Paylaş
Hemen ardından Sabah gazetesi, Atilla Dorsay’ın ılımlı tutumu hariç, sadece Uğur Vardan’la aynı fikirde olan sinema yazarlarından görüş alarak, son derece yanlı ve tek taraflı bir haber hazırladı. Üstelik bana cevap hakkı bile vermeden.
Neyse ki burası var, sessiz ve çaresiz değilim.
Aynı gün Medyatava’da yayınlanan cevabımı, altına derneğe yönelik bir çağrı notu da ekleyerek buraya da yazıyorum.
“Uğur Vardan, SİYAD’dan atılmam gerektiğini buyurmuş. Bir kere SİYAD, siyasi bir dernek değil. Burada farklı dünya görüşlerine sahip yazarlar olarak aynı çatı altında yaşamaya çalışıyoruz.
Ve bu kurumda kimsenin farklı görüşler nedeniyle insanları yargılama hakkı yok. Yazısında “aydın” olmaktan bahsediyor, aydın bir insan aynı görüşe sahip olmadığı kişileri dernekten atalım demez diye düşünüyorum.
Anlaşılan Uğur Vardan farklılıklara tahammülü olan bir arkadaşımız değil. Onun yaptığı SİYAD’ın adını kötüye kullanmak ve derneğe zarar vermektir.
Diğer konuya gelecek olursam, ben ‘Jennifer Lopez özür dileyene kadar filmini protesto edelim’ dedim.
Ve bu konu üzerine kurulu yazımda militarist değil milliyetçi ve insancıl bir yaklaşımda bulundum. Ülkemi çok seviyorum, masum insanların ölmesini istemiyorum, huzurun sağlanmasına karşı oynanan oyunların karşısındayım.
Bu tavrımdan da satır aralarından mana çıkarmak için olağanüstü çaba harcayan Uğur Vardan ya da başkaları istedi diye ödün verecek değilim.
Kendisi SİYAD’da henüz askere gitmeyen arkadaşlarımız olduğunu söylemiş ve benim onların yerine de askere gitmemi önermiş. Gerekirse giderim Uğur, hem de büyük bir gururla.”
Ve işte bu da SİYAD yönetimine notum:
Benimle aynı görüşü paylaşmadığı için değil, SİYAD gibi değerli bir derneğin adını alakasız bir konuya, anlam veremediğim kişisel öfkesine malzeme ettiği ve derneğin adına zarar verdiği için Uğur Vardan’ın SİYAD’dan çıkarılmasını talep ediyorum.
Sıra gecesi
Ferhat’ın kuzeni Murat ve Semanur’un düğününde ufak bir sıra gecesi atmosferi yaşadım. Ve bu olayın acayip sinematografik bir şey olduğuna karar verdim. Filmlerde kesinlikle yer bulmalı.
Dans, müzik, eğlence ve ikramıyla ünlü sıra gecesi genelde Şanlıurfa’ya özgü bir şey. En azından bana öyle söylediler.
Ben bu işi sadece erkekler arasında bilirdim. Şekil değişmiş, kadınlar erkekler bir arada halay çekip, şarkılar söylüyorlar.
Hatta kadınlar daha ön planda, halayı yönlendirenler genelde onlar.
Dans sırasında insanlar birlikte aynı hareketleri yaparken sanki transa geçiyorlar. Katıksız bir eğlence. Eğlencenin sırrı kimsenin kasmıyor olmasında, herkes olduğu gibi.
Yşin ikram, yeme içme kısmı sadece zayıfların başına. İkramların bol olmasıyla ünlü sıra gecelerinde bir anda dünyanın kilosunu almak işten bile değil.
Sadece dans, müzik, ziyafet değil, şiirler de böyle gecelerin parçası. Ama bunun için Şanlıurfa’ya gitmek gerek herhalde (bizim düğün İstanbul’daydı, şiir olayına girmediler).
Size tavsiyem, GAP turu yaptığınızda, bir sıra gecesine katılmanız. Kesinlikle yaşanmalı.
BKM, 3 filmle geliyor
Bu yaz yerli sinema pek bir sessiz. Geçen yıl köşe başında film çekiliyordu, bu yıl ise bir duraklama devri yaşanıyor.
Aslında bunu normal karşılamak lazım, geçtiğimiz kış 2’şer, 3’er vizyona giren yerli filmlerden o kadar çoğu zarar etti ki!
Kışın şampiyonu BKM ise hızını almışken bu yıl da sezona damgasını vuracak gibi.
BKM’nin patronu sevgili Necati Akpınar, bu yaz 3 yeni film yaptıklarını söyledi; bir Yılmaz Erdoğan filmi, bir Ata Demirer-Demet Akbağ filmi (sabırsızlıkla beklediğimiz Eyyvah Eyvah 2) ve bir Ömer Faruk Sorak filmi yolda.
Geçen yıl Neşeli Hayat, Eyyvah Eyvah ve Çok Filim Hareketler Bunlar ile toplamda 5 milyon izleyiciye ulaşan BKM bu yıla da damgasını vuracak gibi geliyor bana.
Çünkü sadece gişe olsun diye film yapmıyorlar, amaçları “iyi ve kaliteli” film yapmak.
Gişe başarısı zaten yanında hediyesi olarak geliyor.
Star yönetimi bu mudur?
Amerikalı rock grubu Alice in Chains’in resmi sitesinde, İstanbul konserleri sırasında Türkiye’de terör korkusu yaşadıkları ve Türkler’in ter koktuğu yazılmıştı.
Bizden gelen tepkilerden sonra “amacımız hakaret etmek değildi, incittiğimiz herkesten özür dileriz” diyerek yazıyı bloglar’ından çıkarttılar.
Ağzına geleni söyle, sonra özür dile, tükürdüğünü yala, geri adım at.
Bu da yeni moda oldu!
Buna olsa olsa “iyi yönetilemeyen star kariyeri” denir.
Alice in Chains, Bükreş konserinden sonra da Romenler hakkında hoş olmayan açıklamalar yapmıştı.
Böyle giderlerse kendileri söyler, kendileri dinlerler!
Paylaş