Paylaş
İşte o yazı...
“6 ayı yaz, 6 ayı bahar” sözleriyle bilinen ve sert geçmeyen kışları nedeniyle keyifli bir yaşamla özdeşleştirilen Alanya’da Alanya Kalesi ile başlayacağım.
Sahil şeridinin tam karşısında muhteşem bir manzarayla karşımızda duran bu kaleyi diğerlerinden ayıran pek çok özellik var.
250 metre yükseklikte bir yarımada üzerine kurulan Alanya Kalesi’nin ilk iskân tarihi, Helenistik döneme (M.Ö. 4. yüzyıl) kadar inse de, gerçek anlamda tüm görkemi ile anıtsal şeklini Selçuklu döneminde almış.
Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat, 1221 yılında Selçuklu topraklarına dâhil ettiği Alanya’yı “Alaaddin’in kenti” anlamına gelen Alaiyye olarak adlandırmış ve kaleyi kışlık merkez haline getirerek yeniden imar etmiş.
Kale, 6.5 km uzunluğundaki surları, 140’a yakın burçları, 400’den fazla sarnıcı, 6 anıtsal kapısı, limanı korumak için inşa edilen Kızılkule, Selçukluları Akdeniz’le tanıştıran ve Alaaddin Keykubat’ın “İki Denizin Sultanı” unvanını aldığı Ortaçağ Akdeniz tersanelerinin en iyi korunmuşlarından biri olan tersane, tersaneyi koruma amaçlı inşa edilen Tophane ve yarımadanın en yüksek yerinde kurulmuş İçkale’deki saray kompleksi, geleneksel Alanya evlerinden oluşan kentsel dokusu ve farklı medeniyetlere ait anıtsal yapıları ile bir açık hava müzesi görünümünde.
İçinde yaşam olması da Alanya Kalesi’ni özel ve canlı kılıyor tabii.
Ödüllü muz lifi projesi
Alanya’nın müze evleri arasında bulunan Mutfak Kültürü Evi de Alanya Kalesi’nde.
Burada Alanya lezzetlerinin tadılabildiği, Mahreç İşareti ile koruma altına alınan Antalya-Alanya’nın tescilli ilk çorbası gülüklü çorba ve tescilli Alanya limonatasını keyifle deneyimleyebilirsiniz. Ve bir başka şahane proje; Muzdan Sanata Hayalden Tasarıma Muz Lifi Projesi.
Alanya Belediyesi’nin “Muzdan Sanata Hayalden Tasarıma” sloganıyla başlattığı tescilli “Muz Lifi” projesi popülerliğini koruyor.
Muz lifinden yapılan muz lifi-ipek iplik ve muz lifi-pamuk ipliği ile geleneksel yöntemler kullanılarak kumaş dokunuyor. Özellikle muz lifi ve pamuk karışımıyla dokunan kumaşlar, bu kumaşlardan yapılan çanta, ayakkabı, terlik, omuz atkısı, şal, kilim, sehpa örtüsü ve muz yapraklarından elde edilen tablolar, hediyelik eşyalar büyük ilgi görüyor.
Muz atıklarından ise organik katı ve sıvı gübreler üretiliyor. Proje, 1. Akdeniz Belediyecilik Proje Yarışması’nda, Çevre Koruma ve Geliştirme kategorisinde “İyi Yönetim ve Kurumsal Gelişim” ikincilik ödülü aldı. Alkışlar ve tebrikler.
Tropikal bahçe
UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Türkiye Ulusal Envanteri çalışmalarında yer alan gülüklü çorba birçok gıdanın aynı aşta buluştuğu bir miras demiştim.
Ama Alanya lezzetleri bununla bitmiyor.
Bir başka Alanya mirası da fıstıklı limonata.
Birçok yörede basit usullerle bir araya gelen limon, şeker ve su üçlüsüne Alanya’da yerli kavrulmuş ve kabuğundan ayrılmış yer fıstığı eşlik ediyor.
Tarihi koruma altına alınmış olan Alanya fıstıklı limonatasını denemeden Alanya’dan ayrılmak olmazmış.
Ceviz ya da fıstıkla hazırlanan taratorlu balık, dikenli kabak, kuru patlıcan da Alanya’ya özgü lezzetler.
Ve son olarak Alanya’da yetişen tropikal meyvelerin en faydalısı olarak da geçen avokado, neye eklense yakışan bir lezzet.
Alanya’nın bu yöresel besinini pazarlarda dürüm arasında tüketenler bile varmış.
Aktif olarak 1947 yılından beri üretilen avokadonun 2018 yılında coğrafi işareti de alınmış.
Tropikal meyvelerin en popüleri avokadonun dışında Alanya’da daha pek çok tropikal meyve üretimi var.
Türkiye’nin tropikal bahçesi denilen Alanya’da, hepimizin tanıdığı muz, kivi gibi ürünlerin yanı sıra ejder meyvesi (pitaya), goji berry, yıldız meyvesi, mango, çarkıfelek, longan, liçi, kudret narı, pepino, tomarillo, pomelo, demirhindi, kumkuat, karambola gibi meyveler de bol bol ve taptaze bulunabiliyor.
Paylaş