Taslak ne getiriyor?

YENİ Anayasa taslağının mimarı Ergun Özbudun, ürettikleri metnin 1982 Anayasası’na göre çok daha özgürlükçü olduğunu söylüyor.

Biz de Özbudun’la aynı kanıdayız. Zaten Ergun Özbudun gibi, demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne inancıyla tanınmış bir bilim adamının sorumluluk üstlendiği bir projeden başka bir şey beklenemez.

Aslında bu projeyi hazırlama işini Ergun Özbudun’a verdiği için Başbakan Tayyip Erdoğan’a da teşekkür etmek gerekir.

Ancak taslağa "1982 Anayasası’na göre özgürlükçü" bir karakter veren kurulun, neden "birey" ve "özgürlük" odaklı 1961 Anayasası’na değil de, "devlet" odaklı 1982 Anayasası temeline oturtulmuş bir model ürettiği anlaşılamıyor.

Tamam, 1961 Anayasası daha bir "sosyal devlet" özlemlidir. Örneğin orada "sosyal güvenlik"le ilgili haklar ve özgürlükler, 1982 Anayasası’na göre daha geniştir. O nedenle "liberal" bakışlı bir bilim kurulundan 1961’e çok yakın bir Anayasa taslağı beklemek doğru olmayabilir. Ama yine de 1982 Anayasası’nda bile benimsenen, "Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz" hükmünün yeni taslakta yer almaması dikkati çekiyor.

Keza yeni taslağın Adalet ve Kalkınma Partisi’nin gerek Seçim Bildirgesi’nde gerekse 60’ncı Hükümet Programı içinde vaat ettiği kadar "kısa, öz ve açık" olduğunu söylemek kolay değil.

Gerçi bizim en kısa, öz ve açık olan 1924 Anayasamız 105; 1876 tarihli Kanunu Esasi’miz 119; uzunluğundan şikáyet edilen 1961 tarihli Anayasamız 157; ondan daha uzun olan 1982 Anayasamız 175 maddelidir ama basına yansıyan bilgilerden anlıyoruz ki bu taslağın madde sayısı da 137’dir.

Kaldı ki taslağın "kısa" olmasına bilim kurulunun pek de gayret göstermediği, bazı hükümlerin tekrarlanmasından anlaşılıyor. Örneğin, eldeki bilgilere göre "kimse dini inançlarını, vicdani kanaatlerini ve düşüncelerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz" şeklindeki hüküm 14’üncü, 24’üncü ve 25’inci maddelerde aynen yer alıyor.

Oysa bilim kurulunun 1982 Anayasası’nda tekrar tekrar altı çizilen ve Türkiye’nin duyarlılıklarına hitap eden "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü koruma" ve "Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalma" amaçlı hükümleri, taslakta zorunlu sayılmadıkça geçmiyor.

Kanımızca bu konuda daha duyarlı bir yaklaşım, özellikle Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu bugünkü koşullar dikkate alınırsa çok daha gerekliydi.

Buna benzer bir noktaya daha değinerek bugünkü yazıyı noktalamak istiyoruz:

Basına yansıyan bilgilere göre yeni taslakta "Devletin temel amaç ve görevleri" de 1982 Anayasası’ndan farklıdır. Taslakta, "Devletin temel amaç ve görevi, insan haysiyetini korumak, kişilerin hak ve hürriyetlerini kullanmalarının önündeki bütün engelleri kaldırmak" vs.dir. Ama örneğin "Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyet’i ve demokrasiyi korumak" görevler arasında yer almamaktadır. Biz söylemeyelim de siz söyleyin:

Bu doğru mu?
Yazarın Tüm Yazıları