Türkiye bildiğiniz gibi bir ‘‘tuhaf olaylar ülkesi’’ ya... Her gün bu gerçeğe uygun olaylar göre göre tam‘‘artık alıştık’’ diyeceğimiz sırada karşımıza bir yenisi çıkıyor ve ‘‘bir bunu görmemiştik’’ demeye mecbur kalıyoruz.
Bugünkü Hürriyet'te böyle bir haber okuyacaksınız:
Ardahan'ın Bağdeşen Köyü'nde yaşayan Tufan ve Zeynep Akçan, 6 yaşındaki çocukları Adilcan ile 3 yaşındaki Selcan'dan sonra dünyaya gelen kızlarına bir televizyon dizisinden esinlenerek Berivan adını vermişler. Berivan'ın Nüfus Hüviyet Cüzdanı'nı da devletten almışlar.
Velakin... Berivan'ın Türkçe bir isim olmadığını düşünen birileri bunu Ardahan C. Savcılığı'na ihbar etmişler.
Ve... Kıyamet ondan sonra kopmuş. Çünkü Ardahan C. Savcılığı bu çift hakkında derhal soruşturma başlatmış ve -inanmayacaksınız ama- Akçan çiftinin:
Türk Ceza Yasası'nın vatanı bölmek (TCK 125); askeri tesisleri havaya uçurmak (TCK 131); anayasal düzeni zorla değiştirmeye kalkmak (TCK 146); Bakanlar Kurulu'nu zor kullanarak düşürmeye (TCK 147), halkı hükümete karşı silahlı isyan için kışkırtmaya (TCK 149), Cumhurbaşkanı'na suikast yapmaya (TCK 156) kalkmak amacıyla silahlı çete kurmak veya böyle bir çetenin üyesi olmak (TCK 168); bu tür bir çeteye yardım ve yataklık etmek (TCK 169); terör amacıyla örgüt kurmak veya böyle bir örgüte yardım ve yataklık etmek (Terörle Mücadele Yasası (TMY) madde 7; Türkiye'yi bölme amaçlı propaganda yapmak (TMY madde 8) suçlarını işledikleri iddiasıyla yargılanmalarını istemiş.
Tabii, Berivan'ın adını Nüfus Kütüğü'ne kaydeden, babasına da bir Nüfus Hüviyet Cüzdanı veren memur da ihmal edilmemiş. Onun dosyası Ardahan'da bir Asliye mahkemesine gönderilmiş.
Hikáyeyi tamamlayalım:
Akçan çiftinin işlediği ileri sürülen suçlar arasında TCK 125 ve TCK 146 gibi ‘‘idam’’la cezalandırılması mümkün olanlar da var. Tabii böylesine ağır bir suçun yargılanacağı yerin Devlet Güvenlik Mahkemesi olması gerekir. Nitekim dosya, bu yüzden Erzurum Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne gönderilmiş.
Ne var ki... Erzurum DGM Savcısı, Akçanlar hakkında ‘‘Takipsizlik’’ kararı vermiş, yani ‘‘kovuşturmaya gerek yok’’ demiş.
Şimdi lütfen siz karar verin:
Bir çocuğun adı Berivan olsa ne çıkar? Sayınız ki bu ismi Kürt kökenli bir aile, sırf kendi kökenini ve kültürünü korumak amacıyla çocuğuna koymuş olsun... Ne zararı var?
Bir insanın kendi evladına istediği ismi koyma özgürlüğüne bile müdahale edilen (hatta bunu yukarıda saydığımız kadar ağır bir suç gibi algılayan) insanlar ülkesinin uygarlık aleminde ne yeri olabilir?
Tamam... Bize karşı yapılan haksızlıklara -özellikle Batı dünyasının iki yüzlülüğüne ve çifte standartlı hükümlerine- isyan ediyoruz ama, acaba arada bir de ‘‘hak etmiyor muyuz?’’ diye düşünsek olmaz mı?