Seçimde saydamlık...

SON milletvekilleri genel seçimi sonuçlarının beklenenden çok hızlı bir şekilde alınması belli ki bazı zihinlerde sorular doğmasına yol açtı. Sorular aradan geçen iki haftayı aşkın zaman içinde ya yok olup gidecekti yahut da gündemde kalmaya devam edecekti.

İkincisi oldu.

Buna belki de Yüksek Seçim Kurulu’nun tüm seçmen kayıtlarını dijital ortama aktardığını yeterince duyurmaması ve SEÇSİS isimli yazılım programı ve iletişim ağı sayesinde sonuçların alıştığımızdan çok daha çabuk alınabileceğini kamuoyuna önceden bildirmemesi yol açtı.

Sebep hangisi olsa fark etmez. Neticede Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Muammer Aydın dün bir açıklama, daha doğrusu "yalanlama" yayınlamaya kendini mecbur hissetti.

Deniyor ki seçim sonuçları ilçe seçim kurullarından il seçim kurullarına, oradan da Yüksek Seçim Kurulu’na bilgisayar bağlantılarıyla aktarıldı. Ama bu sırada devreye giren başka bir program rakamları değiştirdi. İlan edilen sonuçlar o yüzden seçmen iradesini yansıtmıyordu.

Muammer Aydın’ın dün verdiği yanıt hayli iddialı. Şöyle diyor:

"Kesinlikle öyle bir şey yok. Olamaz da zaten. Yazılımı Havelsan yaptı. Son derece ileri bir teknoloji kullanıldı. Kesinlikle teknik olarak, dışarıdan sisteme müdahale söz konusu olamaz."

Sayın Başkan ayrıca "uzmanlar" refakatinde cuma günü bir de basın toplantısı yapacakmış.

İyi eder. Ama meselenin uzmanla ilgisi bulunmayan yönü de var:

Başkanın tüm işlemlere güvenmesi güzel bir şey. Ama kamusal her işlemde saydamlık aranan çağımızda bu hiç de yeterli değil. Çünkü o güven sadece Sayın Başkanın ve Yüksek Kurul üyelerinin huzurlu olmalarını sağlar, başkalarının değil.

Öte yandan Türkiye’de seçimlerin genel çizgileriyle "sağlıklı" olduğu doğrudur. Bugüne kadar siyasi partilerden ciddi bir itiraz gelmemiş olması da son seçimin sağlıklı bir şekilde yürütüldüğünün göstergesidir denebilir.

Lakin siyasi partilerin itiraz etmemesi, her şeyin düzgün şekilde yürütüldüğünün kanıtı olamaz. Örneğin 1977 seçimlerindeki seçmen sayısının gerçek sayıdan 3 milyon fazla olduğu sonradan ortaya çıktığı ve -en azından bu sütunda- çok yazıldığı halde hiçbir siyasi partimiz bugüne kadar o olayın üstüne gitmek gereğini duymamıştır. Oysa o sayı seçim sonuçlarını altüst edecek kadar büyüktür.

O nedenle teknik kadronun vereceği bilgi yetmeyebilir. Ayrıca genel kamuoyunun ikna olmasını gerektiren başka çareler de olmalıdır. Bunun en basit yolu, her bir seçim sandığıyla ilgili sonuçları Yüksek Seçim Kurulu’nun www.ysk.gov.tr adresli sitesinde yayımlamaktır.

43 milyon seçmeni tek tek yazan ve sandık numarasına kadar gösteren bir sistem, bu bilgiyi de verebilmelidir.

Yüksek Seçim Kurulu bu kadar açık -saydam- olursa, kimse "Bizim sandıktan çıkan sonuçlar acaba başka yere giderken değişti mi?" kuşkusunu taşıyamaz. Taşısa da dinletemez.

O nedenle Yüksek Seçim Kurulu Başkanı cuma günü yapacağı basın toplantısında sandık sonuçlarını yayımlamaya neden yanaşmadıklarını açıklamalıdır.
Yazarın Tüm Yazıları