BUNU ne siz söylüyorsunuz ne de biz... Ağzını her açışta "ABD bizim stratejik ortağımızdır" diyerek lafa başlayan Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan söylüyor. Hem de Amerika Birleşik Devletleri’nde ve karşısında oturan ABD’lilerin gözünün içine baka baka:
"PKK kamplarında top, tank gibi ABD’ye ait maalesef ağır silahlar çıktı. Yakaladığımız PKK’lı örgüt mensuplarının elinden Amerika’ya ait silahlar çıktı. Sonunda Amerikalı yetkililer de bunu kabul etti, ’Evet’ dediler. Buna da, boşaltılan bölgelerdeki silahlardan ellerine geçtiği, korsanlar, silah tüccarları aracılığıyla aldıkları şeklinde açıklamalar getiriyorlar."
Şimdi bu sözden nasıl çark edileceğini birkaç gün içinde görürüz. Zaten arkadaşımız Uğur Ergan, Ankara’daki askeri yetkililerin, "Sayın Başbakan’ın dili sürçmüş olabilir. PKK’nın elinde ne tank var, ne de top" dediklerini bildiriyor.
Öyle midir, değil midir, belki de gerçeği hiçbir zaman tam olarak öğrenemeyeceğiz. Ama sayınız ki tank ve top lafı söz gelimi "tankıyla, topuyla" deyiminden kaynaklandı.
Ne fark eder?
Ortada tek kelimeyle "rezalet" denecek öylesine iğrenç olaylar var ki, eğer PKK’nın elinde ancak düzenli ordu tarafından kullanılabilen tank ve top gibi ABD silahı da varsa şaşmamak gerekir.
Amerikan Ordusu Başmüfettişi Stuart W. Bowen’in, "Donald Rumsfeld ve Paul Wolfowitz döneminde ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) tarafından Irak’a verilen 370 bin adet silahtan 360 bininin akıbetinin ne olduğunun belirlenemediğini" bildiren raporu, geride kalan şubat ayında yayımlanmıştı.
Bu silahlar arasında 165 bin adet Kalaşnikof (AK-47); 138 bin adet Glock marka tabanca; 14 bin 983 adet makineli tüfek RPK; 1528 adet Luncher RPG/7 roketatar ve 3 bin 900 adet el bombası bulunduğu 21 Şubat 2007 tarihli Türk basınında da yer almıştı.
Tuhaf tesadüf ama o tür silahları PKK sadece bizim askerimize karşı kullanıyor.
Aradan zaman geçti. Bu kadar silahın kaybından kimin sorumlu olduğu nedense araştırılmadı. Taa ki Türkiye, son temmuz ayında 1086 adet Glock marka tabanca dahil 1252 adet ABD menşeli silahı PKK’lılarda yakalayıp da feryat edinceye kadar.
O zaman Pentagon, Emekli Korgeneral Claude Kicklighter’ı bu konunun araştırılmasıyla görevlendirdi. O arada Irak’ta kaybolan silah sayısının 190 bin olduğu açıklandı. Ama ister 360 bin, ister 190 bin olsun, ABD yetkililerinin kuru bir "Maalesef PKK’lıların eline bizim silahlardan da geçmiş. Ama biz (devlet olarak) vermedik" anlamında açıklama geldi. O da orada bitti.
Neyse ki günahı havale edecek bir adres son günlerde çıktı. Irak’ta üniforma giymiş paralı askerleriyle en iğrenç olaylara karışan güvenlik şirketi Blackwater’ın bu silahları PKK’ya satmış olabileceği ileri sürüldü.
Ama dikkat edin... Irak hükümeti bu şirketi Irak’ta görmek istemediğini ilan ettiği halde, Pentagon, Blackwater’ı korumaktan vazgeçmedi.
"Stratejik ortağımız"ın silahlarının bizim askerleri öldürmesine hálá şaşıyor musunuz?