MİLLİ futbol takımımızın Teknik Direktörü Fatih Terim, Avrupa Futbol Şampiyonası için gittiği Moldova’daki stadyumda gazetecilere, "Şehitlerimizin ailesi ve gazilerimiz için tüm futbol ailesinin de katılacağı bir kampanya başlatıyoruz" demiş ve devam etmiş:
"Biz burada ay-yıldızlı bayrağı taşıyorsak, bunu vatan bekçilerine borçluyuz. Bu vatanda yetiştik, dolayısıyla bu vatan için elimizden geleni yapacağız. Vatan borcu hiç bitmez..."
Doğrudur. Vatan borcu hiç bitmez. O nedenle her yıl 18 Mart günü Çanakkale şehitleri için, 15 Mayıs’ta şehit havacılarımız için, 30 Temmuz’da Allahüekber dağlarında bıraktığımız 80 bin şehidimiz için yapılan törenlerle borcumuzu ödemiş sayılmayız.
Bu büyük ulusa düşen, şehitlerimizi ve gazilerimizi, onların bu ulusa yaptıkları hizmetin büyüklüğüne uygun bir sevgiyle, saygıyla anmakla kalmayıp gereken her türlü özveriyi göstermektir.
Bunu Fatih Terim’in dile getirdiği gibi, "Sadece Milli Takım’a mensup 24 oyuncu değil, Türkiye’deki tüm futbol ailesinin" katılacağı bir kampanya da karşılamaz. Bu dayanışmayı devamlı kılmalı, 1961 Anayasası’nın Başlangıç kısmında dendiği gibi, "Bütün fertlerini kaderde, kıvançta ve tasada ortak, bölünmez bir halinde, milli şuur ve ülküler etrafında toplanmış bir millet" olduğumuzu her zaman göstermeliyiz.
Böyle bir kampanya, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın geçenlerde dile getirdiği "birlik ve bütünlük" ihtiyacımızın da, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın dün söylediği "milli birlik olduğumuzu gösterme" arzusunun da gereğidir.
Aşağıdaki satırlar, bu duyguları sadece bizim değil örneğin İngilizlerin de yaşadığını ve çok da iyi bir gelenek oluşturduğunu anlatıyor:
İngiltere’de (...) yaşayanlar bilirler. Her yıl ekim ayında başlayıp kasım ortalarına kadar, birçok insan yakalarına gelincik takar. Genç, yaşlı, kadın, erkek hiç fark etmez. Metro önlerinde, otobüs duraklarında, bankalarda, (kısaca her yerde) gelincik satan insanlara rastlanır. (...) Bu gelinciğin hikáyesi Birinci Dünya Savaşı yıllarına kadar gider.
Avrupa’da 11 Kasım 1918 günü (...) (Birinci Dünya Savaşı) bitmişti ama savaşın asıl acıları yeni başlıyordu. (...) Bu nedenle de savaşta ölenlere destek olmak için 1920 yılında Royal British Legion kuruldu. Royal British Legion o tarihten bugüne yardım toplayarak, askerleri ve aileleri yardımlarıyla destekliyor, savaşta yaralananlara yardım ediyor, ölenler için ise çeşitli anma etkinlikleri düzenliyor." (Ali Keskin; Toplum Postası 16 Kasım 2006)
Semih İdiz, 2003 yılında Akşam Gazetesi’nde çıkan bir yazısında, her biri 1 İngiliz lirası karşılığı alınıp yakalara takılan yapma gelincik çiçekleri gelirinin Royal British Legion tarafından o savaşçıların ailelerine verildiğini söylüyor. Bu her yıl yapıldığı için de ulusal dayanışma sürdürülmüş oluyor.
Dahası böyle bir dayanışma tablosu sayesinde, şehitler ve gaziler için yapılan törenler sırf askeri birliklerin katılımıyla sınırlı kalmıyor, olayı sivil asker tüm bireyler paylaşmış oluyor.
Biz hem "tüm şehit ve gazileri" yılın aynı gününde anmayı hem de böyle bir geleneğin bizde de başlatılmasını öneriyoruz.
Siz 1915 Sarıkamış Harekátı’ndaşehit düşenlerin toprağında yetişen gelinciklere orada "Şehit Çiçeği" dendiğini bilir misiniz?