Eyyvah Eyvah 2’de her şey olması gerektiği gibi, polemiksiz giderken bir anda afiş krizi patladı.
Demet Akbağ ve Özge Borak’ın Ata Demirer’in kullandığı motosikletin arkasında olduğu afiş kaldırıldı, yerine motosiklette sadece Ata Demirer ve Demet Akbağ’ın olduğu afiş kullanıldı. Demet Akbağ ferman vermiş ve Özge Borak’ın filmin afişinde kendisininki kadar büyük kullanılan kafasını uçurtmuştu! Dedikoduların arkası şöyle geldi: “Demet, Özge’yi kıskandı”, “Büyüklük Demet’te kalmadı”, “Demet Akbağ, oynadığı şarkıcı Firuzan karakterine kendini kaptırıp, assolist gibi davrandı.” Ben şu işin doğrusunu öğreneyim dedim ve filmin yapımcısı Necati Akpınar’ı aradım. Her zamanki gibi “gülüm” diye başladı, “Afişin tasarrufu tamamen bana ait ve Emre Erdem’in hazırladığı 7-8 seçenek arasından en doğrusunun Demet ve Ata’nın büyük, diğer tüm oyuncuların ise aşağıda eşit olarak dağıldığı afiş olduğuna ben karar verdim” dedi. “Peki” dedim, “Demet afişle ilgili hiç mi yorum yapmadı?” Yapmış, “afişteki fotoğrafım çok kötü, lütfen değiştirin” demiş. Yeni bir fotoğraf çekimine vakit kalmadığı için onu bile yapamamışlar. Ben afişi bu haliyle çok sevdim aslında ve hikayeye uygun buldum. Filmi izleyenler ne demek istediğimi anlayacaktır; motosikletle gidilen sahnede Hüseyin’in (Ata Demirer) arkasına oturan Müjgan mı (Özge Borak) yoksa Firuzan (Demet Akbağ) mı?
Bruce Willis’e şok!
Ödül törenlerinde ödüller kadar gecenin esprisi de konuşulur. Her sunucu ve konuşmacı da o espriyi yapıp, geceye damga vurmak adına özel çaba harcar zaten. Ama bu yılki Altın Küre töreninde gecenin bomba esprisi ödülleri bile solladı geçti. Ünlü komedyen Ricky Gervais, Bruce Willis’i “Ashton Kutcher’ın babası” olarak anons etti. Bilmeyenler için; Ashton Kutcher, Bruce Willis’in eski eşi Demi Moore’un kendisinden 16 yaş küçük eşi. Bizde böyle bir espri yapılsa olay çıkar herhalde. “Ne dedin, ne dediiin?” diye bir tokat ya da tekme gelir. Orada ise Bruce Willis olayı hafif bir yüz kızarıklığı ve her zamanki bıyık altı gülümsemesiyle geçiştirdi. Ama ayıp denen bir şey vardı ve bence Gervais ayıp nedir bilmiyordu.
Korsana bir iki
Hollywood Yabancı Basın Birliği’nin düzenlediği 68. Altın Küre Ödülleri’yle ilgili söylenebilecek en belirgin şey, ödüllerde sözü geçen filmlerin çoğunun henüz bizde vizyona girmediği. Altın Küre’ye pek çok dalda aday olan, Oscar’da da konuşulacak “127 Hours”, “Black Swan”, “The Fighter”, “The King’s Speech”in vizyona girmesine daha var. Ama Twitter’dan takip ettiğim kadarıyla halkımızın çoğu vizyona girmeyen bu filmleri izlemiş bile. Demek ki merak kediyi öldürüyor ve Altın Küre ya da Oscar adaylıkları kılığına girmiş olan şeytan, çoğu sinemaseveri korsana uyduruyor. Korsanın önüne geçilmesi isteniyorsa eğer, yılın iyi filmleri ödülleri tescillenene kadar bekletilmemeli. Biz de ödül törenlerini ağzımızın tadıyla izleriz böylece.
Kadir Topbaş’ın eşine...
Mail’ler yağıyor, “Hasdal Barınağı’ndaki dehşete medyadan tık yok, siz nasıl üç maymunu oynarsınız” diye. Evet, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait Hasdal Barınağı’ndan can yakan fotoğraflar ve videolar internet sitelerinde dolaşıyor. İzlemek, bakmak yürek ister gerçekten de. Hele ağzından süzülen kanların kaldığı küçücük odanın taş zeminini kırmızıya boyadığı bir köpek var ki... Ama ben eminim, sadece ben ya da siz değil, Kadir Topbaş da üzülerek izler bu görüntüleri. Belediyenin denetiminde olan bu barınaktaki ilkel kısırlaştırmalar, cinayet ve işkenceye dur demek için elinden geleni yapar. Ama biz bir de eş dost kontenjanından gidelim. Emniyet müdürlüğünün düzenlediği bir yardım organizasyonunda Kadir Topbaş’ın eşi Özleyiş Hanım’la görüşmüştüm. O günden kalan samimiyetle buradan doğrudan kendisine sesleniyorum. Kadir Bey yoğunsa ve internette dolaşan o görüntüleri izleyememişse, lütfen siz izleyin, izletin ve bu zavallı hayvanların koruyucusu olun. Belediyenin barınaklarında ihmalkârlık ve denetimsizlik diye bir şey kalmasın artık. Sizden ya da eşinizden konuyla ilgili sevindirici bir açıklama gelmesi umuduyla...