Paylaş
Bu yüzden olabildiğince yüzü gülen, hayata güzel, sıcak, olumlu, ılımlı bakan insanlarla bir arada olmaya özen gösteriyorum.
Böyle insanları bulunca gerçekten tutkal gibi yapışıyorum, bırakmıyorum.
Ayta Sözeri onlardan biri işte.
Ben de onun biblolarından biri oldum.
Milyon TV’de yaptığım “Gece Sahnesi” adlı talk show’da konuğumdu Ayta.
Şahane sohbet ettik, güzel şarkılar söyledik.
SİYAD’da En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü’nü aldıktan sonra Sadri Alışık Ödülleri’nde de aynı dalda aday olduğu açıklandı programıma katıldığı gün.
Ona bu adaylık ve ödülleri getiren Gülse Birsel imzalı “Aile Arasında” filmi de geçen haftadan itibaren yeniden vizyona girmişti.
Üstelik yine gayet iyi gişe yaptı, yapmaya da devam edecektir.
Ben anne babamı alıp bir daha gideceğim mesela.
Ayta Sözeri “Ben biraz Polyanna gibiyim” diyor.
Ama öyle iyi enerjili ve yetenekli bir Polyanna ki her istediğini, her hayal ettiğini yaşıyor.
Hayranı olduğu Sezen Aksu ile Harbiye Açıkhava’ya çıkıp şarkı da söylüyor, single da çıkarıyor (aranjesini Emirhan Cengiz’in yaptığı Büklüm Büklüm’ü Ayta’dan dinlemediyseniz çok şey kaçırdınız), yılın en iyi komedisinde rol alıp ödülleri de topluyor.
Ayta Sözeri, canlı yayınımızda “diva” dediği Bülent Ersoy ile birlikte şarkı söylemek istediğini açıkladı.
Buraya yazıyorum, onda bu sihir, bu pozitif enerji, bu ışık olduktan sonra o da olur.
Şimdi sırada yazın çekeceği yeni bir sinema filmi, bir dizi ve yeni bir şarkı var.
Ayta’yla ilk görüşte kaynaştık, hem şarkıcı hem de oyunculuğunun sıkı takipçisi olmaya, yapacağı işleri burada sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.
Sessiz bir yer lütfen!
Türkiye’de birçok insan sinemada film izlerken sessiz olması gerektiğini bilmiyor.
İzlediğiniz film bir de tamamen sessizlik üzerine kurulu bir gerilimse, bu durum daha da içinden çıkılmaz ve çıldırtan bir hâl alabiliyor tabii
Bu yılın en iyi gerilim filmi diyebileceğim “Sessiz Bir Yer”den (A Quiet Place) bahsediyorum.
Buradan sonrası spoiler içerir uyarısıyla devam edeyim yazıya.
Bir engel, hayatınızı kurtaracak bir şeye dönüşebilir.
Ya da bildiğimiz şekliyle “her şerde bir hayır vardır” mesajlı bir korku, gerilim filmi “Sessiz Bir Yer”.
Görme duyusu olmayan, sadece sese duyarlı ve bir ses duyduklarında saldıran yaratıklardan korunmaya, hayatta kalmaya çalışan üç çocuklu bir ailenin hikayesini anlatıyor.
Nefes bile almaya korkarak izliyorsunuz filmi.
Salonda biri kıpırdasa, çıt çıkarsa rahatsız oluyor insan.
Çünkü film tamamen sessizlik üzerine kurulu.
Ama gelin görün ki yan salonlardaki aksiyon filmlerinden gelen gürültüler, film sırasında konuşanlar, salondan çıkıp yeniden girenler ve en kötüsü de mısır yiyenler, filmin tüm büyüsünü bozuyor.
Diğerlerine yapacak bir şey yok ama bence “Sessiz Bir Yer” filminin gösterildiği salonlara mısırla girmek yasaklanmalı.
Hikayenin merkezindeki ürkütücü sessizlikte mısır yiyen birinin çıkardığı ses gerçekten de tahammül edilmez oluyor çünkü.
O kadar ki gidip o kovayı başına geçiresiniz geliyor.
NOT 1: Filmde ailenin sağır kızı Regan’ı canlandıran Millicent Simmonds doğuştan sağırmış ve bu rol için özellikle seçilmiş. Rolünü bu kadar iyi oynaması bundan mıdır bilemedim ama ufaklık filmde gerçekten de şahane bir oyunculuk sergiliyor.
NOT 2: Filmin senaryo yazarı, yönetmeni ve aynı zamanda başrol oyuncusu olan John Krasinski, diğer başrol Emily Blunt’ın eşi. Kısacası bir aile filmi ve aile başarısı var karşımızda.
Eğer...
Bugünün çocuklarına hayvanlara karşı daha iyi, daha adil ve daha merhametli olmayı öğretirsek, daha güzel bir geleceğin hayallerini kurabiliriz.
Paylaş