinci Şifresi’ni nasıl buldunuz?

Uyuntu. Uyuşuk. Ders notu gibi. Geveze. Sıkıcı. Heyecandan yoksun. Kitabın yanından bile geçemiyor.

Yerli ve yabancı basında Da Vinci Şifresi üzerine yapılan yorumlar genelde böyle.

Dünya prömiyerinin yapıldığı Cannes’da herkes birbirine, "Eleştirmenlerden filmi beğenen bir kişi bile oldu mu acaba?" diye soruyor.

Beğenene pek rastlanmıyor tabii. Ama çok şaşırmamak lazım. Ne de olsa Cannes’dan söz ediyoruz; buralarda yüksek bütçeli bir Hollywood yapımına, bir popüler sinema örneğine bayılana genelde pek rastlanmıyor.

Duyduğuma göre yönetmen Ron Howard filmi hakkında iyi bir şeyler yazacak eleştirmen arıyormuş. Sony’nin yazarlar dünyasında kazandırdığı, filmlerin tanıtımları için övgü dolu yorumlar yapan, ama gerçekte var olmayan sahte film eleştirmeni David Manning bile burada filmi izlemiş olsa, olumsuz görüş bildirirdi herhalde!

Önümüzdeki günlerde Da Vinci Şifresi’ni görmeye niyetli olanlar hemen morallerini bozmasınlar ama. Vasat olduğu kabul edilse de, Da Vinci Şifresi’nden nefret ettiğini söyleyen, yüzüne bakılmaz olarak nitelendiren pek kimse çıkmadı.

Zaten filmi izlemiş olanlar burun da kıvırsa, Katolik kilisesi "Bu filme kesinlikle gitmeyin" çağrısı da yapsa, bence Da Vinci Şifresi’ni kırmak mümkün olmayacak, film gişede yine yapacağını yapacak.

Kitabı okuyup, hafıza tazelemek, filmle karşılaştırmak arzusunda olanların; okumayıp, tüm dünyayı meşgul eden konuyu 2,5 saat içinde Hollywood’un dilinden dinleyip, olaya vakıf olmak isteyenlerin ya da Tom Hanks, Audrey Tatou, Ian McKellen, Jean Reno ya da Paul Bettany’ye hayran olup, filmde nasıl oynadıklarını merak edenlerin sayısı hiç de az değil çünkü. Bu saydıklarımın yarısı bile bilet alsa, 125 milyon dolara mal olan filmin masrafları çıkar da artar bile.

Et yiyemeyeceksiniz

Paul McCartney’nin kansere yenik düşen eşi Linda McCartney, "Mezbahaların duvarları camdan olsa kimse et yemezdi" demişti. Mezbahalarda olan biteni gösteren, duvarları cama dönüştüren bir film de aynı işi görür mü acaba?

Bu yıl Cannes Film Festivali’nde yarışan Richard Linklater filmi ’Fast Food Nation’, Linda McCartney’nin isteğini yerine getiriyor ve çoğumuzun farkında olmadığı gerçekleri perdeye yansıtıyor.

Fast food’u hedef alan filmin sorduğu soru şu: Tüketiyor muyuz, yoksa tüketiliyor muyuz?

Filmde, bir restoranda, burger’den inek dışkısı çıkmasıyla başlayan olaylar, ineklerin kıpırdamadan hapsedildiği yerlere ve pislikten geçilmeyen mezbahalara kadar uzanıyor.

Fast Food Nation, "etsiz yapamam" diyenlerin bile bir süre etten uzak durmalarına neden olacak bir film.

Yönetmen Linklater, "Uzaklarda bir yerde, sağlıklı bir çiftlikte sebzelerin yetiştiğini, koyunların, ineklerin rahatça otladığını düşünüyoruz. Ama gerçek bu değil" diyor.

Burger’inizi yerken bunu gözardı etmek istiyor olabilirsiniz, ama gerçek, gerçekten de bu değil.

Fast Food Nation, Cannes’da yapılan ilk gösteriminde, izleyenler tarafından ayakta alkışlandı. Film, sonbaharda ülkemizde de vizyonda olacak.
Yazarın Tüm Yazıları