Paylaş
* Şu anda neden Türkiye’desin? İş, aşk, kariyer, Türkiye aşkı?
- Ben iş için neresi olursa gidiyorum, çok yurtdışı seyahati yapıyorum ama sonunda kendimi hep Türkiye’de buluyorum. Tabii işin ucunda aşk var...
* Hayatında işin mi ön plandadır, yoksa özel hayatın mı?
- Çok iyi bir denge kurdum. Dört kardeşim var ve bizim ailede aile hayatına hep çok önem verilir. Çocukken her pazar mutlaka birlikte vakit geçirirdik.
* Avrupa hep tek çocuklu ailelerle dolu, sizinki kalabalıkmış oraya göre...
- Evet. Biz 25 kuzeniz, büyük bir aileyiz. Her yıl eylül ayında üç gün boyunca aile toplantısı yaparız. Ben, aile ve iş hayatımı dengede tutarak mutlu olabiliyorum.
ANNEM ALMANYA’DAKİ SURİYELİLERLE İLGİLENİYOR
* Biraz aile hayatından söz edelim. Annen, baban nasıl yetiştirdi seni?
- Annemle babam 33 yıllık evli. Babam doktorasını yaparken pek çok şehir gezdik. Annem sosyal sorumluluk işlerinde çok çalışıyor. Suriyeliler sadece Türkiye’de değil, Almanya’da da var ve annem şu anda onlarla ilgileniyor.
* Nasıl hayallerin vardı küçükken? Hangi mesleği yapmak istiyordun?
- Hayalim oyuncu olmaktı, çünkü her mesleği aynı anda yapabilmek istiyordum.
TÜRKİYE’DE KIŞ OLMAZ SANIYORDUM, GELİNCE DONDUM
* Türkiye’ye ilk geldiğin zamanları hatırlıyor musun? Nelerle karşılaştın, ne umdun, ne buldun?
- Altı yıl önce film çekmek için Türkiye’ye geldim. Bütün yılın sıcak olduğu bir ülke sanıyordum burayı. Kışlık kıyafet getirmemiştim yanımda. İstanbul’un bu kadar soğuk olması beni çok şaşırtmıştı. Ama artık hiçbir şeye şaşırmıyorum, şehrin bütün sokaklarını gezdim diyebilirim.
* Buraya ilk geldiğinde ailenin tepkisi ne oldu?
- İlk teklif geldiğinde onlarla paylaşmadım. Kontratı imzaladığımda anlattım durumu. Hayatım boyunca ne istediğimi hep çok iyi bildim. İnsanlardan fikir alırım ama asıl sezgilerime güvenirim. Bu nedenle “İstanbul’a gideceğim” dediğimde çok sevindiler. Özellikle büyükannem çok mutlu oldu. O, 10 ülkede yaşamış.
* Almanya’ya gittiğinde, çevrenden nasıl tepkiler alıyorsun Türkiye’deki kariyerine ilgili?
- Arkadaşlarım, tanıdıklarım buradaki kariyerimi görünce “Ben de aynısını elde etmek için ne yapmalıyım?” diye soruyorlar. 12 yaşındaki çocuk da soruyor bunu, 30 yaşındaki arkadaşım da. Onlar da buraya gelmek istiyorlar.
* Hedeflerine ulaşırken nasıl bir yol izlersin?
- Plan yaparım ama hayat sana her zaman yeni imkanlar sunar. Bunları değerlendirmek için kendimi açık tutuyorum. Bir hedefe giderken etrafa da bakmayı ihmal etmiyorum.
* Şu anda kendine koyduğun bir hedef var mı?
- En büyük hedefim, hayat boyu oyunculuk yapabilmek. Ve tabii sosyal çevremde ailem ve arkadaşlarımla mutlu olmak.
FEMME FATALE ROLLERİ SEVİYORUM
* Hayatımıza ‘Carolin Yenge’ olarak girdin. Kötü kadını oynamak nasıl bir duygu senin için?
- Almanya’da, Amerika’da bana masum, uyumlu, aşık, romantik kız olarak bakıyorlar ve öyle roller teklif ediyorlar. Burada ise fettan, gizlilikler içinde yaşayan kadınları oynatıyorlar bana. Bir oyuncu, kendi karakterinin tam tersini oynamaktan hoşlanabilir. Ben de Carolin gibi femme fatale rolleri seviyorum.
* Yeni filmin “Katran”da (The Tragedy) sarışın değilsin. Roller için girdiğin fiziksel değişiklikler seni nasıl etkiliyor?
- Evet, bu filmde siyah saçla oynadım. Boyadım saçlarımı. Güzeldi. Eskiden bir dönem kızıl bile olmuştum. Kahkül, kısa saç da kullandım zamanında. Ama artık bende uzun saç istiyorlar.
EVLİLİK TEKLİFİ KAPADOKYA’DA GELDİ
* Kerem Göğüş’le kaç yıldır birliktesin?
- 2,5 yıl oldu.
* Evlilik teklifi geldi. Ama neden Kapadokya’da geldi, ben onu anlayamadım...
- Çünkü onun büyükbabası, büyükannesi, annesi ve babası orada doğmuş. Büyükbabası, orada belediye başkanıymış.
* Sana “Hadi Kapadokya’ya gidiyoruz” dediğinde anlamışsındır sürprizi o zaman...
- Tahmin ettim tabii.
* Nasıl bir konuşmaydı Kerem’inki? Uzun, kısa, romantik, acemice, önceden hazırlanmış?
- Çok güzel bir konuşmaydı. Balonla yukarı çıktığımızda uzun bir konuşma yaptı ve evlenme teklif etti. “İşte benim büyükannem, büyükbabam, ailemdeki herkesin doğduğu yer burası, herkes şahit olsun bu ana” dedi...
* İlişkinizin temel taşı nedir?
- Aşk.
* “Aşkın ömrü üç yıl” diyorlar?
- Daha uzun. İnşallah. Benim annemle babam 33 yıldır evli. Ben onları hiç ayrı görmedim. Aynı kandan yapılmış gibiler. Bence işin sırrı burada.
* Evlilik ne zaman peki?
- Onu Kerem’le birlikte söylemem lazım.
BİZİM DÜĞÜNLER 3 GÜN SÜRER
* Nasıl bir düğün hayal ediyorsun? Gelenekleriniz var mı?
- Bizim aileye yönelik gelenekler var. Farklı ülkelerde yaşayan bütün akrabalar bir araya gelir, toplanılır. Cuma akşamı güzel bir yemek yenir. Ya şarkı söyler, dans eder ya da özel yazılmış bir tiyatro oyunu oynarız. Pazar kahvaltı yapılır, gezintiye çıkılır, botanik bahçesi gibi yerlere gidilir. Üç gün sürer bizim düğünler.
BİZİM İLİŞKİMİZDE KISKANÇLIK YOK
* Filmlerde soyunmam, öpüşmem gibi kuralların var mı?
- Sanatta kural olmaması lazım ama “Bu film, bu sahne soyunmaya değer mi?” diye sorgulamak da gerek.
* Kerem bu konulara karışır mı?
- Yok. O bana güveniyor ve hep destekliyor.
* Kıskançlık oluyor mu aranızda?
- Olmuyor. Birbirimize iyi bakıyoruz, yani uzakta da olsak arayı açık tutmuyoruz. Ben Amerika’dayken de sürekli olarak telefonla, video chat’le iletişim halindeydik.
KAHRAMANIM PIPPI LONGSTOCKING
* Bir süper kahraman olsan, hangisini seçerdin?
- Pippi Longstocking. 7 yaşında müthiş bir kız. Güler yüzlü, komik, her şeyi yapabiliyor. Korsanlarla yaşıyor, şarkı söylüyor, bir atı var. Ve çok güçlü. Herkesten daha güçlü.
* Peki neden kahramanın Pippi Longstocking?
- O hep uyumlu çünkü. Hayatındaki tüm zorlukların üstesinden mutluluk ve umutla geliyor. Hayatın böyle olması lazım.
NEREYE GİDECEĞİMİZE HAVAALANINDA KARAR VERİYORUZ
* Sen de Pippi Longstocking’in yaptıklarını uygulayabiliyor musun?
- Evet. Mutluluklar yaratabiliyoruz kendimize. Biz tatillerde bile spontane bir hayat tercih ediyoruz. Nereye gideceğimize havaalanına gittiğimizde karar veriyoruz. Evden çıkarken sadece sıcak mı, yoksa soğuk bir yere mi gideceğimize karar veriyoruz. Bavulu ona göre hazırlıyoruz, sonra da hangi ülkeye gideceğimize alanda karar veriyoruz.
* Bayıldım bu işe ben. Senden mi çıktı fikir?
- Yok, bunu bana Kerem öğretti. Tokyo’ya, İbiza’ya hep bu şekilde gittik.
'KATRAN' KANDAN ÇOK GÖZYAŞI İÇERİYOR
* “Katran”a dönelim. Film, 13 Şubat’ta vizyona girecek değil mi?
- Evet, Uzakdoğu da dahil pek çok ülkede vizyona girecek. Filmi İngilizce çektik, buradaki gösterimi için Türkçe dublaj yaptık. Bir korku filmi ama aynı zamanda bir dram. Kandan çok gözyaşı içeriyor.
* Film, Hollanda-Amerika ortak yapımı. Amerika’da yaşayan Türk yönetmen Ersen Denk senaryosunu yazıp yönetmiş. Senin rolün nasıldı?
- Ben bir hayaleti oynadım. Adı Olivia. Senaryoyu okuyunca büyük bir aşktan dehşete giden bir karakter olduğunu gördüm ve Ersen’e bu rolü oynamak istediğimi söyledim. İlk başta bana teklif edilen rol dört çocuğu olan bir kadındı ama ben Olivia’da ısrar ettim.
* Gerçek hayatta kaç çocuk istiyorsun?
- Dört.
HER DİNİN MUHAFAZAKARI AYNI
* İslam bilimi okumuşsun. Dinlere nasıl bakıyorsun?
- Evet, oyunculuk dışında İslam bilimi de okudum. Bütün dinlerde en önemli olan, birbirimizi anlamak. Ben şunu gördüm; her dinin muhafazakârı aynı, birbirine çok benziyor. Sadece dine önem veren ya da vermeyenleri ayırt edebilirsin. Dine öne verenler, her dinde aynı davranışları sergiliyorlar. Ben bütün dinlere saygı duyuyorum.
* Geçmişe bakınca pişman olduğun bir şey var mı?
- Yok. Edith Piaf’ın da dediği gibi; “Non, Je Ne Regrette Rien” (Hiçbir Şeyden Pişman Değilim). Yaşadıklarım beni buraya getirdi. Şimdi burada oturup seninle sohbet ediyorum, ne güzel.
* Türkçen zaman içinde çok düzeldi. Ama cümlelerini daha bir seçerek konuşuyorsun gibi geldi bana.
- Eskiden az bir Türkçem vardı, bolca konuşuyordum. Şimdi daha çok şey biliyorum ve lafları seçiyorum.
Paylaş