Trabzon’daki Sümela Manastırı’nda önceki gün yapılan ayin nedeniyle Yunanistan’da yayınlanan Elefteros Tipos Gazetesi’nin dediği gibi, “Meryem Ana artıkgözyaşı dökmüyor” mu, bilemiyoruz. Ama söz konusu ayine katılan birçok insanın sevinç gözyaşı döktüğüne tanığız.
Biz de o duyguya saygı gösteriyoruz.
İyi oldu. Başta Kültür Bakanı Ertuğrul Günay olmak üzere yetkililer geçen yılki gibi bir şirretliğin tekrar yaşanmasına fırsat bırakmadılar.
Böylece hem artık tarihe havale edilmesi gereken duyarlılıkları geride bıraktığımız gösterildi hem de Türkiye gibi “laiklik” ilkesini kendi tarihi gerçekleriyle bağdaştırarak uygulayan bir devletin tüm dinlere, tüm inançlara ve tüm inançsızlara eşit mesafede olduğunun örneği verildi.
Umarız Sümela’dan yola çıkıp Ayasofya’ya gelen olmaz.
Sümela’daki ayin, Trabzon’da birtakım çevrelerin tahrikiyle yaratılmak istenen “fanatizm” izleniminin silinmesini de sağlarsa, sevineceğiz. Çünkü öyle bir izlenim zaten Trabzon’a yakışmıyordu.
Sümela’da yapılan ayin, Ortodokslar camiasında çok yankılanacak ve başta Trabzon olmak üzere o yöreye bu kiliseye bağlı çok sayıda turistin akın etmesine sebep olacaktır.
Bu insanlarda Türkiye için kötü niyet aramak, gereksiz ve yersiz bir vehimdir. Aralarında elbet öyleleri de olabilir ama dikkate alınmaya değer bir tehlike yahut tehdit oluşturmadıkları sürece, üzerlerinde durmaya bile değmez.
Ayini yöneten Fener Rum Patriği Bartholomeos hükümete teşekkür etmekle kalmayıp, Sümela Manastırı’nı destekledikleri gerekçesiyle Osmanlı Padişahlarından 9’unu isimleriyle anmış ve onlara dua etmiş.
Bu vesileyle bol bol sevgiden, hoşgörüden söz eden Bartholomeos’a sormaya değmez mi?
Mora’daki isyancılara yardım ettiği için Sultan İkinci Mahmut’un emriyle 1821’de idam edilen Patrik İkinci Gregorios’a verilen cezayı protesto için 189 senedir kapalı tutulan Patrikhane’deki “kin kapısı”nın açılmasını ve bu konunun tarihe bırakılmasını hiç düşünüyor mu?
Unutmak hep bize ait bir borç mu?
Yeri gelmişken belirtelim:
Bizim gibi Patrikhane’nin bazı talep ve tutumlarına karşı çıkan birinin, Sümela konusunda “olumlu” bir değerlendirme yapması, bazılarını şaşırtabilir:
Patrik Bartholomeos’un Türkiye’den “Ekümenik” yani “Evrensel” sayılmasını istemesine kesinlikle karşıyız. Patriğin hem bu konuda hem de Heybeliada’daki Ruhban Okulu’nu yürürlükteki yasalarımıza tabi olmayan statüyle açma konusunda imtiyaz talebini sadece yersiz değil uzun vadede tehlikeli buluyoruz.
Kaldı ki “Ekümenik”lik iddiasında bulunan Patrikhane bu sıfata gerçekten layıksa, Ruhban Okulu’nu gider başka ülkede -örneğin Yunanistan’da- açar.
Heybeliada’da ısrarın sebebi ne?
Ama Lozan Antlaşması’ndan sonra Patrikhane’nin elinden alınan taşınmaz mallarla ilgili hak taleplerini yerinde buluyor, destekliyoruz.
Biz sadece “imtiyaz” taleplerinin karşısındayız, Patrikhane’nin değil.