ANKARA’nın Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in bugüne kadar kamuoyuna yutturmayı başardığı "keramet"in bir palavradan ibaret olduğu nihayet ortaya çıktı.
Melih Gökçek’e 28 Mart 2004 tarihli yerel seçimde 901 bin oy veren, böylece onu yüzde 55 oranında oyla destekleyen Ankaralılar bu olaydan dileriz gerekli dersi almışlardır.
Eğer almazlarsa, unutmasınlar ki gelecek dönemde de böyle bir su sıkıntısı yaşamaları mukadderdir. O zaman artık Melih Gökçek’in ayrıca tavsiyede bulunmasına gerek kalmadan Ankara’yı terk etmeleri ve "Analarının, babalarının yanına gidip 2 ay tatil yapmaları" kaçınılmaz olacaktır.
Tabii Gökçek’in ifadesiyle "Cenab-ı Allah diler de bir anda susuzluğu bitirirse" o başka!
Ankaralıların yaşanan sıkıntıdan ders alıp almadıklarını görmek için 2009 yılının mart ayına kadar beklemek gerek.
Ama su sıkıntısı o kadar sabırlı değil... Her gün yaşanıyor. Bir salgın hastalık patlayacak diye herkes korku içinde bekleşiyor. Hastanelerde su sıkıntısı yüzünden acil olanlar dışındaki ameliyatların ertelendiği bildiriliyor.
Kısaca yaşananlar, Melih Gökçek’in ne kadar basiretsiz bir Belediye Başkanı olduğunu tüm Ankaralılara her dakika söyletiyor.
Olaylar, felaketler vardır, tabiattan gelir. Önleyemezsiniz. Tek çare o ihtimale karşı hazırlıklı olmanız ve zararı en aza indirecek önlemleri almanızdır.
Olaylar, felaketler vardır, tamamen insan kusuru sonucu olur. Bazen kasıt ama çoğu kez idraksizlik ya da basiretsizlik en önemli nedenidir.
Ankara’nın yaşadığı su sıkıntısı ikinci kategorinin somut örneğidir. Nitekim haberlerden anlıyoruz ki bu tarihte yani 2007 yılında Ankara’nın ciddi bir su sıkıntısı ile karşı karşıya kalacağı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 17 Haziran 2004 tarihinde Belediye’ye yazılmış. Gerede sistemi dedikleri bir proje çerçevesinde Ankara’ya 173 milyon metreküp su getirilmesi önerilmiş. Bunun 238 milyon dolara mal olacağı bildirilmiş.
Ama her şeyi herkesten çok bilen ve her konuda en dáhiyane çözümler ürettiğine inanan Melih Gökçek bu projenin finansmanına katılmayı kabul etmemiş. Çünkü bu konuda iki kurumun yetkilileri arasında varılan mutabakat "Başkan Melih Gökçek’in bilgi ve direktifleri dışında" yapılmışmış.
Koskoca Gökçek’ten icazet almadan gider de bir projenin altına imza atarsanız, işte böyle olur:
Başkan reddeder. Herkes de haddini aşmamayı öğrenir.
Gerede sistemine para bulamayan Gökçek, Ankara’nın orasına burasına fıskıyeler, yapay şelaleler doldurmuş, elinin erdiği, gözünün gördüğü neresi varsa, oraya alt geçit, üst geçit yapmış... Süslemeydi, beslemeydi, ihmal etmemiş. Belediye’nin görev ve işlevleri arasına girsin girmesin, kaynakları ona buna dağıtmış. Hiç sakıncası yok.
Gökçek üstüne vazife olmayan şeylere burnunu sokar. Bakarsınız siyasi parti kurar. Bakarsınız emri altındaki Belediye personeline kukla partiler kurdurur. Ama bir Belediye Başkanı’nın ilk ve temel görevi olan halkın su ihtiyacını karşılamayı akıl edemez.
Buyursun ona oy veren Ankaralılar, şimdi Melih Gökçek’i sıkıp da suyunu içsinler.