Oğlum’u (ailemizin yeni ve en küçük üyesi, kendisi 2,5 aylık sevimli bir Labrador yavrusu oluyor) alma hikayemizi yazdım, deli saçması, saygısız, fütursuz mailler geldi.
Oğlum’u Greendog köpek çiftliğinden aldım deyince, “bedava reklam yapıyorsun, köpeğe de para ödememişsindir artık” diye yazacak kadar cüretkar olan okurlar (belki de bazıları pet shop sahibidir!) çıktı. Açıklama yapmaya bile değmez belki ama gazetecilerle ilgili bu tür iddialar ve düşünceler arttığı için mesleki temizlik adına bunu bir görev biliyorum. Bir kere hemen yazayım, Labrador’u satın almak yerine, para vermeden bir barınaktan almayı tercih ederdik aslında. Ama evdeki Terrier’lerle anlaşması ve dışlanmaması için ilk kez evlat edinilen bir yavru köpeği almanın daha doğru olacağını öğrendik (Yeni köpek alacaklara köpek çiftlikleri kadar barınakları da öneriyorum tabii. Sıcak yuvalarından sokağa atıldıktan sonra barınaklarda yaşam savaşı veren canlara bir şans daha verip, kucak açmanın yeri şüphesiz başkadır). Böyle olunca interneti açtık, Greendog’u bulduk, gittik, parayı verdik ve köpeğimizi evimize götürdük. Çiftliğin sahiplerini tanımıyoruz ve bırakın bedava almayı, beş kuruş indirim de almadık. Greendog’u yazdım, çünkü anneleriyle beraber bu çiftliği yaşatan Cenk ve Turan Bey’in hassas tutumlarını, işlerine gösterdikleri özeni çok beğendim. Bu tip köpek çiftliklerinin, pet shop’larda hayvan satışının yasak olduğu Avrupa ülkelerinde olduğunu sanırdım. Türkiye’de olmalarına, yeşillikler içinde, gayet temiz bir şekilde üretim yapıp, köpek eğitimi vermelerine de çok sevindim, gurur duydum. Olay budur yani. Gazetede bir köşe sahibi olsalar, neleri akıllarına getirip, yapabileceklerinden ürktüğüm o kötücül okurlara duyurulur.
U2 filmi tekrar vizyona girmeli
Zamanında “Sizde insan hakları ve düşünce özgürlüğü yok” diyerek Türkiye’ye gelmeyi reddeden U2, resmi sitesinde gelecek yıl eylül ayında ıstanbul’da konser vereceğini açıkladı. Ne olup da karar değiştirdiklerini anlayabilmiş değilim. Anlayamadığım için, alacakları 4 milyon doların adı, paranın kokusu gözlerini boyamıştır diye de düşünmeden edemiyorum doğrusu. Geldiklerinde basın toplantısında ya da özel röportajlarda (cesaret ederlerse tabii) bu konuyla ilgili bir açıklama yaparlar herhalde. Neyse, biz bundan altı ay kadar önce, U23D filmi sayesinde U2 konserine gittik aslında. Bono, Türkiye’deki hayranlarının parmaklarının ucunda, gözünün önündeydi. Ellerini uzatsalar değecek kadar yakındı üstelik. U23D’de grubun ‘Vertigo’ turunun konser görüntüleri vardı. Film üç boyutlu olunca izleyici kendini sinemada değil de konserde gibi hissetmişti. Ben bu filmi ilk kez Cannes’daki galasında, Bono ile aynı salonda izlemiştim. Türkiye’de vizyona girince bir daha gittim tabii. Çünkü izlediğim sahne şovu gerçekten de muhteşemdi. U2’nun ıstanbul konseri ise yepyeni bir sahne sisteminin denendiği ‘360 derece’ turu kapsamında yapılacağından filmde gördüğümüzden çok daha görkemli olacağa benziyor. U2 sevin ya da sevmeyin, sırf sahne şovu için bile bu konsere gidilir bence. Ama öncesinde U23D bir kez daha vizyona girmeli. Kaçıranlar, U2 konserinin gündeme bomba gibi düştüğü şu günlerde, grubun konserlerinde insana neler hissettirdiğini gösteren U23D’yi bu kez ıskalamayacaklardır.
Orkideler için teşekkürler
Cumartesi günü öğlen saatleri, Kanal D’de kendi programımı, Cinemania’yı izliyorum. Kanal D’deki sekizinci sezonumda, bu ilk programın konuğu, Cinemania’nın isim babası olan Emre Altuğ. Güzel iş çıkarmışız, sohbet, film tanıtımları, dosyalar yerli yerinde. Hem Emre’ye hem kendime hem de ekibe bravo deyip, keyiflenirken kapı çalıyor. Önümde şahane orkideler. Orkide “sen çok güzelsin ve özelsin” anlamına gelen bir çiçek. Önce bir düşünüyorum, özel bir günümüz de ben mi atladım acaba diye. Huyum değildir ama, insanlık hali, unutmuşumdur belki diyerek ve biraz da utanarak açıyorum zarfı. Utancım, sevince dönüşüyor. Çiçek çok özel bir yerden gerçekten. Fiziksel bağımın dışında gönül bağım olan bir yerden. Kendimi her zaman iyi hissettiğim yerden. Ait olmaktan gurur duyduğum yerden. şöyle yazıyor şirin zarfta: “ıyi sezonlar dileği ile, Kanal D”...
Jüri başkanı Hülya Uçansu
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen Uluslararası ıstanbul Film Festivali’nin kurucularından olan Hülya Uçansu, uluslararası alanda ülkemizi temsil etmeye devam ediyor. Uçansu, Torino’da düzenlenen Uluslararası Cinemambiente Belgesel Film Festivali’nde jüri başkanı oldu. 12’ncisi 8-13 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek olan festivalde dünya çevre sorunlarını irdeleyen filmler yarışacak. Hülya Hanım’a iyi seyirler ve başarılar diliyorum.