Antalya’da Venedik etkisi

Ben buna Venedik etkisi diyorum.
69. Venedik Film Festivali’ne katılan Ali Aydın imzalı Küf, festivalde İlk Eser-Genç Aslan ödülü aldı.
Filminde kaybetme, acı ve suçluluk duygusunu konu alan Aydın, “Bugün dünyada binlerce kayıp var. Ödülü kayıplarını aramaktan asla vazgeçmeyen Cumartesi Anneleri’ne adıyorum” dedi ödülü alırken.
Küf’ü Türkiye’de ilk nerede izleyeceğiz?
Altın Portakal için yarışacağı 49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde.
Venedik’te Büyük Ödül-Altın Aslan ise Güney Koreli Kim Ki-Duk’un Pieta isimli filmine gitti.
Adını, kucağında ölü İsa’yı tutan Meryem tasvirinden alan Pieta yılın ‘şok filmi’ olarak nitelendiriliyor.
Filmin kahramanı bir anda ortaya çıkan ve annesi olduğunu iddia eden kadının sevgisini test etmek için parmağını kesip yemesini isteyebiliyor.
Yönetmen, filmini ağır kapitalizmin derin krize soktuğu insanlığa adadığını açıkladı.
Peki Pieta’yı ilk nerede izleyeceğiz?
Ekim başında Altın Portakal’da Ustaların Gözünden bölümünde.
Eee, hayat böyle bir şey işte.
Bu yıl Antalya’ya gidilmez diyenler, duyduğuma göre uçak biletlerini almışlar bile.

Hansel ve Gretel cadı avında

Müzik dünyası yapar da sinemacılar geri kalır mı?
DJ’ler mash up yapar da yönetmenler yapmaz mı?
“Klasik hikaye, yeni yorum” Hollywood’da klasik bir cümle haline geldi.
En son tarihin önemli figürlerinden Abraham Lincoln’ü Timur Bekmambetov’un filminde vampir avcısı olarak izledik.
Şimdi sırada ünlü masal kahramanları var.
Grimm Kardeşler masalındaki Hansel ile Gretel’i, üvey annelerinin zoruyla babalarının ormana attığı ve ormanda bir cadının eline düşen kardeşler olarak bilirdik.
Hansel ve Gretel yeni Hollywood filmlerinde karşımıza cadı avcısı olarak çıkacaklar.
Hansel and Gretel: The Witch Hunters’ın ilk fragmanı yayınlandı bile.
Şekerleme seven tatlı Gretel’i elinde kocaman silahlarla cadı avlayan bir kadın olarak göreceksiniz, şaşırmayın.
 
Köpek mi araba mı?

Taksi şoförlerinden al haberi diye bir şey var.
Her taksiye bindiğimde sorguya başlamam bundan.
Geçen gün trafik de hayli tıkalıydı, laf lafı açtı, aklıma gelmişken şoföre sordum hemen.
“Yolda kedi ya da köpeğe çarptığınızda masrafı trafik sigortası karşılıyormuş, kullanıyor musunuz?”
“Yok ablacım” dedi, “Geçen gün bir köpeğe çarptım, trafik sigortası beş kuruş ödemedi.”
Köpeği yine de tedavi ettirip ettirmediğini merak ettiğimden sordum hemen; “Peki ne yaptınız?”
“Valla cebimden ödemek zorunda kaldım, arabanın sağ farı kırılmıştı, çok masraf çıktı!”
Not: Bu olay fıkra gibi ama gerçek ne yazık ki.

Benibenibihterini

Twitter’da görünce şaşırdım.
Önce rüya görüyorum sandım.
Aşk-ı Memnu biteli iki yıl olmuş.
Üzerinden ne diziler geçmiş, ne sular akmış.
Ama Bihter’in intihar etmeden önce söylediği replik olan ‘benibenibihterini’ Twitter’da gündemin ta tepesinde.
Baktım ki Kanal D bir süredir öğlen kuşağında dizinin tekrarını yayınlıyormuş.
Yıllar sonra tekrar yayınla bile gündeme oturmak, izleyenleri her seferinde ağlatmak, tek bir şeyle açıklanabilir; efsane olmakla.
“Benim ölmemi istiyor musun, beni kaybetmeyi göze alabiliyor musun, beni, beni, beni kaybetmeyi, beni, beni Bihter’ini...”