Savsaklama...

ADALET Bakanı Cemil Çiçek dün bu sütunda çıkan yazımız nedeniyle aradı.

YİMPAŞ olayının kamuoyuna yanlış izlenim verecek şekilde yansıtıldığından ve bizim de bu yanlışlığa katkıda bulunduğumuzdan yakındı. Örneğin, bakanlık olarak kendilerine düşeni hiç gecikmeden yapmalarına rağmen sanki bu dosyayı savsaklıyormuş gibi gösterilmelerinin haksızlık olduğunu söyledi.

Sayın Çiçek biliyorsunuz "ağzı iyi laf yapan" bir politikacıdır. Doğrusu, "gerçeklerin arasındaki boşlukları kullanmayı" bilir. O nedenle olacak, kendisini dinlerken, "sadece bakanlık değil, tüm yargı sistemi de kendine düşeni yapmış" gibi bir izlenim edindik.

Çiçek’in verdiği bilgiye göre YİMPAŞ hakkında -dün itibarıyla- Yozgat’ta savcılığa 117 şikáyet gelmiş. Bunların 113’ü hakkında "Takipsizlik" kararı verilmiş. Kalan 4’üyle ilgili işlemler halen devam ediyormuş.

Aslında YİMPAŞ’la ilgili öteki şikáyetlerin 15’i, artık kamuoyunda "Rahşan Affı" diye bilinen 4616 sayılı af yasası kapsamında görüldüğü için "işlem yapılması ertelenmiş". Kalan 3 dosyadan 1’i işlem aşamasındaymış. İkinci dosya nedeniyle mahkeme, YİMPAŞ yöneticilerinin 3’er yıl hapislerine, 15 biner YTL tutarında para cezası ödemelerine (bu biliyorsunuz zamanaşımına uğraması ihtimalinden söz edilen dosyadır) karar vermiş.

Bir tane de Yozgat Sulh Ceza Mahkemesi tarafından 7 milyon 605 bin lira para cezasına hükmedilen dosya varmış.

Sayın Çiçek, Almanya ve İsviçre ile yapılan yazışmalarda da hiçbir gecikme veya ihmal olmadığında ısrarlı. Almanya’dan istenen dosya 20 cilt imiş. Henüz Türkiye’ye gönderilmemiş. O nedenle bir işlem yapamamışlar.

İsviçre’den istenen dosya gelmiş. Bu 14 cilt imiş ama çevirisi bitmemiş.

Kısaca, Sayın Çiçek’in bulunduğu yerden bakınca anlaşılıyor ki, "yapılması gereken ne varsa" yapılmış.

İyi de... Din duyguları da istismar edilmek suretiyle aldatılarak elinden parası alınmış yurttaşlarımızın sorunlarını araştıran TBMM Komisyonu Başkanı AKP Ankara Milletvekili Telat Karapınar dün Habertürk Televizyonu’nun bir yayınında konuştu. Evirdi çevirdi, "Hakkında Interpol tarafından difüzyon (yakalanıp gözaltına alınması talebi) çıkarılan YİMPAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar’ın neden bir ifade vermeye dahi çağrılmadığı?" sorusuna yanıt veremedi. Ona göre "Bizim ülke olarak bir şey yapmamız mümkün değil"miş.

Peki bir şey yapmayacaktık da o "Adli yardımlaşma anlaşmalarını, polisin uluslararası yükümlülüklerini" düzenleyen anlaşmaları neden imzaladık?

Nitekim dün gelen haberlerde, İsviçre Federal Başsavcılığı’nın YİMPAŞ hakkında dava açmak için "adli yardım" istemesine rağmen Türkiye’nin kendine düşeni yapmadığı bildiriliyordu.

Zaten İstanbul CHP Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in "Bu konu Meclis tarafından araştırılsın" diye ilk önerge verdiği tarihin 7 Ocak 2003 olduğunu, ama AKP’nin bu önergeyi ikibuçuk sene sonra ele aldığını göz önünde tutarsanız, siyasi iradenin bu işin üstüne gitmeyi istemediğini görürsünüz.

Bizim de söylediğimiz bu!

Not: En güzel kahkahaların adamı, iyi insan, büyük Karikatürist Semih Balcıoğlu da yok artık... Herkese başsağlığı... O.E.
Yazarın Tüm Yazıları