Paylaş
Tam bir yıl süren bir kâbus döneminden sonra Türkiye yine ‘‘Yolumuz, Büyük Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda çizdiği yol olacaktır’’ diyen bir başbakana ve o çizgide yürüyüp yürümeyeceği konusunda endişe yaratmayan bir hükümete kavuştu.
Daha da önemlisi, bu noktaya, anayasal sistemin, demokratik rejimin kurallarını zedelemeden ulaşabilmiş olmamız.
TBMM'den dün, 256 ret oyuna karşı 281 milletvekilinin desteğiyle güvenoyu alan Mesut Yılmaz'ı, yukarıdaki iyimser düşüncelerimiz nedeniyle hiçbirimizi hayal kırıklığına uğratmayacağı umuduyla kutluyoruz.
Ve rejimi raydan çıkartmadan ülkeyi bu noktaya getiren Cumhurbaşkanı Demirel'le Türkiye'nin Refahyol kâbusundan kurtulması için hükümete güvenoyu veren CHP'ye, bizim gibi düşünenler adına teşekkür ediyoruz.
Dün Meclis'te cereyan eden oylama, birçok bakımdan dikkate değer -hatta tarihi denecek kadar önemli- bir oylamaydı:
Refahyol elinde Türkiye'deki demokratik rejimin işleyişi öylesine bozulmuş, kurallar öylesine zorlanmış ki, normal koşullarda geçerli sayılması gereken bir husus, Refahyol'un sistemi bozması yüzünden Cumhurbaşkanı tarafından dikkate alınmadı:
Anımsayacaksınız, Necmettin Erbakan 18 Haziran 1997 günü Cumhurbaşkanı'na istifasını verdikten sonra, ‘‘Biz RP; DYP ve Büyük Birlik Partisi, Sayın Tansu Çiller'in kuracağı bir hükümete güvenoyu vermeye hazırız. Birlikte oylarımızın sayısı da 282'yi bulmaktadır'' anlamına gelen bir yazıyı da sunarak Cumhurbaşkanı'nı, hükümeti kurma görevini Çiller'e vermeye yönlendirmek istemişlerdi.
Cumhurbaşkanı Demirel iyi ki, bu yönlendirmeye aldırış etmemiş.
Mesut Yılmaz'ın dün TBMM'de -dikkatle hazırlanmış- teşekkür konuşmasını yaparken ifade ettiği gibi, TBMM, kendi iradesine bu şekilde ipotek konulmasına karşı çıktı. Milletvekilleri üzerinde baskı yaparak (hatta noter huzurunda imza almak gibi, parlamenter sisteme yakışmayan metotlar uygulayarak) bu baskıyı sürdürmek isteyenlere, DYP'nin -bizim inancımıza göre- sağduyulu milletvekilleri isyan etti.
Eğer DYP milletvekili oldukları halde bu hükümete ‘‘ret'' oyu vermemek için Meclis'e gelmeyen sekiz milletvekilini de sayarsanız, 281'in gerçekte 289'u bulduğu sonucuna varırsınız. Böylece, Cumhurbaşkanı tarafından hükümeti kurmakla görevlendirildiği zaman ‘‘güvenoyunu büyük farkla alacağını'' söyleyen Mesut Yılmaz'ın tahmininin doğru olduğu sonucuna ulaşırsınız.
Dünkü oylamanın İzmir CHP Milletvekili Sabri Ergül gibi, dengeli ve ciddi bir milletvekili izlenimi veren kişiden beklenmeyecek bir olay yüzünden kesintiye uğraması ihtimali, doğrusu hiç de hoş değildi.
Keşke Ergül, bir süre önce parlamentoya ağır şekilde hakaret eden, pişmiş kelle ifadeli RP Rize milletvekili Şevki Yılmaz'ın salona girdiğini görünce onun düzeyine indiği anlamına gelen bir harekette bulunmasaydı.
Bundan sonrası Mesut Yılmaz'ın becerisine kaldı. Dileriz, bu üçüncü şansını Yılmaz iyi kullanır.
Paylaş