Paylaş
TBMM'nin yeni yasama (dönemi değil) yılı, önümüzdeki çarşamba günü başlayacak. Ankara'daki arkadaşlarımız, o gün, önce Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in bir konuşma yapacağını bildiriyorlar.
Anayasamız bilindiği gibi Cumhurbaşkanı'nın eğer arzu ederse konuşma yapmasını öngörüyor. Yani 1924 Anayasası'nda olduğu gibi Cumhurbaşkanı'nın her yasama yılı başında bir nutuk vermesi zorunluluğu yok.
O nedenle Cumhurbaşkanı kamuoyunun, hükümetin ve TBMM'nin dikkatini çekmeye değer önemli bir husus olmadığını düşünürse, o gün konuşma yapmaya gerek görmez. Ama söyleyeceği veya önemli gördüğü bir şeyler varsa, bu açılış onları ifade etmesi için bir olanak sağlar.
Sayın Cumhurbaşkanı bilindiği gibi son zamanlarda ‘‘Türkiye'nin daha iyi yönetilmesi’’ gereğinden söz ederek veya, ‘‘halkımızın ikide bir rejim arayışı içine girmekten kurtarılması gerektiğini’’ ileri sürerek, ‘‘Başkanlık sistemine geçilmesi’’ konusunu tartışmaya açtı.
Sayın Cumhurbaşkanı'nın, ülkenin yönetilemediğinden şikâyeti mi vardı? Hükümetin zaafını mı görmüştü? İkide bir ‘‘devletimizin tüm müesseseleri işlemektedir’’ diyen kendisi olduğu halde acaba bilemediğimiz bir tıkanıklık mı söz konusuydu? Halkımızın ‘‘yeni bir rejim arayışı’’ içinde olduğuna ilişkin gözleminin dayanağı ne idi?
Tüm bunlara bugüne kadar vermediği yanıtları Sayın Cumhurbaşkanı, ihtimal 1 Ekim günü vereceği nutukta açıklayacaktır.
O nedenle biz Sayın Demirel'in nutkunu şimdiden merakla bekliyoruz.
Ama yeni yasama yılını hepimiz için önemli kılan başka nedenler de var:
Bilindiği gibi 55'inci hükümet, geçen yasama yılının hemen hemen sonlarında kuruldu. O nedenle TBMM tatile girinceye kadar ancak sekiz yıllık zorunlu temel eğitim yasası ile, sonuçta sadece altı gazetecinin hapisten kurtulmasını sağlayan dolaylı bir af yasasını çıkarabildi. Öteki tüm konuların çözümü ister istemez yeni yasama yılına kaldı.
Ancak ANAP'ın TBMM Meclis Grup Başkan Vekili Ülkü Güney'in dün düzenlediği basın toplantısında verdiği ‘‘çalışma programına’’ bakacak olursak hükümet yeni yıla hiç de hazırlıklı girmiyor. Çünkü Güney'in sözlerinden anlaşılan şu ki hükümet yeni yasama yılında, ‘‘TBMM üyelerinin dokunulmazlıklarının yeni esaslara bağlanmasını’’, ‘‘Susurluk olayına adı karışan TBMM üyeleriyle, Meclis'e hakaret ettiği bilinen milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını’’ ve ‘‘siyasi ahlak’’ konulu bir yasanın çıkartılmasını yeterli görüyor.
Bunlara ek olarak ‘‘Mahalli idareler’’ ve ‘‘Sosyal güvenlik kuruluşları’’ ile ilgili ‘‘reform tasarıları’’ da gündeme gelecekmiş.
Peki hani ‘‘seçim yasalarında değişiklik’’ konusu; hani Başbakan Yılmaz'ın açıkça vaat ettiği ve ‘‘ifade özgürlüğünü genişletmeyi’’ amaçlayan tasarı; hani ‘‘Basın Yasası'nı değiştirme’’ projesi; hani ‘‘RTÜK yasasını değiştirme’’ konusu; hani ‘‘Yargı reformu’’; hani ‘‘yolsuzlukları önleme’’ projesi?
Bunlara yanıt bulmak için yeni bir hükümet mi arayalım?
Paylaş