Altın Portakal’ın zor kararı

Çünkü İstanbul Film Festivali’ne ve 19. Adana Altın Koza Film Festivali’ne katılan 14 film, Altın Portakal’da yarışamayacak. Geçen yıl değişen yönetmeliğe göre başka bir yarışmada şansını deneyen filmler, Altın Portakal’a kabul edilmiyor.”

Niye edilsin ki?

Bakın dünyanın büyük festivallerine.

Yarışma filmleri daha önce başka festivallerde gösterilmemiş yapımlardır.

O festivalde ilk kez seyirciyle buluşur, merak uyandırır, beklenti yaratır ve festivale artı değer katarlar.

Önceden orada burada izlediğimiz filmleri görmek için kim gider festivale.

Bence Altın Portakal yönetimi, iddialı ve gayet yerinde bir karar almış.

Yarışma filmlerini ilk kez Antalya’da izleyeceğiz.

Bir de sağlam filmler çıkarsa karşımıza, değmeyin keyfimize.

Not: Yarışma başvuruları devam eden 49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne başvuran yapımlar arasında, 20 yıl sonra sinemaya dönen Yönetmen Tunç Okan’ın ‘Umut Üzümleri’ filmi yer alıyor. Başrolde Ahmet Mekin var. Festivale şu ana kadar 35 film başvuruda bulunurken, bu filmler arasında 69’uncu Venedik Film Festivali’nde dünya prömiyerini gerçekleştirecek Ali Aydın’ın ilk filmi ‘Küf’,  Kadir İnanır’ın başrolünü oynadığı ‘Elveda Katya’, Köy Enstitüleri’nin hikayesinin anlatıldığı ve Erkan Can’ın başrolünü oynadığı ‘Toprağın Çocukları’, ‘Suskunlar’ dizisinin yönetmeni Çağatay Tosun’un ‘Derin Düşünce’si de var.

Burhan Ayeri’nin kedileri

Medyada her ayrılık beni üzer, ama bazıları daha fazla üzer.

Burhan Ayeri artık Akşam gazetesinde yok.

İki kere üzüldüm bu ayrılık haberine.

Severek, beslenerek takip ettiğim bir yazarı bir süreliğine de olsa (yazılarına başka bir yerde de olsa devam edeceğine inanıyorum) olsa okuyamayacak olmak.

Ve Akşam gazetesi kampusu içindeki hayvanların öksüz kalması.

Hayvanseverliği ile tanınan Burhan Ayeri, her sabah önce gazete binasının çatısındaki kuşları ardından kedileri evden getirdiği yiyeceklerle besliyordu. Kediler
sabah kahvaltısı sonrası öğlen tam 14.00’te yemekhanedeki fazla yemeklerle Burhan Ağabey tarafından bizzat doyuruluyordu.

Şimdi o yavrucaklar öksüz.

Aynı saatte Burhan ağabeyleri gelsin, onları doyursun, sevsin diye bekleşip duruyorlardır.

Umarım onun başlattığı alışkanlıkları Akşam’da birileri devralır.

Ve umarım Burhan Ayeri en kısa zamanda yeni bir gazetede okuyucularıyla buluşur.

Gittiği yerin kedi, köpek ve kuşlarını nasıl beslediğini köşesinden okuruz.

Canavar mı dediniz?

Editör ve genel yayın yönetmenlerinden bir ricam var... Lütfen denizlerimizde köpekbalığı yakalandığında “canavar yakalandı” şeklinde başlıklar atmayın.
“Canavar” kimmiş bir bakalım isterseniz.

Dişleri, çeneleri ve yüzgeçleri için her yıl milyonlarca köpekbalığı insanlar tarafından yaralanıyor, öldürülüyor.

Balıkçılar yüzgeçlerini kestikleri köpekbalıklarını can çekişirlerken suya geri atıyorlar.

Yüzgeçler iki kaşık çorbaya tat katsın diye yapılıyor bu işkence. Ve insanlar işkenceyle pişirilen bu çorbaya 150 dolar verip içiyorlar ne yazık ki.

Milyonlarca köpekbalığı da Sea World başta olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerinde akvaryumlarda hapis hayatında.

Günde yüzlerce kilometre yüzen, sudan 5 metre yükseğe zıplayabilen bu hayvanlar küçücük akvaryumlarda bir ileri bir geri giderek hayata küsüyorlar, her gün ölüyorlar.

Medyamızda “canavar” olarak nitelendirilen köpekbalıklarına duyulan nefreti ve bu hayvanlara yapılan işkenceleri biraz olsun azaltmak için size Twitter’dan paylaşabileceğiniz, eşinize dostunuza aktarabileceğiniz birkaç cümle yazmak istiyorum.

- Köpekbalıkları, dinozorlardan ve insanlardan önce de vardı. Şimdi ise pek çok türünün soyu tükenmekte.

 -Bir köpekbalığı ortalama 25 yıl yaşıyor. Tutsaklıkta çoğu strese dayanamadığı için birkaç günde ölüyor. 

- 1580 ve 2007 yılları arasında beyaz köpekbalığı saldırısından ve sonrasındaki tıbbi ihmallerden ölen insan sayısı 64. Sadece geçen yıl insanlar tarafından katledilen köpekbalıklarının sayısı ise 73 milyon!