BÜLENT Arınç’la aynı adreste buluşmak bizim açımızdan kolay değildir. Çünkü onun yaşama bakış açısı, bizimkiyle 90 (belki de 180) derece farklıdır. Ama yıllardır "neden meşgul olmazlar?" diye her fırsatta sorduğumuz konuya nihayet o el koydu.
Yanlış anlaşılmasın, "Biz dedik de yaptı" anlamında bir şey söylemiyoruz.
Görüntüler en sonunda onun da canını sıkacak noktaya geldi de ondan...
TBMM Başkanı Arınç’ın "Parti Meclis Grup toplantı salonlarında yapılan tezahüratı yasaklama" teşebbüsünden söz ediyoruz.
Dileriz başarılı olur. TBMM gibi, devletin ve sistemin kalbi sayılan bir mekandaki parti grup toplantısına katılan kalabalıkların -güruhun dememeye çalışıyoruz- yaptıklarını son günlerdeki haberlerden öğrenmişsinizdir:
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) grup toplantısına katılan genç yaştaki parti yandaşları, amigoların azdırışına gelmiş tribün seyircisi gibi, kürsüdeki lidere "Türkiye seninle gurur duyuyor"la başlayıp gittikçe müptezelleşen sloganlarla tezahürat yaptılar. Meclis binasını miting meydanına hatta panayıra benzettiler.
İşin tuhafı, o tezahürata partinin lideri olumsuzbir tepki vermedi.
Bir sonraki toplantıda da benzeri sahneler AKP’nin yedekteki lideri Abdullah Gül için yapıldı.
Ve Arınç’ın sabrı nihayet taştı.
Yıllardır TBMM’de bulunan ve son dört yılı aşkın süredir de TBMM Başkanı sıfatını taşıyan Arınç’ın bu çirkinliği görmek için bu kadar beklemesini elbet açıklamak gerekir. Ama biz o nokta üzerinde duracak değiliz. Çünkü bu tür çirkinlikleri önleme çabası -ne kadar geç olmuş olsa da- kanımızca daha önemlidir.
Yeri gelmişken belirtelim. Bu okul müsameresi düzeyindeki tezahürat tertipleri, Sayın Süleyman Demirel’in siyasi hayatımıza hediyesi(!)dir. Yani taa Demirel’in Adalet Partisi lideri olduğu 1960’lı yıllardan kalmadır.
Aslını ararsanız Grup Toplantısı partinin "aile içi gerçeklerinin" konuşulduğu yerdir. Oraya değil "taraftar" denen kişiler, hatta "parti üyesi" sıfatınıtaşıyan kimseler de giremez. Girememesi gerekir. Çünkü oradaki görüşmelerin "gizliliği" esastır.
O nedenle "Grup toplantısının basına açık" bölümü ile "basına kapalı" bölümü de anlamsızdır. "Basına açık" denen ve liderin haftalıkvaazını dinlemeye tahsis edilen kısım, "grup" esprisine aykırıdır.
Ama bizim liderler kendileri salona girince ayağa kalkan milletvekillerinin önünden geçip yerini havalı bir şekilde almayı, sonra da çoğu boş laflardan örülü bir vaazla insanların vaktini yemeyi marifet saydıkları için bunca yıldır olay böyle gelmekte, böyle gitmektedir.
Biz Arınç’ın doğru olanı yaptığını düşünüyoruz. Kendisine başarı diliyoruz. Ama liderlerin "ego"suna ters düşen bir çaba içinde olduğu için de, işinin çok zor olduğunu anımsatmak istiyoruz.