SAVAŞIN kazanılıp kaybedildiği yer muharebe meydanı mı yoksa zihinler midir sorusu çok tartışılmıştır. Genellikle de kaybın önce zihinlerde gerçekleştiği kabul edilir.
ABD Başkanı George W.Bush’un önceki gün ABC televizyonuna verdiği mülakatta söylediği bir cümle, Irak savaşını ABD’nin en azından Başkan Bush’un zihninde kaybettiği izlenimini verdi.
Başkan Bush, Irak savaşında gelinen noktanın, 1968 sonlarında Komünist Vietnamlıların, onlara karşı savaşan Amerikan güçlerini yenmek için yaptığı meşhur TET Saldırısı sonrasındaki duruma benzediğini kabul etti.
Vietnam savaşı deyince birçok kişinin "Bu da nereden çıktı?" diyebileceği günleri yaşıyoruz.
Vietnam Savaşı sadece hayli gerilerde kalmadı, ayrıca unutulması için de hayli gayret sarf edildi. Çünkü söz konusu TET saldırısında Komünist güçlerin zafer kazanması, Amerikan kamuoyunun ve ABD yönetiminin moralini bozarken Vietkong diye bilinen Komünist Vietnamlılarla onlara yardım eden ve onlarla aynı ideolojiyi paylaşan Demokratik Vietnam Cumhuriyeti halkının moralini çok yükseltmişti.
Uzatmaya gerek yok...
Şimdi bize insanlık dersi vermeye kalkan Fransa, Vietnam’ı da içine alan Çin Hindi’ni sömürmek için, 1946’dan 1954’e kadar orada çok kan döktü. Beceremeyince kavgayı Amerika Birleşik Devletleri’ne devretti.
ABD önce Güney’deki Vietnam’a yardım etti. Ordusunu eğitti, silah verdi. Ama Güney Vietnam’ı yabancı işgalinden kurtarmak için savaşan Komünistlerle baş edemedi. Onun üzerine ABD askerleri 1965’ten itibaren Güney Kore, Tayland, Yeni Zelanda, Avustralya askerleriyle birlikte savaşa katıldı. Ancak başarılı olamadı. Nitekim ABD yenilgiyi kabul edip son askerini Vietnam’dan çektiği zaman tarih 1973 idi.
Söze devam etmeden, Vietnam’da ölen Güney’lilerin yani ABD’nin desteklediği tarafın verdiği sivil kayıpların 230 bin, Kuzey’lilerin yani Demokratik Vietnam Cumhuriyeti ile Vietkong’un kaybının 1 milyon 100 bin olduğunu anımsatalım. ABD de 58 bin asker kaybetti.
Başkan Bush’un özellikle "Bağdat’ta güvenliği sağlamak için istenen başarıya ulaşılamadığını" kabul etmesi de gösteriyor ki bugüne kadar ileri sürülen "Irak’ta her şey iyi gidiyor" söylemi artık yürümeyecek.
Bunu, her cümlenin içinden çıkan El Kaide iddialarının ve "Önce Irak’ta sonra da Ortadoğu’da demokrasiyi yerleştirmek için sonuna kadar mücadele edileceği" yolundaki söylemlerin terk edilmesi izleyebilir.
Batı ülkeleri medyası ayrıca, "ABD yönetiminin Irak’taki durumu yeniden gözden geçirmesinin beklenmesi gerektiğini" ekliyorlar.
Kuşkusuz sonucun bugün yarın karşımıza çıkmasını beklemek anlamsızdır. Ama gelecek ay yapılacak ABDKongresi seçimlerinde eğer Başkan Bush’un Cumhuriyetçi Partisi ciddi bir kayba uğrarsa -ki kamuoyu yoklamaları bunu söylüyor- gerisi çabuk gelir diyebiliriz.
Özellikle de ABD’yi Irak Savaşı’na sürükleyenlerin başında gelen Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in siyasi hayatı biterse şaşırmayalım.