Paylaş
* Çocukluktan başlayalım. Çocukluğuna dair hatırladığın ilk şey nedir?
- Babamla Uzakdoğu filmlerine gider, karatecileri izlerdik.
* Babanla ilgili ilk hatırladığın bu mu yani?
- Babam uçak emniyet amiriydi THY’de. Özel eğitimli bir adam.
Fotoğraflar: Selçuk ŞAMİLOĞLU
* Sen de pilot olmak istedin mi?
- Yok, ben hep oyuncu olmak istedim. Direkt olarak ulaşmadım o hedefe, biraz dolambaçlı gittim ama...
* Nasıl yani?
- Eğitim almadım oyunculukla ilgili. Sadece bir dönem Afife Jale Sahnesi’nde çok değerli hocalarla çalıştım. Devamında da el yordamıyla gelişti oyunculuk serüveni.
* Ne okudun peki?
- Lisede bilgisayar. Sonra işletme bölümüne girdim, ama okumadım. Konservatuvar ya da edebiyat istiyordum çünkü. Çok hevesliydim, çok meraklıydım edebiyata. Eğer üzerime düşülseydi iyi bir edebiyatçı olabilirdim. Gerçi hâlâ olabilirim, hikaye yazıyorum.
* Eğitim almadan bu işe başlamanın dezavantajlarını yaşadın mı?
- İlk başladığım dönemlerde evet. Üniversite sizi gerçek hayata hazırlar; hoca kızar, arkadaşlarına rezil olursun falan. Bunlar benim başıma sette geldi. O yüzden de daha sarsıcı oldu bazı şeyler.
* Nasıl başladın oyunculuğa?
- Öncesinde radyo programcısıydım. Sunuculuk ve modellik de yapıyordum. Güzel paralar kazanmaya başladım. O para biraz gözümü boyadı. “Üniversite okusam bu kadar para kazanabilecek miyim acaba” diye düşündüm.
* Radyodan oyunculuğa geçiş nasıl oldu?
- Zaten serde hep bir oyunculuk hevesi, isteği vardı. İlk olarak reklam filmleriyle başladım. Pek çok büyük markanın reklam yüzü oldum.
* Hayatının dönüm noktası nedir sence?
- Büyük bir markanın yüzü olmak. Altı ay boyunca bütün Türkiye’de oynadığım reklam vardı. Bu da “Eğer seni istedilerse demek ki senden daha iyi yapan yok” özgüveni yaratan bir şey.
YEŞİM’DEN ÖNCE AŞK HAYATIM ÇOK TUTARLI DEĞİLDİ
* Yeşim’e (Salkım) gelene kadar aşk hayatın nasıldı?
- Çok tutarlı, düzenli ve dengeli değildi. Uzun süreli ilişkim olmadı. Genelde benden kaynaklanan bir durum bu çünkü depresif bir adamımdır.
* Hiç öyle gözükmüyorsun oysa...
- Şu an burada iyiyim belki ama günüm günümü tutmaz. Yakın arkadaşlarım bunu bilir ve öyle zamanlarımda bana ilişmezler.
NİKAH MASASINDA EVLENME TEKLİF ETMİŞTİM
* Erken evlendiğini düşünüyor musun?
- Hayır. Çok normal bir yaşta evlendiğimi düşünüyorum. 30 yaşına kadar çocuk istemezdim. 30’u geçtikten sonra içimde baba olma hissi uyandı.
* Evliliğe nasıl bakıyordun?
- Sıcak bakmıyordum. Yapamayacağımı düşünüyordum. Nitekim yapamadım da!
* Ama anne-babalarımız gayet güzel yürütmüş evliliklerini. Bizim onlardan ne farkımız var, nerede hata yapıyoruz?
- Anne babalarımız eskiden bir şey bozulduğunda tamir ederlerdi, şimdi bozulan şeyi hemen atıp yenisini alıyoruz. Yani ilişkilerin artık yürümemesini, tüketim toplumu olmaya bağlayabiliriz.
* Yeşim’in beşinci eşi olmaktan korkmadın mı?
- Aşk, sayılara sığmaz.
* “Dört tanesi bitmiş. Bir gün bu da biter” demedin mi?
- 5, 10, 20, fark etmez.
* Evliliğe nasıl ikna etmiştin onu?
- Ben çok planlı programlı bir insan değilimdir. Kadınlarsa çok programlı. Üç ay sonraki tatili oturup şimdiden planlayabilirler. Ben olsam “Üç ay sonra var mıyım, yok muyum, acaba sen o zaman hayatımda olacak mısın?” gibi endişeler yaşarım. O yüzden Yeşim’le olan ilişkimize hiç isim koymadık. Her şey kendi kendine gelişti.
* Evlilik gündeme geldiğinde ne kadardır tanıyordunuz birbirinizi?
- Üç-dört sene. İlk üç yıl evlilikle ilgili bir şey konuşulmadı ama sonra baktık ki birbirimizle mutluyuz, yan yana oturunca sıkılmıyoruz, “Bundan sonra da ömrümüzü birlikte geçirebiliriz” dedik.
* Ve hadi evlenelim mi dediniz?
- Evlilik teklif etmedim Yeşim’e. Nikah masasında “Bir dakika, ben evlilik teklif etmeyi unuttum” deyip “Benimle evlenir misin?” diye sordum. Önce bana “Evet” dedi, sonra memura dönüp “evet” diye cevap verdi.
* İlginç bir evlilik olmuş!
- Herkes gibi yaşamak zorunda değiliz ki. Ayrıldık, herkeste “Bunlar ayrıldıysa küstür” gibi bir algı. Röportajlarda “Ne zaman barışacaksınız?” diye soruyorlar. Küs değiliz ki. Ayrılan herkes kavgalı olmak zorunda mı? Birbirimizi insan olarak seviyor, değer veriyoruz. Sekiz sene birlikte yaşamışız. Bu kadına nasıl sırtımı dönüp gidebilirim.
HAYATIMDA ÜÇ KADIN VAR; ANNEM, KIZIM VE YEŞİM
* E gitmemen lazım tabii!
- Bundan sonraki hayatında da başı ne zaman dara düşse yanında olacağım. Her şeyden önce kızımın annesi. Hayatımda benim için değerli üç kadın var; annem, kızım ve Yeşim.
* Bir sevgilin olsa, yine üç kadın mı diyeceksin, dört demez misin?
- Onu o zaman konuşalım. Şu an kimse yok, uzun bir süre de olmasını istemiyorum.
* Ne kadar oldu ayrılalı?
- Dört aydır resmi olarak ayrıyız. Boşandıktan sonra tatile gittik iki hafta, o da çok tartışıldı.
* Nasıl oldu peki, ayrı odalarda mı kaldınız?
- Ayrı odalarda kaldık ama çocuk için gidilmiş bir tatil de değildi. Herkes kendi için yaşar, bu bir güdü. Ben mutlu olacağım ki çocuğum da mutlu olsun.
* Madem hâlâ birlikte tatile çıkmaktan keyif alıyor, birlikte zaman geçirmekten mutlu oluyorsunuz. Ne diye ayrılıyorsunuz?
- Dayatılan standartlarla yaşamak zorunda değilim çünkü. Çok şükür ki “elalem ne der” durumunu üstümden tamamen atmış durumdayım.
EN BÜYÜK SIKINTIMIZ YEŞİM’İN BANA KARIŞMASIYDI
* Neden bir ilişki istemiyorsun?
- Hazır değilim. Biraz kendimle ve kızımla ilgilenmek istiyorum.
* Yalnızlığa nasıl bakıyorsun?
- Seviyorum. Birilerinin bana karışması ve ne yapmam gerektiğini söylemesi hoşuma gitmez.
* Yeşim çok karışır mıydı sana?
- Karışırdı. En büyük sıkıntılarımızdan biri oydu zaten. Her kadın, her erkeğin iş hayatına da giydiğine de karışır. Karışmalıdır da. Ama bir süre sonra bu benim hoşuma gitmemeye başladı.
* Niye önceleri ses çıkarmıyorsunuz da sonradan değişiyorsunuz?
- Ama siz de suyunu çıkarmıyor musunuz? Bunun dozu arttığında, her şeye karışıldığında rahatsız eder. Yeşim çok böyleydi demek istemiyorum, yanlış anlaşılmasın bu arada. Genel olarak kadın-erkek ilişkilerinden bahsediyorum. Ben ilişkimiz sırasında her zaman ona durması gereken yeri söyledim.
O da bana durmam gereken yeri söyledi. Aski takdirde 8 sene gitmezdi zaten. Evet 40-50 sene beraber olabilenler var ama benim gibi hiç tutarlı ilişkisi olmayan bir adam için 8 sene az buz zaman değil.
GÖZ ÇAPKINLIĞINDAN YAKALANMIŞLIĞIM VAR
* Seninle ilgili “göz çapkını” demiş ama Yeşim.
- Yıllar önce bir iki kere yakalanmışlığım var yani. Ama gayriihtiyari bakmışımdır.
* Hep de gayriihtiyaridir yani...
- Kadınlarda da var bakan.
* E herhalde... Erkek duvara bakmıyor, birisiyle bakışıyor yani.
- Yok, ben oyuncuyum. Gözlem yapıyorum (gülüyor).
* Evlilik aşkı öldürüyor mu?
- İstisnalar hariç, öldürüyor.
* Evlenmeseydiniz, birlikte yaşasaydınız farklı olur muydu?
- Hayır imzayla, yüzükle ilgili çok sıkıntımız olmadı bizim. Zaman öldürüyor aşkı...
* Bir daha evlenir misin?
- Evlenmem bence.
* Neden?
- Böyle bir ilişkiden çıkmış bir kişi olarak aklımın ucundan geçmiyor evlenmek.
* Yeşim’in yanında birini görsen kıskanır mısın?
- Kıskanmam.
* O seni kıskanır mı?
- Ona sormak lazım. Bu sorunun muhatabı Yeşim olur.
RUH HASTASI ROLÜ BENİ HİÇ ZORLAMADI
* Biraz da projelerden bahsedelim.
- Biliyorsun, “Evlenmeden Olmaz” adlı filmimiz hâlâ vizyonda.
* Nasıl bir karakteri oynuyorsun?
- Tam bir ruh hastasını oynuyorum. Yasemin Türkmen (arkadaşların beni yakaladığı sarışın güzel!), beni aradı, “Hakan yeni bir film var, ben çekeceğim. Mert diye bir karakter var, okurken seni düşündüm” dedi. Daha önce bir dizide beraber çalışmıştık. “Bir yolla, bakayım” dedim. Okuyorum senaryoyu, neredeyse ortalarında geldim, Mert yok. 10 saniye gözüken bir adamdan bahsetti herhalde diye düşünürken, Mert karakteri hikayeye bir girdi ki sorma...
* Kimmiş ki bu Mert?
- Komik duruma düşen bir mafya bozuntusu.
* Bir yerde mafyayı oynadın, bir yerde ajanı oynuyorsun. İlginç karakterler.
- Enteresan karakterleri oynamayı seviyorum. Mesela “Filinta” dizisindeki 001 Ajan Janti için teklif geldiğinde, sırf isminden dolayı bile sevdim karakteri.
Paylaş