Annem müziği bırakmadı ki!

Mithat Can Özer, “Her Şey Aşktan” filminde düğüne günler kala sevgilisini aldatan, ruhsuz, materyalist adam rolünde döktürmüş. Bu karakter için “alakam yok, tam tersiyim” diyor. Oyunculuğu sevdiğini ve devam edeceğini söyleyen Mithat Can’la oyunculuk ve müzik üzerine konuşurken annesi Sezen Aksu’nun müziği bırakmasından ve aşk hayatından da bahsettik.

Haberin Devamı

*Bir baktık bir filmdesin. Hem de başrollerden biri olarak. “Her Şey Aşktan” hayırlı olsun. Var mıydı aklında oyunculuk? 
- Teşekkür ederim. Yoktu ama teklif geliyordu sürekli. Ben ise müzik yapayım diye düşünüyordum. 
*Bu rolü niye kabul ettin? 
- Özcan (Deniz) aradı, hayır diyemedim. Herkesle çok iyi anlaştım, hemen iyi bir iletişim oldu aramızda. Sonra da hiçbir şeye hayır diyemedim zaten. 
*Normalde de hiçbir şeye hayır diyemez misin? 
- Yoo, öyle biri değilim ama birilerini çok seversem hayır demem.
*Senaryoyu ilk okuduğunda oynayacağın karakterle ilgili ne düşündün?
- Acaba Şükrü’nün (Özyıldız) oynadığı Burak karakterini mi oynasam diye düşündüm. Davul çalıyordu çünkü. Sonra içine biraz girdikten sonra keyif vermeye başladı benimki, anti karakter olduğu için. 
*Burak karakterine sen daha mı yakınsın?
- E, tabii. Aslında hayli yakınım Burak’a. 
*Eğlenceli oldu mu kendinle hiç alakası olmayan bir karakteri canlandırmak? 
- Ben aslında bu işe biraz o gözle bakıyorum. Yani madem oyunculuk yapacağız, öyle bir şey yapmak lazım.

Haberin Devamı

Annem müziği bırakmadı ki


UZAY HEPARI’YI GÖRÜNCE PİYANİST OLMAK İSTEDİM

*Çocukken sihirbaz olmak istiyormuşsun. Bu biraz da o hayalini gerçekleştiren bir iş mi?
- Aslında önce sihirbaz, sonra yönetmen olmak istiyordum. 
*Neden peki?
- Hiçbir fikrim yok. Herhalde eve giren çıkan yönetmen abilerimizden özendim. Çok küçüktüm çünkü, 5-6 yaşlarında falan. 9-10 yaşından sonra müzik girdi hayatıma. Sonra zaten öyle gitti. Aralarda uzaklaştım, Onno ölünce koptum.
*Müzik neyle, nasıl girdi hayatına?
- Doğduğumdan beri girdi zaten... 
*Fiziki olarak, yani bir şey çalmaya ne zaman başladın? 
- Uzay sahnedeydi, o zamanı hatırlıyorum. Onu görünce “ben piyanist olmak istiyorum” dedim. 10 yaşından sonra “piyanist olunmaz” diye moralimi bozdular. İçimdeki asi çocuk bir anda patladı. Heavy metalci oldum bir anda 11 yaşında. Hard rock, Metallica dinlemeye ve gitar çalmaya başladım. Bir süre öyle gitti.

İNGİLTERE’DEYKEN BURAYI HİÇ ÖZLEMEDİM

*İngiltere’ye niye gittin? 
- Önce okula gittim. Kısa bir okuldu zaten o. Bir sene okudum, geri döndüm. 
*Özledin mi burayı?
- Hiç özlemedim. Sonra yine gittim zaten. Geldim Türkiye’ye, üniversitede ses mühendisliği okudum, sonra yine İngiltere’ye gittim. O zaman da bir altı sene kaldım. Açıkçası hiç dönmek istemedim.
*Annene bağlısın, annen de sana bağlı. Bu ayrılıklar zor olmuyor mu? Yoksa sık sık gidip geldin mi? 
- Yoo, neredeyse hiç gelmedim. Yılda veya 6 ayda bir geliyordum. Annem de ayda bir iki kere İngiltere’ye geliyordu. Orada bizim bu işlerle alakasız, lojistik firmamız vardı. Ofise gidip geliyorduk.

Haberin Devamı

Annem müziği bırakmadı ki
Mithat Can Özer ve “Her Şey Aşktan” filmindeki rol arkadaşı Hande Doğandemir...

HERHANGİ BİRİ OLMANIN TADI BAŞKA

*Neden peki, sıkılmış mıydın buradaki ortamdan yoksa orası mı cazip gelmişti? 
- Gittiğim yere hemen adapte oluyorum. Bir de zaten biliyordum Londra’yı, Avrupa kafasındayım ben açıkçası. Artı orada ‘herhangi biri’ olmanın tadı var. 
*Herhangi biri olmak derken? Zor muydu burada Sezen Aksu’nun oğlu olmak?
- Zor değil de, “niye öyle bir yükü taşıyayım” ben dediğim zamanlar oldu. Ne gerek var? 
*Sen belki de birçok yerde ön plana çıkabilecekken geri planda durdun...
- Kaç sene bekledim, onun farkındadır herkes. Müzik yaparken de hep aslında prodüktör, aranjör tarafındaydım. Eşim, dostum, annem beni zorladı. Sesin güzel, kendi şarkıların var onları neden söylemiyorsun, diye. O topa öyle girdim ben. Burada da yine öyle oldu. Ben 16 sene önce aldım ilk dizi teklifini. 

KIRILMA NOKTAM 30 YAŞ

*Pişman olduğun bir dönem var mı hayatında? Keşke şunu yapmasaydım ya da oyunculuğa daha erken başlasaydım gibi.
- Yok, bence her şeyin zamanı var. Şimdiki bilinç boyutum ve tecrübem çok farklı. Yurtdışında yaşarken ve çalışırken kazandığım tecrübeyi burada elde etme imkanım yoktu. Çünkü ne olursa olsun bir koruma kalkanı var üzerinizde. 
*Koruma kalkanı olmadığı zaman nasıl bir hayatın oldu orada? Neler yaptın?
- Firmayı ilk kurduğumuz zaman ilk iki sene ben motorla zarf ve kutu dağıttım. 20’li yaşlarda anlamayıp; niye böyle dediği zamanlar oluyor insanın ama şimdi 30’a geldikten sonra “iyi ki böyle olmuş” diyorum. Çünkü böyle olmasa hakikaten adam olmaz insan. 
*Kırılma noktan neydi olgunlaşmaya giden yolda? 
- 30 yaş oldu aslında. 
*Hep öyle diyorlar. Erkeklerde 30 yaş bir dönemeç sanırım. Ne oluyor o dönemde?
- Dış nedenlerden etkilenerek kendimi, sahip olduğum yetenekleri kendim geri çektiğimi fark ettim. Ve bununla ilgili ruhsal çalışmaların peşine düştüm. Kendimi pişirdim yani o konuda. Aslında bundan 10 sene önce bu film olsaydı belki bu kadar kendime güvenim olmazdı.

Haberin Devamı

HİÇBİR KIZ ARKADAŞIMLA KAVGA ETMEDİM

*“Her Şey Aşktan” filminde kadın-erkek ilişkisi biraz da boks maçına benzer diyorsun. Sence de öyle mi?
- Kadın-erkek ilişkisi benim için öyle değil. Açıkçası ben hayatımda hiçbir kız arkadaşımla kavga etmedim. 
*Filmde boks sahnesinde bayağı bir dayak yemişsin ama. 
- Evet, hatta Hande’den vurmasını istedim birkaç defa. “Vur, yumruğunu sıkmazsan bir şey olmaz” dedim. Düştük kalktık bu arada. Şükrü’yle de düştük bir kere o kavga sahnesini çekerken. 
*Kavga etmeyen bir erkek karşısındakini daha da delirtebilir. Bazen insan kavga edip o enerjisini boşaltmak istemez mi?
- Evet, bu durum karşıdakini delirtiyor. Ben o topa girmiyorum ama hiç. 
*Peki ilişkide en önemli şey nedir? 
- Arkadaşlık. Birkaç senedir bunun farkındayım açıkçası. 
*Nasıl biri oluyorsun aşık olduğunda? 
- Orada oluyorum bir tek, kopuyorum yani. 
*İşi gücü bırakıyor musun? 
- Hayır, o kötü bir şey. Hatta bence ilişkilerde iki tarafın da işinin gücünün olması her zaman ilişkiyi taze tutan bir şey. İki kişi boş boş evde oturunca, hemen bitiyor o ilişki. Ben arkadaşlığa ve özgürlüğe inanıyorum karşılıklı.

Haberin Devamı

Annem müziği bırakmadı ki

HİÇ ALDATMADIM GENETİK, BİZDE YOK

*Kıskanç mısın?
- Sıfır. 
*Seni kıskandıklarında ne yapıyorsun?
- Benim öyle bir durumum yok. İş güç peşindeyken ya da yakın bir arkadaşımın evindeyken bana kız arkadaşım, “Neredesin, ne yapıyorsun” gibi bir şey demez, diyemez, hemen uzaklaşırım ondan. Ama hiç de bir yanlışımı görmemişlerdir. 

EVLENECEK OLSAM DÜĞÜN YAPMAM

*Hiç bir kızı aldatmadın mı?
- Hayır, o da genetik, bizde yok. 
*Filmde bekarlığa veda partisi sahnesi var. Evlenecek olsan bekarlığa veda partisi yapar mısın?
- Vallahi ben evlenecek olsam adam gibi düğün bile yapmam açıkçası. Rahat olsun insanlar, gidelim deniz kıyısında falan 20, 30 kişi takılalım. 
*Korkuyor musun evlilikten?
- Hayır ama çocuk yapılmıyorsa çok da gerekli bulmuyorum. Biraz işin enerjisi bozulduğu için gerekli bulmuyorum. Çok da güzel örnekler yok önümde. Ben o an içimden geleni yapmayı tercih ederim. Hiç de belli olmaz. Ama öyle ihtişamlı bir düğünde hayal edemiyorum ben kendimi. 
*Bekarlığa veda partisi de mi yapmazsın yani? 
- Karımla yaparım bekarlığa veda partisini.
*Yonca Evcimik ile ilgili çıkan haberlerle ilgili bir şeyler söylemek ister misin? 
- Yonca, bizim Yonca yani. Elinde büyüdüm. Yonca, Tarkan, Sertab falan hepsi aynı yani. Bir de orada hep beraberiz yani annem falan. 

ANNEMİN KARNINDA BİLE SAHNEDEYDİM

*Annen geri dönecek mi müziğe?
- Bırakmadı ki zaten. Bütün gün stüdyoda. Ama sahne çok yorucu bir şey. 
*“Kulis çocuğuyum” demişsin. Var mı enteresan bir anın? 
- Belli bir yaşa kadar her konsere gittim ben. Annem bana hamileyken gittiği konserler de var. Ben anne karnında sahnede, konserdeydim. Uzun yıllar gezdim öyle.

Haberin Devamı

Annem müziği bırakmadı ki

BEN BİRAZ YARAMAZ ÇOCUĞUM

*Hayatında biri var mı şu anda?
- Bir şeyler var. 
*Peki o bir şeyler bu çalışma temposuna nasıl adapte olabiliyor? 
- Daha yeni iş, bakalım göreceğiz adapte olup olamadığını. 
*Hayatının amacı nedir senin? Kariyer? Mutlu ilişki?
- Bence üretmek, bir şeyler ortaya çıkarmak. Bir tek ondan keyif alıyorum ben açıkçası. O yüzden birçok şeyi en aza indirdim hayatımda. Genelde çoğunlukla müzikle ilgileniyorum. Şimdi bir de böyle bir şey çıktı. Dizi ve film müziğini de ilk defa yapıyorum. O da yeni bir kapı oldu.
*“Çocuk gibiyim, yaratıcılık biraz da buradan çıkıyor” demişsin. Yaptığın muziplikler var mı? 
- Var, beş yaşındayım ben. Bunu çok uzun zaman önce öğrendim ve hiç bırakmadım. İçimizdeki çocuğu öldürürsek yaratıcılığı öldürürüz. Yaramaz çocuğum ben biraz.

 

Fotoğraflar: Levent KULU

Yazarın Tüm Yazıları