Çağan Irmak, ’Issız Adam’la geliyor

"Asmalı Konak" dizisi, Türk sinema sektörüne ilaç gibi gelen "Mustafa Hakkında Her Şey" ve "Babam ve Oğlum" filmleri, Çağan Irmak’ı bir anda en popüler yönetmenlerden biri haline getirmişti.

Çağan’ı tanıyanlar son derece mütevazı olduğunu, popüler olmak gibi bir derdi olmadığını bilirler.

İyi hikayeler anlatsın, anlaşılsın ona yeter.

Ama son filmi "Ulak" amaçladığı geniş kitlelere hitap etmekten uzak kalınca Çağan hayal kırıklığına uğradı. Biraz da küstü sanırım ve uzaklaştı.

Şimdi ise "Issız Adam" filmiyle sessiz ve derinden geliyor.

Bu kez yanında Çetin Tekindor, Hümeyra, Şerif Sezer, Yetkin Dikinciler gibi ünlü isimler yok.

Cemal Hünal ve Melis Birkan’ın başrolü paylaştığı filmde ağırlıklı olarak yeni yüzlerle çalışıyor.

"Issız Adam", Alper ve Ada’nın hikayesi.

Farklı kadınlarla birlikte olmaya alışkın olan Alper, Ada ile birlikte aşkı da tanımış oluyor. Ve tabii gelsin özgürlük-aşk çatışması.

Bir kişiyi sevmek ve bağlanmak yerine çok kadınla gezip tozan erkekler hayatı anlamaktan uzak ve özünde yalnızdırlar. Bu nedenle etrafları hep kalabalık olsa da onlar ’ıssız adam’ olarak bilinirler.

Filmin adı bu anlamda Alper’in Ada’dan önceki hayatına bir gönderme gibi.

Diğer yanda da bir kelime oyunu var. "Issız Ada’m" diye yazarsak, bu Alper’in Ada’ya seslenişi olarak da algılanabilir.

Tüm bunlar birer varsayım elbette. Çağan’ın ne demek istediğini, nasıl karakter ve olay çözümlemelerine girdiğini "Issız Adam" kasım ayında vizyona girdiğinde göreceğiz.

Şimdilik elimizde fragmandaki Alper-Ada diyaloğu var:

Ada: "Ben sadece ben olmamalıyım şimdi. Sanki bana baktığında kendi hayatından bir an yakalamalısın, bir hikaye olmalı. Sevdiğin herkes her şey o an ben olmalıyım."

Alper: "Biliyor musun, bunların olacağını hiç düşünmemiştim, çok mutluyum."

Alper ıssızlıktan kurtulmuş gibi.

Bir bakmışız Alper ve Ada’nın sonu geçen gün Laodikya antik kentinde ortaya çıkarılan aşk mezarlarındakilere benzemiş.

Birbirlerini o kadar sevmişler ki öbür dünyada da aynı sevgiyi yaşamak için aynı mezara konulmak bile istemişler!

Tek heceli isimler zor

Onur Baştürk, Pınar-Yağmur çiftinin doğacak bebeklerine ’Su’ adını koymalarından yola çıkarak, yakında ’Su’ ismi moda olur demişti.

Pınar ve Yağmur isimlerinin uzantısı diye ’Su’yu seçmiş olabilirler ama bence ’Su’ ve onun gibi tek heceli isimlerin moda olması zor.

Araştırmalar tek heceli isimlere seslenmenin zor olduğunu söylüyor.

Yan odada bilgisayara dalıp, sizi duymayan çocuğunuza, ’La aaal’ diye sesinizi duyurmaya çalıştığınızı bir düşünsenize.

Bir de halk arasında eğer çocuğunuzun doğumgünü krizi yaşamasını istemiyorsanız ona tek heceli bir isim koymayın derler.

Doğumgünü şarkısının ’İyi ki doğdun Su uuuu’ ya da ’İyi ki doğdun Nu uuur’ diye söylemeyi bir deneyin isterseniz.

Monoray çözüm olabilir

Meğer Metrobüs, sadece beni değil çoğu kişiyi çıldırtmış. Salı günkü yazımdan sonra posta kutuma mail yağdı.

Şikayet edenler kadar alternatif çözümler önerenler de var.

Mesela Monoray (Monorail).

Yüksekte bir ray üzerinde gittiğinden uçan tren olarak tanımlayabileceğim Monoray’a hem Kuala Lumpur’da hem de Disneyland’de binmiş ve çok beğenmiştim. Monoray’ın en büyük avantajı havada hareket ederek kara yollarına göz dikmemesi.

Üstelik bu aracın manzarası şahane. Ayaklarınız yerden kesiliyor ve etrafa tepeden bakarak seyahat ediyorsunuz.

Böylece ne yollar ne de siz daralıyorsunuz!
Yazarın Tüm Yazıları