Aşk güzel bir havuz orada yüzülmesi lazım

Zuhal Olcay, Kanal D’nin yeni dizisi “Urfalıyam Ezelden”le ekrana döndü. Tam zamanı, buluşup projeyi konuşalım dedik ama söz döndü dolaştı, aslında sınıf arkadaşı olan eski eşleri Selçuk Yöntem ve Haluk Bilginer’e, derken aşka geliverdi. Gün sonunda da elde, daldan dala atlanılan, keyifli, dolu dolu bir söyleşi kaldı.

Haberin Devamı

“Urfalıyam Ezelden”de artık Zuhal Olcay da var. Neydi bu projeye yeşil ışık yakma sebebin?
- Faruk Teber... “İffet” zamanında da birlikte çalışmıştık. Şu sıralar o kadar içi boş, yalap şalap işler çıkıyor ki, benim için işini iyi yapan biriyle çalışmak çok önemli. Faruk Teber’in yaptığı iş de çok değerli. Aşığım onun yaptığı işlere.

Dizi Urfa’da başladı, hemen ardından İstanbul’a taşındı. Bu, senin açından bir kolaylık olmuştur.

- Urfa’da çekilen bir dizi olsaydı, teknik olarak gitmem imkansızdı zaten. Hikayenin buraya taşınacağını öğrenince “hoca bunu iyi çeker” deyip kabul ettim. Oyuncu kadrosunu da bir kenara atmayayım tabii, müthiş bir cast yapmışlar.

Türlü Türkan nasıl bir kadın?

- Türlü türlü halleri ve gelgitleri olan bir kadın. Kocası tarafından aldatıldıktan sonra kendini geriye çekmiş, Nişantaşı’nın en ünlü terzisiyken hafif mahalle terzisi kıvamına gelmiş.

Sen dikiş dikmeyi bilir misin?

- Hiç bilmem. Ama annem çok iyi dikiş dikerdi. Hâlâ dikiş makinesi durur evde. Dikiş dikmenin ritüelini çok iyi gözlemledim. O gözlemlerim şimdi arka cebimden çıkıyor.

Zuhal Olcay için soğuk güzellik diyorlar...

- Sıcak olanlarından çok var nasılsa (gülüyor).

Ama ben söylemeden geçemem; karşımda çok güzel, bir o kadar da sıcak ve samimi bir kadın görüyorum. İnsanlardaki bu önyargının sebebi ne olabilir?

- Biraz yüz yapımdan kaynaklanıyor galiba. Oynadığım roller, yüzüm, duruşum öyle. Ama dediğin doğru, asla soğuk bir kadın değilim.

Rahatsız ediyor mu bu yanlış önyargılar?

- Gençken takıyordum biraz, ama şimdi hiç takmıyorum. Bir yaştan sonra onurunu zedeleyecek bir iftira olmadığı sürece hiçbir şey umurunda olmuyor insanın.

Çocukken ne olmak isterdin?

- Ben hep oyuncu olmak istedim. Ayna karşısında çok rol yaptım. Konservatuvarı çok erken tanıdım, teyze ve yeğenlerim konservatuvarda okuyordu. Orayı ilk gördüğümde aşık oldum; balerinler, piyano sesleri, tiyatrocular... “Ben bu okula gireceğim” dedim. Ve girdim.

Haberin Devamı

Aşk güzel bir havuz orada yüzülmesi lazım

İLK EŞİM SELÇUK YÖNTEM’LE HÂLÂ ÇOK İYİ ARKADAŞIZ
Tek çocuk olmak hayatını nasıl etkiledi?
- Travmatik bir durum. Tek çocuk aşırı paylaşımcıdır; insanları tavlamak, yanına çekmek eğilimindedir. Ama aşırı da duvarları vardır. O duvarları bir indirir, kalır içinde. Ben kendimden biliyorum, bir an geliyor, yalnız olmak istiyorum. Kimseyi istemiyorum yanımda.

Bunları bile bile tek çocukta kalmışsın ama... İkinci çocuğu yapmamışsın...

- Ben hiç çocukta kalmadığıma dua ediyorum (gülüyor).

Ya 19 yaşında evlenmen?

- O zamanlar öyleydi. Okul biter, evlenilir, devlet tiyatrosunda devam edilir. Böyle bir takvim konulurdu önüne, sen de uygulardın.

İlk evliliğin Selçuk Yöntem’leydi. Kaç yıl sürdü o evlilik?

- Ona evlilik demeyelim aslında, çok iyi arkadaştık, çocuk oyunu gibi bir şeydi. Selçuk 23 yaşındaydı. Üç yıl evli kaldık, zaten onun da bir yılı Londra’da debelenmekle geçti. Selçuk’u çok severim, o da beni çok sever, çok iyi arkadaşız hâlâ.

Haberin Devamı

Aşk güzel bir havuz orada yüzülmesi lazım

ÇOCUK YAPMAK İŞLE İLGİLİ PLANLARIMI ETKİLEMEDİ
İkinci evliliğin?
- Yedi yıl sürdü. O evlilikten sonra sinema kariyerim başladı.

İkinci eşinle evliyken Ceren doğdu. Çocuk sahibi olmak neler değiştirdi hayatında?

- 23 yaşımda kızımı kucağıma aldım, ben de çocuk gibiydim o yaşlarda. Çocuk sahibi olmam yapmak istediklerim konusunda hiçbir şey değiştirmedi. Çok ayrı kaldık, çok özledik, çok üzüldük, ama ben mesleğimi yapmaya devam ettim.

Üç kez evlenmişsin ve ikinci eşinin soyadını taşıyorsun...

- Olcay çok sevdiğim bir soyadı. Haluk’tan (Bilginer) ayrıldıktan sonra ikinci eşimin, çocuğumun babasının soyadını mahkeme kararıyla kendime aldım. “Zafer, soyadını kendime alabilir miyim?” dedim. “Ne demek tabii ki” dedi. Zafer kızımın babası, onu da çok seviyorum, canım ciğerim o benim.

Derya Baykal, Melek Baykal, Haluk Bilginer, Selçuk Yöntem, Mehmet Ali Erbil ve İlyas Salman’la birlikte okumuşsun. Bu nasıl bir kadro böyle. “Hababam Sınıfı” gibi...

- Aynen öyle. Bizim dönemdekilerin hepsi oyunculukta, şov dünyasında çok güzel yerlere geldiler.

İki eski eşinin, Selçuk Yöntem ve Haluk Bilginer’in okul arkadaşın olması da ilginç gerçekten...
- Arkadaş kontenjanından eş almışım onları (gülüyor).

Haberin Devamı

Aşk güzel bir havuz orada yüzülmesi lazım


Şarkı söylemek müthiş bir deşarj yöntemi

Müzik mi oyunculuk mu tartıda daha ağır basıyor?
- Oyunculuk, eğitimini aldığım, gözümü açtığım meslek... Şarkı söylemekse bambaşka bir şey, müthiş bir deşarj yöntemi. Zevk aldığım bir işten para kazanmak, tanrının en büyük armağanı.

En çok hangi yaşını seviyorsun?

- 40’lı yaşlar çok güzel. Kişiliğin oturuyor, fiziksel olarak halen iyisin, güzelsin, sağlıklısın. Ama insan ömrü uzadı, spor, bakımlar ve estetikler de devreye girdi ya, 40’lar artık 50-60’lara taşınır.

Senin için “zamana meydan okuyan kadın” diyorlar. Bu kalıcı güzelliğini neye borçlusun?

- Genetik önemli ama kimseyi salak yerine koymaya da gerek yok, hepimiz küçük müdahaleler yaptırıyoruz. Yoksa mümkün mü benim yaşımdaki bir kadının bu halde olması! İfadenin bozulmasını engellediğin sürece bir sorun yok.

Ruhen hangi yaşta hissediyorsun kendini?
- “Benim zamanımda” lafını kabul etmiyorum. Şu an da benim zamanım. Gençlerle diyalog kurmak, tartışabilmek; asıl gençlik burada. Kafayı genç tutmak önemli.

Bugünün aşkları nasıl sence?

- Günümüzdekiyle eski aşklar arasında fark olabilir. Ama bu da normal, dünya değişiyor sonuçta.

“Aşk geçici bir endorfin havuzu” demişsin?

- Aşk havuzu güzel bir havuz, orada yüzülmesi lazım. Geçici diye küçümsemeyelim yani... O zaman “geçici, nasılsa öleceğiz” diye hayatı da yaşamamamız lazım.

Yaşla birlikte nasıl algılanıyor peki aşk?

- Umut azalıyor. Bu saatten sonra nereden bulacağım o kişiyi, o elektriği diye düşünüyor insan.

Haberin Devamı

Aşk güzel bir havuz orada yüzülmesi lazım


ARTIK BÜYÜK LAFLAR ETMİYORUM

Tüm hayatını bir erkeğe adayan kadınlara acıdığını söylemişsin.
- Bu bana çok anlaşılır gelmiyor. Ama bir şey söyleyeyim mi, artık böyle büyük laflar etmekten, saptamalar yapmaktan hoşlanmıyorum. Böyle davranarak mutlu oluyorsa kadın, bize bir şey söylemek düşmez. Bir başkası da beni “hayatını işine adamış” diye eleştirebilir sonuçta... Şu anda beni en sinirlendiren, birilerinin hayata dair kesin saptamalarda bulunması. Bana doğru gelmese de herkesin doğrusu kendine diyorum.

Yazarın Tüm Yazıları