Öyle başa böyle tıraş...

ADAM çok çok TBMM Genel Kurulu’nda görüşmeler sürerken ayakkabılarını çıkarmış, bir bacağını ötekinin üstüne atmış... Sonra da ayağını kaşımış...

Sayın(!) milletvekiline göre bundan daha tabii ne var?

İyi ki herkesin duyacağı şekilde bir de "Gaark!" diye geğirmemiş.

Böyle bir adamla aynı masada yemek yemek zorunda kalırsanız, muhtemelen çok daha vahim şeylere tanık olabilirsiniz. Örneğin, çorbayı içerken öyle bir "höpürdetme" sesi duyabilirsiniz ki, nefesiyle birlikte masadaki tuzluğu ve biberliği de içine çekmediğine şükredersiniz.

Ama yine de, ayağını kaşıyan Fetani Battal isimli AKP Bayburt milletvekilini ayıplıyor değiliz.

"Devlet kuran partiyiz" diye böbür böbür böbürlenen CHP’nin -umur görmüş- Genel Başkanı tutar Meclis Grup Salonu kürsüsünde kemençe çalınmasına izin verirse, Fetani Battal ayağını kaşır, hatta fırsat bulsa Abdullah Öcalan’ın meşhur resmindeki gibi "hatır, hutur" karnını da kaşır.

Daha geçen gün Mersin AKP Milletvekili Ali Er’in yaptığını unuttuk mu?

Muhterem (!) biliyorsunuz, üzerindeki silahla Meclis’e girmek isteyen ziyaretçilerine güvenlik görevlileri izin vermeyince, tabancayı kendi beline takmış ve polislere, "Gücünüz yetiyorsa gelin de o silahı benden alın" diyerek meydan okumuştu.

Üyesi olduğu Meclis’in düzeni, huzuru, güvenliği, özellikle de itibarı için Meclis Başkanlığının koyduğu kuralı çiğneyen milletvekilinin ayıplanmadığı bir ortamda Fetani Battal’dan ne bekleyebilirsiniz?

Görüyorsunuz cuş-u huruşa gelip (coşup) sünnet düğününde havaya silah sıkanlardan söz etmiyoruz. Doğruca Meclis içinde yaşananları anımsatıyoruz:

Meclis’te çiğköfte yoğurup, "kalitesini" göstermek için tavana atan ve orada yapışınca becerisini ispat eden milletvekillerimizi unuttuk mu?

Onların 1992’de yaptıklarını yeni gelenler ya bilmedikleri yahut da çok olağan saydıkları için, geçen yılın haziran ayında da TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nun bir kısım üyeleri TBMM binası önündeki Egemenlik Parkı’nda mangal yakıp Adana kebabı ve kuzu şiş yemişlerdi.

Bu insanlara bir toplantı sırasında cep telefonuyla konuşmanın ayıp olduğunu da anlatamazsınız.

Ama tekrar ediyoruz... Bütün bunlardan dolayı milletvekillerini kınamayın. Çünkü bunlar yakışıksız olsa da küçük arızalardır. Asıl kötüsü TBMM Meclis Grup toplantılarının dejenere edilmesidir. Grup toplantılarının "parti politikalarının tartışıldığı" platform olmaktan çıkartılması bunların en önemli olanıdır. Grup toplantısı demek, liderin "one man show" toplantısı demektir. Lider gelir, haftalık vaazını verir, toplantı biter. Sonra da o parti içinde "demokrasi"nin varlığından dem vurulur.

Keşke bu kadarla kalsa... Liderler salona girince Anayasa’ya göre "milleti temsil" yetkisine sahip milletvekilleri, okul öğrencileri gibi ayağa kalkarlar. Lider bunun hem Meclis’e hem de millete ne büyük saygısızlık olduğunu düşünmez. Düşünse bile vazgeçmez. Çünkü egosunu tatmin etmek her şeyden önemlidir.

Onlar öyle olunca milletvekilleri de böyle olur.
Yazarın Tüm Yazıları