Paylaş
“Bana tokat atana diğer yanağımı uzatırım” mı dersiniz?
Yoksa “altta kalmam, tekme tokat girerim” diyenlere mi katılırsınız?
Siz bence, önce Altın Küre, sonra da Alejandro Gonzalez Inarritu’nun “Biutiful”unu geride bırakarak En İyi Yabancı Film Oscar’ını alan “Daha İyi Bir Dünyada” (filmin orijinal adı ‘Haevnen’ ‘İntikam’ anlamına geliyor) filmini bir izleyin.
Sonra tekrar görüşelim.
Bu filmden sonra başka bir boyuta geçmeniz, size yapılan kötülüklere karşı farklı bir yöntemle başetmeniz, karşınızdakinin yüzüne şöyle bir bakıp, yürüyüp gitmeniz de mümkün çünkü.
Her şey kendine güvenmek ve barışçıl olmakla başlayabilir, karşılık vermemek her zaman zayıflık anlamına gelmez, daha büyük bir gücün ve kendine güvenin de göstergesidir hatta.
İşte Oscar’lı “Daha İyi Bir Dünyada” filmini izlemek, görsel bir şölen eşliğinde bunları da düşünmek demek.
Ajda hayranı kontrtenor
Sahneye aryayla çıkıyor.
Müthiş bir ses, tizlerde bile yumuşacık duyulan bir kontrtenor.
Şarkılarının çoğu Ajda Pekkan’dan.
Dikkatli bakınca boynundaki dövmedeki ‘Ajda’ yazısını fark ediyorsunuz zaten.
O fanatik bir Ajda Pekkan hayranı, “Müziğe başlamamın nedeni Ajda Pekkan’dır” diyor.
Hayal Bistro sahnesinde dinlediğim Nuri Harun Ateş söz ettiğim.
Burs alarak gittiği İsviçre’de müzik eğitimini tamamlayan Nuri Harun Ateş sadece iyi bir ses değil, oyunculuk yeteneğiyle sahneyi dolduran iyi bir oyuncu da.
Rol aldığı müzikallerle ve tiyatro oyunlarıyla yurtdışında ödülleri var.
İsviçre-Türkiye arasında mekik dokuyan Nuri, “kafası karışık tenor” diyor kendisine.
Ajda Pekkan’dan da söylüyor, Yıldız Tilbe’den de, Müslüm Gürses’den de, Gülden Karaböcek’ten de, Caruso’dan da.
Ve şarkıların hepsinden önce bir hikayesi var.
Gülden Karaböcek’in “Sürünüyorum”undan önce Karaböcek’e bu şarkıyla gelen krem reklamı teklifini anlatıyor mesela. “Sürünüyorum”la krem reklamı yapma kafasına hep birlikte güldükten sonra ‘sürünüyorum’ diye ona eşlik ediyoruz.
Hikayeleri olan, konuşan müzisyenleri seviyorum ben.
Ve bir de tarz giyinenleri.
Nuri Harun Ateş o gece şalvarla çıkmıştı sahneye. Ezra-Tuba Çetin’in tasarımı olan kıyafetine işlemeli bir yelek ve arada takıp çıkarttığı şapka eşlik ediyordu.
Ajda Pekkan, Caruso, Müslüm Gürses, etek, kontrtenor, şarkı, hikaye hepsi bir yerdeydi ve şahaneydi...
Yasaklı filme yol açıldı
Mısır’da Hüsnü Mübarek gitti, onun baskıcı rejimini eleştiren film geri gelmeye hazırlanıyor.
Amerika’da yaşayan Mısır’lı yönetmen Hesham Issawi, Mısır’da yasaklı “Cairo Exit” filminin Tribeca Film Festivali’ndeki gösteriminden sonra şöyle konuştu: “Benim zamanımda zengin, yoksul, genç, yaşlı fark etmeden, herkes Amerika’ya kaçmak istiyordu. Çünkü nefes alamıyorlardı. Mısır şu anda baskıcı rejimden kurtuldu ve ‘Cairo Exit’i görmeye hazır.”
“Cairo Exit”, Müslüman bir erkekle Hıristiyan bir kadının arasındaki ilişkiyi (80 milyonluk Mısır nüfusunun 8 milyonunun Hıristiyan olduğu düşünülürse bu pek de uzak bir ihtimal değil) konu aldığı ve baskıcı rejimi eleştirdiği için Mısır’da gösterilmiyordu.
Hesham Issawi ve eşi Mısır’a dönmek ve hayatlarının kalanını vatanlarında yaşamak için hazırlıklara başladıklarını da sözlerine ekledi.
Bir film daha mutlu sonla sonuçlandı böylece... Baskı rejimi gider, yasaklanan film ve yönetmeni geri gelir.
Kedi sevilmek ister
Bu yazım Van 100. Yıl Üniversitesi ve içindeki Kedievi’nin yetkililerine.
Sevim Dirimen Doğan adlı okurum Van kedilerinin, 100. Yıl Üniversitesi Kedievi’nde, kümesi andıran bölmelerde, dişi ve erkeklerin ayrı tutularak barındırıldığını yazmış.
“Ben 75 yaşında bir kadınım ve o kadar insan içinde ağladım” diyor Sevim Hanım, “kedi sevilmek, insanla yaşamak ister, hepsi vahşi olmuş, birbirlerini çok fena yaralamışlar” diye devam ediyor.
Gelin bir de Kedievi’nin kurucusu Prof. Dr. Nihat Odabaşıoğlu’nun 2003 yılında verdiği röportaja bakalım, Sevim Hanım’dan çok da farklı konuşmamış: “Van kedileri aile ortamı dışında yaşayamayan, insanları, özellikle de çocukları çok seven, kendini sevdirmeyi bilen ender hayvanlarımızdandır.”
Peki Kedievi’nin bu durumu nedir o zaman?
1999 yılında Van kedilerinin ırkının korunması amacıyla açılan Kedievi, soğukluğu ve kedilerdeki kavga izleriyle 75 yaşındaki Sevim Hanım’ı ağlatmışsa, ortada bir sorun var demek ki.
Nesli tükenmekte olan bu nadide hayvanların bulunduğu Kedievi’ni nasıl iyileştirebiliriz ve sevgiyle devam ettirebiliriz acaba?
Paylaş