Geçen yıl Ankara Sinema Derneği’nin yaptığı anketle Türk Sineması’nın Top Ten’ini belirleyip şöyle bir rahatlamıştık.
Şimdi sıra bu filmleri yurt dışına yollayarak Türk sinemasının tanıtımını yapmaya geldi. Çek Cumhuriyeti’nde 1946’dan beri düzenlenen ve dünyanın en eski festivallerinden olan Karlovy Vary Film Festivali, Orta ve Doğu Avrupa’nın en önemli sinema olaylarından biridir. Her yıl yaklaşık 700 gazeteci ve 10.000 sinemacıyı konuk eden organizasyon, 130.000 kişi tarafından izlenir. İşteTürk sinema tarihinin en iyi on filmi Yol (Şerif Gören-1982), Umut (Yılmaz Güney-1970), Sürü (Zeki Ökten-1979), Muhsin Bey (Yavuz Turgul-1987), Masumiyet (Zeki Demirkubuz-1997), Selvi Boylum Al Yazmalım (Atıf Yılmaz-1977), Anayurt Oteli (Ömer Kavur-1986), Susuz Yaz (Metin Erksan-1964), Gelin (Lütfi Akad-1973) ve Uzak (Nuri Bilge Ceylan-2002), 2-10 Temmuz 2004 tarihlerinde gerçekleştirilecek 39. Karlovy Vary Film Festivali’ne gidiyor. En İyi On Türk Filmi projesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı, KODAK ve Fono Film Ltd. Şti. katkılarıyla Ankara Sinema Derneği tarafından gerçekleştiriliyor. Proje kapsamındaki filmlerimizin yurt dışındaki tanıtımı için İngilizce olarak bir broşür hazırlanıp, afiş bastırıldı. Festival kataloğunda da bizim filmler için özel bir bölüm ayrılmış. Toplu gösterim festival sırasında bir basın toplantısıyla tanıtılacak.
Riddick’le hayallere dalmak
Geçen gün çok sevdiğim ve zevkine sonuna kadar güvendiğim bir arkadaşımı internet başında The Chronicles of Riddick sitesine dalıp gitmiş bir halde görünce önce öyle bir baktım, sonra filmin fragmanlarını onunla birlikte adeta ekrana yapışarak izledim. 2000 tarihli bilimkurgu filmi Derin Karanlık’ın (Pitch Black) devamı olan The Chronicles Of Riddick’te hükümetten kaçan azılı mahkum Riddick rolünde yine Vin Diesel var. Üstelik Diesel’in CoR’daki rolü, Derin Karanlık’a göre çok daha fazla, CoR bütünüyleRiddick karakteri etrafından yoğunlaşıyor desem abartmış olmam yani. Başına ödül konan anti-kahraman Riddick yine uzak bir gezegende iki büyük kuvvetin arasında kalıyor. Judi Dench, Elemental ırkından bir elçi olan Aereon, Colm Feore ise Lord Marshall adındaki savaşçı rahip rolünde. Amerika’da bu hafta gösterime giren 2 saat uzunluğundaki The Chronicles of Riddick’in Türkiye’deki vizyon tarihi yaz sonu olarak görünüyor. Bize de o zamana kadar filmin internet’teki resmi sitesinde kartal gibi duran Vin Diesel’e bakıp, elindeki bumerang’la neler yapacağını hayal etmek kalıyor.
Beyaz perdeden inciler...
‘Biz sevenler asla terk etmez.’ (Harry Potter ve Azkaban Tutsağı- Harry Potter and The Prisoner of Azkaban, Yön: Alfonso Cuaron, 2004)
Yeni İsa adayı bir rock şarkıcısı
Mel Gibson’ın yönettiği Tutku: Hz.İsa’nın Çilesi filminin yarattığı tartışma henüz dinmişken, bu kez de dikkatler gelecek yıl gösterime girmesi planlanan Diamond Dead filminde, asi rock şarkıcısı Marilyn Manson’ın Hz. İsa’yı canlandıracağı söylentileri üzerine çevrildi. Gerek şarkı sözleri, gerekse hareketleriyle Hıristiyan gruplarının tepkisini toplayan Manson’ın Hz. İsa’yı canlandıracak olması ve bir sahnede marihuana içmesi, konu üzerine yepyeni tartışmaların başlayacağının sinyalini veriyor. Diamond Dead adlı rock grubunun elemanlarının öldükten sonra dirilmelerini konu alan kara mizah tarzındaki filmin yönetmeni George Romero. Yapım aşamasındaki filmle ilgili olarak adı geçen diğer rockçılar David Bowie, Ozzy Osbourne ve Gwen Stefani.
Bu Nasıl Sarışın, Broadway’de
Hairspray ve The Producers’dan sonra, Broadway’e transfer olan son Hollywood hit’i Bu Nasıl Sarışın?(Legally Blonde) oluyor. Reese Witherspoon’un canlandırdığı Elle Woods karakterinin ‘aptal sarışın’ imajını yıkmaya çalıştığı 2001 yılı komedisi Bu Nasıl Sarışın?’ın gişedeki başarısının ardından devam filminin gelmesi uzun sürmemişti. Broadway’de sahnelenecek Bu Nasıl Sarışın? müzikalinin senaryosunu Freaky Friday’in senaryo yazarı Heather Hach kaleme alacak. Müzikler ise Sarah, Plain and Tall müzikaline katkılarıyla tanınan Larry O’Keefe ve Nell Benjamin’a ait. Sarışınların üzerine gidenlere verdiği cevapla bizleri sevindiren Elle Woods’un maceralarının Broadway’e gelmesinin 2005’in sonunu bulacağı söyleniyor.
Bunu biliyor muydunuz?
Beyaz perdede en uzun süre öpüşen çift Regis Toomey ve Jane Wyman’dı. You’re in the Army Now (1941) filmindeki öpüşme sahnesi üç dakika, beş saniye sürmüştü.