Paylaş
Ortalık karışık, durumlar fena.
Vaka sayılarında ciddi bir artış var.
Bu artışın nedeni başta aşısızlar ve de ilk aşıların üzerinden geçen zamanla birlikte antikorları azalan, hatta sıfırlanan ve aşısızlar kadar risk altında olan aşılılar.
Bu ikinci grup için aynı bizde olduğu gibi üçüncü aşılar yapılıyor.
Aşısızlar ise neredeyse kara listeye alındı, onlar için sert önlemler hafta başından itibaren uygulanmaya başladı.
Avusturya tamamen 2G dönemine geçti.
2G şu demek; ya aşılı ya da korona geçirmiş olacaksınız, aksi halde neredeyse evden dışarı çıkmanıza bile izin verilmiyor.
PCR testi de kurtarmıyor. Test yaptırıp negatif olduğunuzu ispatlasanız bile ne konsere, ne tiyatroya, ne de restorana gidebiliyorsunuz; hiçbir yere adım atamıyorsunuz.
Evden işe, işten eve hapis hayatı yani.
Avusturya’da ufak bir kamuoyu yoklaması yaptım.
Müşteri kaybına uğrayacak olan restoran ve eğlence yeri sahipleri çok mutsuz.
Ama bu yeni yasaklar aşı karşıtlarının fikrini değiştirmiş değil.
Bir süre daha direnmeye devam edeceklerini söylüyorlar.
Bir kısım protestolar illa ki yapılacak.
Ama finalde bu yaptırımlara dayanamayıp aşıya gidenler de olacaktır mutlaka.
Peki ya aşısızlar için bu yeni yasaklar tüm Avrupa’ya, oradan da Türkiye’ye gelirse?
Aşı karşıtı okurlarım, size, yani aşısızlara neredeyse ev hapsi gelse ne yaparsınız?
Ehliyet şart olsun
TBMM Araştırma Komisyonu, “Evlenmeden önce taraflardan evlilik ehliyeti istensin” önerisi getirdi.
Tebrik ediyor, katılıyor, onaylıyor ve artırıyorum.
Çocuk yapmadan önce de taraflardan çocuk sahibi olabilme ehliyeti istensin.
Ve evcil hayvan sahibi olmadan önce de evcil hayvan bakabilme ve asla terk etmeme sözü ve ehliyeti zorunlu olsun.
Bunlar olsun, inanın pek çok şey düzelir bu ülkede.
Oyuncular botoks yaptırmalı
Kadın okuyucularım dürüst olun, botoks yaptırmayanınız var mı?
Ve erkekler, eşi botoks yaptırmayan var mı?
Varsa da emin olun sayıları çok azdır.
Yani artık botoks, krem sürmek, saç kestirmek ya da boyatmak gibi bir şey oldu.
Yaptırmayan çok çok az, yok gibi.
Durum böyle olunca kadınların yeni normali botoks diyebiliriz.
Yani artık oyuncuların “Doğallığı bozuyor, oyuncular botoks yaptırmamalı” argümanı da boşa çıkıyor aslında.
Geçen gün Perihan Savaş, “Sinirlenince kaşımızı çatamıyorsak, her şeye şaşkın ördek gibi bakıyorsak oyuncu değilizdir zaten” dedi.
Eskiden evet, öyleydi ama eğer dönem filminde oynamıyorsanız şu anda canlandıracağınız her kadın şaşkın ördek gibi bakmak durumunda.
Zuhal Olcay artı 1
Bu aralar popçular arasında sahne kostümü yarışı var.
Her sahnede farklı bir kıyafet. Bir giydiklerini bir daha giymiyorlar.
Diğer yanda ise farklı bir dünya dönmekte.
Angelina Jolie’nin eski kıyafetlerini kızları giydi ve o kıyafetlerle poz verdiler.
Mesaj belli; ünlü de olsak, zengin de olsak israf etmiyoruz, aynı kıyafetleri tekrar tekrar giyiyoruz.
Alkışlık bir hareket.
Zuhal Olcay da “Sahne kıyafetlerine bu kadar çok para harcamak yerine, kostümleri defalarca kullanmak zorundayız. Her konserde binlerce lira harcayıp kostümler yaptırmanın hiçbir alemi yok” diyerek hislerime tercüman oldu.
Siz ne düşünüyorsunuz?
Bir giydiğini bir daha giymeyen popçularımız mı haklı, Zuhal Olcay mı?
Paylaş