Paylaş
Her ikisinin de ödüllerini almak üzere Antalya’ya gelmesi, ulusaldan uzaklaştığı gerekçesiyle eleştirilen festivale olan yerel ilgilinin tekrar canlanması demek.
Ama bu konuda yapılan tek çalışma Özpetek ve Yılmaz’ın oradaki varlığı olarak kalmayacak.
Festivalden yapılan şu açıklama dikkat çekici: “Gelecek yıldan itibaren Türkiye’nin Oscar’ları adı altında ulusal sinema yeniden ödüllendirilmeye başlanacak ve Türkiye Sinema Endüstrisi Ödülleri de verilecek.”
Bu şu demek oluyor; aynı Oscar, Bafta, Donatello ya da Sezar ödüllerinde olduğu gibi sadece filmler, yönetmenler ve oyuncular değil sanat yönetiminden montaja, ses tasarımına kadar sektörün her dalı değerlendirilecek ve ödüllendirilecek.
Ve yine aynı Oscar gibi bu ödüller sektörün içinden kalabalık bir jüri tarafından dijital oylamayla belirlenecek.
Uzun lafın kısası “ulusaldan uzaklaştı” denilen Antalya, uluslararası olma özelliğini korumakla birlikte yüzünü yeniden buraya da dönüyor.
Hoşgör’ün Kuşlarla Dansı
Bu aralar Haçiko olarak çok fazla yaralı leylek ihbarı alıyoruz.
Malum yazın bitmesiyle göç başladı çünkü.
Uçup gidenler kadar yaralanıp kışı bizimle geçirecek olanlar da var.
Geçtiğimiz hafta sonu Denizli-Buldan’daki Tripolis Antik Kenti’nde yapılan dans gösterisinde, 20 farklı kuş kostümünden Kara Leylek’i seçmemde, bu aralar leyleklerle bu kadar iç içe olmamın da etkisi oldu sanırım.
Kara Leylek, Buldan’ın dünyaca ünlü Manyas Gölü’ne uğrayan göçmen kuşlardan sadece bir tanesi.
Buldan Belediyesi ve Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi işbirliğinde düzenlenen dans gösterisi Hoşgör Dokuma Şenliği’nin açılış gününde Tripolis’te kara leylek de vardı, saka da, keten kuşu da, bahçe çintesi de, bozöter ardıç da...
Her bir dansçı farklı bir kuşun Buldan’a özgü Hoşgör kumaşından yapılan kostümünü giyerek 7 yıldır kazılmakta olan Tripolis Antik Kenti’ndeki muhteşem gösterinin bir parçası oldu.
Bir ara açılışa katılan Nur Ertürk’ü de bir kuş kostümü denerken gördüm.
Kuşlar Sizi Çağırıyor etkinliğinde ilgi odağı sadece dansçılar ve kostümler değildi ama.
Dr. Öğretim Üyesi Leyla Özkan’ın kaleme aldığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Buldan Belediyesi ve Düzce Üniversitesi ortak desteğiyle hazırlanan Buldan Yayla Gölü Kuş Rehberi ve Tripolis’teki kuş çizimleri sergisine de hayran kaldığımı söylemeden geçemeyeceğim.
Buldan Belediye Başkanı Mustafa Gülbay ve Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı olan eşi Müjgan Paktaş Gülbay’ın canlı türlerinin birer birer yok olduğu dünyamızda ülkemizi göç yolu olarak kullanan kuşlara dikkat çekmeleri, avlanmaya karşı ve korumaya yönelik çabaları gerçekten çok özel ve büyük bir alkışı hak ediyor.
Üstelik bu sayede sadece kuşları korumakla kalmıyor, Denizli’yi kuş gözlemciliği turizmi merkezi haline getirmek için de bir adım atmış oluyorlar.
Geçen yazımda Phuket’te filleri doğal ortamlarında gözlemlemek için turistlerin günlük 200 dolar ödediğini yazmıştım.
Nesli tükenmeye yüz tutan kuşların gözlemciliği de dünyada ciddi bir turistik aktivite.
Denizli-Buldan hem hiç terletmeyen Hoşgör kumaşını, hem Tripolis Antik Kenti’ni hem de göçmen kuş zenginliğini iyi kullanırsa dünyanın dört bir yanından turist çeken bir yer haline gelebilir.
Ben Kara Leylek
Adım kara leylek. Ak leyleklerden farkım çok renkli olmam. Başım, boynum, göğsüm ve sırtım parlak siyah olduğu için kara leylek derler bana. Gagam kırmızı, karnımın altı ise beyaz renktedir.
Göç eden kuşlardanım. Denizli Buldan’daki Yayla Gölü’nden de geçer yolum. Ormanlık bölgelerde ürerim, kışı Afrika’da, yazları ise daha kuzeyde, Avrupa’da geçiririm.
Yaklaşık 70 yaşına kadar yaşarım ve her yıl aynı yuvaya dönerim. Eşine sadık bir kuşumdur ayrıca.
Biz leylekler birçok masala konu olmuşuzdur. Ayrıca inanışa göre kutsal kuşlarızdır, yuvalarımız bozulmaz. İnsanlar bizim geldiğimizi görünce mutlu olurlar. Sıcaklığı, baharı, yeniden doğuşu ve bereketi simgeleriz.
Paylaş