Şehitlere borcumuz

DEVLET kendine düşeni yapar. İktidarda bulunanlar tereddüt edebilir. Bazen yanlış karar da alır. Ama iktidardakilerin ve iktidarda olmayan insanların yani sokaktaki milyonların gerisinde bir bakıma somut olarak gösterilemeyen ama bir bakıma da askeriyle, polisiyle, bürokrasisiyle somut olarak her an karşımıza çıkan bir devlet vardır. O yeri gelince gücünü gösterir. Gereken dersi verir.

İşte o devletin 15 fidanımızı elimizden alan PKK isimli hainler çetesinin haddini bildirmek için yapacaklarını bugün bir kenara bırakıyoruz.

Hükümet sınır ötesinde operasyona gerek görür, tezkere yazar, TBMM’den karar çıkartır, uygular... Yöredeki güvenlik güçleri kendilerinden bekleneni yapar. Onlara da girmiyoruz.

Bugün sadece 15 yiğidimiz için değil, son yirmi üç yılda PKK katillerinin elimizden aldığı 4 bin 652 güvenlik görevlisi ile 6 bin 502 sivil vatandaşımız için de teröre ve teröriste tepkimizi tüm ulusça ortaya koymalıyız.

Unutmayalım... Karşımızda tüm ulusumuzu tehdit eden bir seri katiller şebekesi var. Sadece birey olarak can güvenliğimizi değil, ulus olarak bütünlüğümüzü ve hatta varlığımızı da tehdit eden bir şebeke. Buna karşı yapılan mücadeleyi sadece devletin güvenlik güçlerinden beklemeye artık hakkımız yok. Her birimizin bu ülkeye, bu ulusa, bu devlete sahip çıkmasını gerektiren "vatan görevi"ni artık görmezden gelemeyiz, erteleyemeyiz. Çünkü onun sırası da, zamanı da geldi.

Ama bu görevi yaparken kimseye etnik kökeni nedeniyle düşmanlık beslemeye hakkımız olmadığını unutmamalıyız. Bizi kimsenin etnik kökeni ilgilendirmemelidir.

Biz sadece devletimize, ülkemize, bütünlüğümüze düşman olanlar karşısında uyanık olduğumuzu gösteren ve medeni bir topluma yakışan eylemlerde bulunmalıyız.

Biliyoruz yurdun dört bir yanında sivil toplum örgütleri yürüyüşler düzenliyor. Üniversite senatoları tepkilerini dile getiriyor.

Ama o yetmez. Örneğin Eğitim-İş sendikası terörü lanetlemek için kendisine üye olan 60 bin öğretmene siyah kurdele dağıtmış. Bu öğretmenler protestolarını yakalarına taktıkları siyah kurdele ile dile getirmiş.

Sadece 60 bin öğretmene değil, 600 bin öğretmene ve tüm kamu personeline de siyah kurdele dağıtmalıyız. İsteyen tüm bireylere de...

Radyolar, televizyonlar programlarını böyle bir günde ulusal bütünlüğümüzü ortaya koyacak şekilde gözden geçirmeli, sivil toplum kuruluşlarımız seslerini bu gün yükseltmelidir.

Bir okuyucumuz ulusal duyarlığımızın en üst noktaya çıktığı, şehitlerimiz önünde saygı ile eğilme isteğinin içimizi doldurduğu bu günde yapmamız gereken bir görevi anımsatıyor:

Bayram nedeniyle pek çoğumuz kaybettiğimiz yakınlarımızın kabrini ziyaret ederiz. "Bu yıl bu görevi ifa etmeden önce her birimiz yöremizdeki şehitliklere gitmeliyiz. Mezarlarını ziyaret etmeli, onlara olan şükran borcumuzu dualarımızla ödemeli ve eğer varsa, bir küçük bayrağı da ziyaret ettiğimiz şehidin kabrine dikip dönmeliyiz" diyor.

Bir büyük ulusa yakışanı söylüyor.
Yazarın Tüm Yazıları