BAKALIM meşhur Fransız arogansı (kendini beğenmişliği) onlara bir yarar sağlayacak mı?
Biliyorsunuz, bazı insanlar gibi bazı uluslar da kendilerinin "hata yapmaz"lığına inanırlar. Meşhur sözdeki gibi "analarının rahmine düştükleri andan itibaren haklı olanlar" vardır. Fransa ve Fransız öyledir.
Ama beğenmedikleri Türklere darbe olsun diye Ulusal Meclis’in kabul ettiği yasa önerisi, daha mürekkebi kurumadan suratlarına şamar gibi inmeye başladı.
Okuyoruz...
Fransızların gözünün içine bakmakla şöhretli Belçika’dan bile, Fransız Ulusal Meclisi kararının aptalca olduğu mesajları geliyor. Kabul edilen önerinin "çirkin ve bilinçsiz bir siyasi menfaat oyununu" yansıttığı, "Avrupa’nın Türkiye’ye karşı hatalarının giderek arttığı" yazılıyor.
Geçen yıl Belçika Parlamentosu’na "Ermeni soykırımı olmadığını söyleyenin cezalandırılması" yolunda bir öneri veren Valon Liberal Parti’li (MR) Christine Defraigne ile François Roelands du Vivier,"Önerileriyle ilgili görüşmelerin devam edeceğini ve Fransa örneğinin göz önünde bulundurulacağını umduklarını" söylemişler.
Belli ki henüz akılları başlarına gelmemiş.
Beklesinler... Fransız Ulusal Meclisi’nin yaptığı eğer Fransa’ya yarar sağlarsa, durmayıp hemen onlar da kendi önerilerinin yasalaşmasını sağlasınlar.
Ne de olsa Afrika’nın zavallı yerlilerini 150-200 yıl boyunca iliklerine, kemiklerine kadar sömürmek, buna isyan edenleri soykırımdan geçirmek, sonra da utanmadan "onlara özgürlüklerini verdik" diyerek ortalıkta boy göstermek gibi bir ortak geçmişleri var.
Ama bakın, Ermeni diasporası tarafından satın alınmamış veya susturulamamış sesler başka çıkıyor. Örneğin, İngiltere’de yayınlanan ciddi gazetelerden Financial Times, Fransız Ulusal Meclisi tarafından alınan kararın "ifade özgürlüğüne büyük tehdit oluşturduğunu, meclisin en kısa zamanda bu, tarihi yargılama girişiminden vazgeçmesi gerektiğini" söylüyor.
Fransa’da bile Le Monde ile Le Figaro’dan sonra sol eğilimli Liberation Gazetesi de, kabul edilen yasa önerisinin Fransa’ya "zararlı" olduğunu yazdı.
Kanada ve ABD’nin ciddi gazetelerinin eleştirilerinden belki daha ilginci, Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’den geldi. Biliyorsunuz Rasmussen, meşhur "karikatür krizi"nde de, Türkiye’nin Roj TV ile ilgili "kapatma" talebi karşısına çıktığı zaman da "ifade özgürlüğü"nü gerekçe göstererek her iki olaya da müdahalede bulunmamıştı. Şimdi aynı Rasmussen’in tutarlılığını koruduğu ve "Bence insanların düşünceleri ve tutumlarını yasalarla yasaklamak doğru değil" dediği bildiriliyor.
Gördüğünüz gibi "Ermeni soykırımı" iddialarısöz konusu olunca Türkiye’yi desteklemeyenler bile Fransa’nın "ifade özgürlüğü" konusundaki ikiyüzlülüğü karşısında Türkiye’den yana tavır koydular. Demek ki biz "ifade özgürlüğü" konusunda dürüst ve samimi adımlar atarsak Fransa’yı susturmakla kalmaz, öteki ülke kamuoylarını da yanımıza alabiliriz.