İNSAN bazen lafa nereden başlayacağını tayin edemiyor. Ortada bir iddia var:
Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Aslan Güner’in, Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı olduğu 2007 yılında, “PKK’yı dinleme” amacıyla aldırdığı cihazlarla yurtiçinde 2000 kadar kişi, “yasadışı” yolla dinlenmiş.
Şimdi Org. Aslan Güner suçlanıyor. Ancak iddialar üzerine hem Aslan Güner “derhal soruşturma açılmasını istediğini” açıkladı hem de Genelkurmay, “gerek cihazların alınmasında gerek kullanılmasında yasalara aykırı bir durum varsa ortaya çıkarılması için gerekli idari soruşturmanın başladığını” ilan etti. Hatta Genelkurmay dün, ilk bulguları da kamuoyu ile paylaştı. Aslan Güner’in getirttiği cihazlar konusunun ayrıntısına girmiyoruz. Gazetelerde buna ilişkin bol bol bilgi var. Sadece “Eğer Aslan Güner bu cihazları yasalara aykırı bir şekilde getirttiyse ona, bunlar eğer yasalara aykırı şekilde kullanıldı, örneğin bazı aydınlarımızın telefonları bu yolla dinlendiyse, bunun bir ahlaksızlık ve alçaklık olduğunu söylüyoruz ve bunu yapanlara gereken ceza verilmeli” demekle yetiniyoruz. Şimdi “Genelkurmay’ın aldığı cihazlarla yasadışı dinleme yapıldı” diye lafa başlayıp son hedef olarak seçtikleri anlaşılan Aslan Güner’i ve Genelkurmay’ı suçlayanlara söylenecek hiçbir şey yok mu? Bu kadronun acar elemanları lütfedip bir de kendi yaptıklarına baksalar iyi olmaz mı? Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin kahve çay içerken yaptıkları “geyik muhabbetini” bile yasadışı yollardan dinleyenlerin ses kayıtlarını siz yayınlamıyor musunuz? Yasalar “Yasaya aykırı dinleme ve kayıt yapma ne ise, onu yayınlama da aynı nitelikte suçtur” dediğine göre, sizin yaptığınız aynı şekilde “ahlaksızlık ve alçaklık” olmuyor mu? Ya Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a ne diyeceğiz? Baştan belirtelim: Biz Binali Yıldırım’ı hem çalışkan hem de başarılı buluruz. Ama bir insan “çalışkan ve başarılı” ise, kendi yetkisi dışında işlere karışmaya hakkı olabilir mi? Bakıyoruz Binali Yıldırım, kendisinde Maliye Bakanı yetkisi varmış gibi: “Google devlete vergi ödemiyor, ben de onu dize getirmek için “Google-Earth” dahil bu şirketin verdiği birçok iletişim hizmetini engelliyorum” diyor. Bunu üstelik pervasızca söylüyor ama Maliye Bakanı, “Benim vergiyi kimden nasıl alacağıma sen ne karışıyorsun?” demiyor. Oysa bu tam bir “ihkak-ı hak” anlayışı. Yani yasadışı yoldan hakkını alma yolu... Aynı şekilde Binali Yıldırım tutmuş bir TV programında, Aslan Güner’in getirttiği cihazlardan söz ederken: “Genelkurmay inceleme ve soruşturma başlattıysa da kamuoyunda yeterli görülmüyor. İnsanlar sokakta ‘Bu iş kendi içlerinde örtbas ediliyor’ diyor. Ama biz Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nu devreye sokacağız ve herhangi bir şeyin üzeri örtülmesin istiyoruz” demiş. Bu sözlerin içerdiği “nezaketsizliği” görmezden gelip soralım: “O Yüksek Denetleme Kurulu’nda Hanefi Avcı’nın kitabını okuyan yok mu? Bir de oradakilerin üstünün örtülmesini önleseniz.”