AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kendi kamuoyumuzun uzun süredir tartıştığı "Yüzde 10’luk seçim barajı yüksek midir, yüksek sayılsa bile gerekli midir?" diye özetlenebilecek konuda kararını açıkladı:
Mahkeme, hem özetle "Barajla ilgili oy oranın yüzde 10 olması insan haklarının ihlali anlamına gelmez" dedi, hem de bunun gerekçesi olarak dikkate değer şeyler söyledi.
Ama önce şu yüzde 10 barajının ne anlama geldiğini, pek de bilmeyenler için özetleyelim:
Ülkemizde 1983 Kasım ayından beri yapılan tam 6 Milletvekili Genel Seçiminde uygulanan bu kurala göre "ülke genelinde kullanılmış geçerli oyların en az yüzde 10’unu alamayan parti TBMM’ye milletvekili gönderemiyor."
Nitekim zaman oldu bir seçim çevresindeki oyların yarısından fazlasını tek başına toplayan partiler bile, yüzde 10’luk genel barajı aşamayınca Meclis’e bir tek milletvekili sokamadılar.
Demokratik Halk Partisi (DEHAP) listesinden Şırnak’ta aday olan Mehmet Yumak ile Resul Adak da, Şırnak’ta kullanılan geçerli oyların yüzde 46’sını (48 bin oy) aldıkları halde partileri tüm ülkede yüzde 10’luk barajı aşamadığı için seçilmemiş sayıldılar. Bu durumu "insan haklarına aykırı" görerek 2003’te AİHM’ye başvurdular. Yasadaki "yüzde 10’luk baraj" hükmünü şikayet ettiler.
Lakin mahkeme kararında öncelikle, "Şikayet ettiğiniz kural 1983’ten beri uygulanıyor. Siz seçime girerken bunu bilmiyor muydunuz?" demeye getirmiş. Sonra "Bu kural idarede istikrar ihtiyacı nedeniyle konulmuştur" demiş, bu ihtiyacın makul olduğuna karar vermiş. Bir de "Böyle yüzde 10’luk barajın başka Avrupa ülkesinde örneği yok ama, Türkiye’de uygulanacak oranın kaç olacağını tayin etmek herhalde bize düşmez" anlamındaki bir gerekçeyi dile getirmiş.
Bu başvuruyu AİHM neden reddetmemiş de "dava konusu" olarak işleme koymuş, onu anlayamadık.
Öyle ya... "Seçim barajı" için konulmuş, "demokrasilerde şundan yukarı olmaz" türü uluslararası bir kural mı var?
Bizdekinin yüksek olduğu görüşüne biz de katılıyoruz ama bundan AİHM’ye ne? Bu bir siyasi tercih ve takdir meselesi...
Zaten kararın "Mahkeme, Türkiye’deki yasama ve yargı makamlarıyla politikacılar, kendi ülkerindeki seçim sistemi ile bunun eksik ve aksak taraflarını düzeltme konusunda AİHM’den daha uygun konumdadırlar" ibaresi de bunu söylüyor. Ancak bizim kararda eksik bulduğumuz bir başka nokta var:
AİHMyüzde 10’luk baraj lehine karar verirken Anayasa Mahkemesi’nin 1995 tarihli kararını göz önünde tutmuş ama nedense DEHAP’ın 2002 seçimine,yasal koşulları yerine getirmediği halde, sahte belge düzenleyip Yüksek Seçim Kurulunu kandırarak girdiğini, bu suç sabit olduğu için Genel Başkan Mehmet Abbasoğlu, eski Genel Sekreterler Nurettin Sönmez ve Ayhan Demir ile Kurucu Genel Başkan Veysi Aydın’ın 1’er yıl 11 ay 11’er gün hapse mahkûm olduklarını, bu nedenle partiye verilmiş oyların esasen geçersiz (hatta yok) sayıldığını görmezden gelmiş.
Aksi halde, başvuruyu belki de işleme bile koymazdı. Böylece "hem kel, hem fodul" olma yolu kapanırdı.