Rektörün günahı...

VAN’daki ‘Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin adı nereden geliyor diye hiç düşünmemiş olabilirsiniz.

Söz konusu üniversitenin rektörüne dönük son saldırılar nedeniyle o isim ayrı bir anlam kazandığı için değinmek gereğini duyduk:

Bu üniversiteye ‘Yüzüncü Yıl’ adı verilmesi, 1981 yılında kendisini ziyarete gelen bir Van heyetine Devlet Başkanı olan Kenan Evren’in, ‘Van’da bir üniversite açılmasına karar verdiklerini’ bildirmesiyle bağlantılıdır.

Anımsanacağı gibi Büyük Atatürk’ün doğumunun yüzüncü yılı o sene bitmez tükenmez törenlerle kutlanmıştı. O kadar ki, insanlarımız ‘yeter artık’ demek zorunda kalmıştı.

Aslında Van’da kurulacak yeni üniversite ile Atatürk arasında özel bir bağ kurulması boşuna değildi. Çünkü Büyük Atatürk, 1 Kasım 1937 günü TBMM’nin yeni yasama yılını açarken yaptığı konuşmada:

‘Doğu bölgesi için Van Gölü sahillerinin en güzel bir yerinde ilkokulu ve nihayet üniversitesi ile modern bir kültür şehri oluşturmak yolunda şimdiden faaliyete geçilmelidir’ demiş, o dönemin Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan’ı da bu amaçla arazi tespiti için Van’a göndermişti.

O nedenle Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin, Atatürk devrimlerine bağlılık konusunda özel bir duyarlık göstermesinin duygusal nedenleri de vardır.

Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın’ın ülkemizdeki etkin yobazlar tarafından sevilmemesinin ve bir süredir özellikle yayın yoluyla saldırılara hedef olmasının gerisinde yatan gerçek de buradadır:

Prof. Aşkın, üniversite kampusuna türbanlı öğrenci girmesine izin vermiyor diye kızılıyordu.

Prof. Aşkın, öğretim kadrolarındaki gerici unsurları etkin olmaktan çıkardı diye malum çevrelerin hedefi olmuştu.

Prof. Aşkın’ın bir günahını da yeni öğrendik:

Meğer Van’ın kıymetli evladı, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Van’ı teşrif ettiği zaman, kendisini karşılamak üzere havaalanına gelenler arasında Rektör’ün bulunmamasına pek içerliyormuş. Nitekim bunu -gazetelerin yazdığına göre- alenen de ifade etmiş.

Prof. Dr. Yücel Aşkın’ın ne büyük bir günahkar olduğunu anlıyor musunuz?

Ama asıl vahimi, Bakan Hüseyin Çelik’in -Başbakan Erdoğan’ın karşılama ve uğurlamalarla ilgili genelgesini yok sayması yetmiyormuş gibi- üniversiteyi Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir birim gibi görmesidir.

Hem Atatürkçü ol, hem Sayın Bakan’ın önünde gerdan kırıp selam duranlar arasında bulunma... Eh, bu adamın boynunu vurmaz da kiminkini vurursunuz?

Üniversitenin (Rektör Aşkın göreve gelmeden önce) açtığı bir ihalede yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla başlatılan soruşturmaya elbet bir şey demiyoruz. Rektörün evindeki tarihi eserlere de... Ortada suç varsa yargı karar verir, biz de ak koyunu kara koyunu o zaman görürüz.

Ama Van polisinin, adam öldürme ve uyuşturucu ticareti yapma gibi suçlarla aranan eski milletvekili Mustafa Bayram’a ve oğluna yapamadığını Üniversite Rektörü’ne yapmasının, Van’daki resmi görmeye yeteceğinden eminiz.
Yazarın Tüm Yazıları