İSTER kişiliğindeki bir uçtan ötekine pervasızca kayabilme yeteneğinin (?) sonucu olsun, ister inandığı davanın risklerini cesaretle üstlenmesine borçlu olsun... Her ne derseniz deyin, Doğu Perinçek başka hiçbir fikir veya siyaset adamımızın yapamadığını yaptı.
Gitti... "Ermeni soykırımını inkár etmek suçtur" diyen İsviçre yasasının ve devletinin gözünün içine baka baka orada önce, "Sözde Ermeni soykırımı, emperyalist bir yalandır" dedi.
Sonra da "ifade özgürlüğü şampiyonu" geçinen ve "uygar"lığına toz kondurmayan, "demokrasi"sinin tartışılmazlığını kabul ettirmiş bulunan, "hukuk devleti" örneği sayılan İsviçre'nin, tüm bu iddialarının ne kadar göstermelik olduğunu hem onlara hem de tüm dünyaya gösterdi.
Doğu Perinçek'i kutluyoruz.
Biliyorsunuz, "Ermeni soykırımı iddialarının yalan" olduğunu ileri sürdüğü için Perinçek önceki gün Lozan'da yargılandı ve 90 gün hapis cezası karşılığında 9 bin İsviçre Frangı para cezasına çarptırıldı. Mahkeme bu cezayı iki yıl tecil etti. Ancak mahkeme, Perinçek'i ayrıca 3 bin İsviçre Frangı para cezasına çarptırdı. Bu ceza 5 gün içinde ödenmediği takdirde Perinçek'in 30 gün hapsedileceğini hükme bağladı. Bunlar yetmemiş olmalı ki İsviçre'deki Ermeni cemaatine sembolik (!?) olarak 1000 İsviçre Frangı ve Perinçek hakkında dava açan Sarkis Şahinyan'a 10 bin İsviçre Frangı ödemeye; ayrıca mahkeme masrafı olarak 5 bin 873 İsviçre Frangı yatırmaya mahkûm etti.
Anlaşılıyor ki Perinçek'in İsviçre'ye taşıdığı ve ağırlığı 90 kilogramı bulan Rus arşivlerinden alınmış belgeler ve öteki kanıtlar, Perinçek'in sözlerinin gerçeği yansıttığına yargıyı ikna edememiş.
Etmesini beklemek zaten biraz fazla iyimserlik olurdu. Çünkü hem İsviçre kamuoyunun hem de Perinçek'le ilgili mahkeme kararında onu "küstah, provokatör, ırkçı, milliyetçi" gibi bir kısmı aşağılayıcı nitelikte sıfatlarla niteleyen yargıcın, "Ermeni soykırımı iddiası doğrudur" iddiasına inandıkları belliydi.
O nedenle bu aşamada, yani "Ermeni soykırımını inkár etmek suçtur" türü yasalara sahip ülkelerde yapılması gereken şey, enerjimizi "Ermeni soykırımı iddiası doğru değildir" demeye değil, "bunu söylemek suç olamaz" demeye yoğunlaştırmaktır.
Hatta böyle "çağdışı" yasaların varlığını iyi kullanırsak, bu bir bakıma bizim için şans oluşturur. Çünkü söz konusu yasaların, Batı'nın çok duyarlı olduğu (veya öyle geçindiği) ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu onlara göstererek işe başlarsak, karşımızdaki cephede gedik açmamız mümkündür.
Aslında Doğu Perinçek'in İsviçre'de yaptığı da budur.
O nedenle Perinçek'in mahkûmiyetini ifade eden karar aslında onun değil İsviçre'deki "ifade özgürlüğü"nün ve İsviçre adaletinin mahkûmiyetini ilan etmektedir.
Perinçek kararı, dileriz bizlere her fırsatta (maalesef çoğu kez de haklı olarak) "ifade özgürlüğü" dersi veren "Avrupa"lılara "ifade özgürlüğü" konusundaki ikiyüzlü ve çifte standartlı tavırlarını göstermeye yarar.
Ulusal sicilimize Ermeni soykırımı iftirasını yazmaya kalkanlarla mücadelemiz belli ki çok zahmet isteyecek ve çok zaman alacak.