Paylaş
İnsan gözüyle görmeyince bazen en basit gerçekleri bile gerektiği gibi algılayamıyor.
Bir seminere katılmak için Antalya ve çevresine gitmeseydik, ‘‘turizm’’ sektörünün vahim halini ihtimal bir süre daha göremeyecekmişiz.
Aslında şubat sonundan beri ‘‘batıyoruz!’’ feryatları duyuluyordu.
Ama belki de, son kabinede yer almayan meslektaşımız Turizm Bakanı Ahmet Tan'ın beyanlarına kulak vermeyi tercih ettik. Nitekim Tan, 3 Mart 1999 günü ‘‘Türkiye'nin turizmde roket hızıyla yükseldiğine’’ ve ‘‘Türkiye'nin terörün en yoğun olduğu dönemde bile turizmde dikkat çekici rekorlara imza attığına’’ diyordu. Keza Tan'a göre ‘‘bu yıl turist sayısı 10 milyonu aşacak’’tı (6 Mart 1999-Gazeteler) ve ‘‘Türkiye turizmde rekor kıracak’’tı (25 Mart 1999-Gazeteler).
Oysa rekor yerine turizmin beli kırıldı.
Nitekim dünyanın belki de en güzel sahillerindeki en lüks otellere gidin bakın... İnlerle cinler top oynuyor. Vaziyet tek kelimeyle vahim!
Her yıl ‘turizmde iptaller var’ türünden lafları duymaya alıştığımız için bu defaki durumun niçin farklı olduğunu ve neden zamanında önlem alınmadığını araştırdık:
Yıl başından şubat ortasına kadar her şey iyi gidiyormuş. Nitekim bu yıl ortalama yüzde 20 kadar turist artışı olacağı düşünülüyormuş.
Abdullah Öcalan'ın yakalanıp 16 Şubat'ta Türkiye'ye getirilmesi üzerine PKK'nın Avrupa'da estirdiği terör havasını anımsayacaksınız.
İşte bu olaylar üzerine iptaller başlamış. Bazıları ‘‘her yılki gibi bu da gelir geçer’’ sanmış. Ama İngiltere, Fransa, Belçika Dışişleri Bakanlıkları ‘‘Türkiye'nin turistler için riskli ülke’’ olduğunu açıklayınca, Avrupa'dan Türkiye'ye en çok turist (1997'de 813 bin) getiren Öger Turizm'in sahibi Vural Öger durumun vahametini anlamış. Hemen Ankara'ya gelmiş. Hatta Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ve Bakan Ahmet Tan'la görüşüp, ‘‘İki yıl önce 57 Japon teröristin öldürülmesi üzerine Mısır'ın 50 milyon marklık bir tanıtma kampanyası ile havayı lehine çevirmesi gibi acil bir tanıtma kampanyası yapılmasını’’ tavsiye etmiş. ‘‘Bir kriz yönetim merkezi’’ oluşturulmasını önermiş. Ama karşısına ‘‘paramız olsa önce çocukların aşısı için kullanırız’’ yanıtı çıkmış.
Bizimkileri vaziyetin vahametine, Avrupa'nın Condor, Neckerman, Gulet, Marmara, Mediteranean gibi büyük ‘Tur Operatörü’ firmalar da ikna edememiş.
Tanınmış Turizmci Besim Tibuk'a sorduk. Yukarıdaki bilgileri o da doğruladı. Sonra çare olarak, ‘‘Hükümet Türkiye'yi tanıtma için 100 milyon marklık bir ihale açmalı. Projeyi getirip ihaleyi alana teminat mektubu vermeli ama ödemeyi 6 ay sonra yapmalı. Bu sırada turizm sektörünü ‘‘doğal afet’’ bölgelerinde uygulanan kurallarla korumalı. Bir de geçmiş yıllarda getirdiği dövizi esas alarak firmalara Eximbank kredisi vermeli. Sektörün beli ancak öyle doğrulur’’ dedi.
Paylaş