KENDİ cumhurbaşkanını gürültüsüz patırtısız bir şekilde seçmeyi beceremeyen demokrasimize bakınca insanın utanası geliyor.
Nitekim 11. Cumhurbaşkanını seçemeyeceğimizi anladık ve tek aday Abdullah Gül’ün kendi başına girdiği yarıştan çekildiğini bildiren başvurusuyla bu olaya noktayı koyduk.
Büyük Atatürk’ten sonra kimin cumhurbaşkanı olacağı konusunun o tarihte de büyük sorun olduğunu kitaplar yazıyor... Rauf Orbay’ın, Ali Fethi Okyar’ın, Kazım Özalp’ın kendilerini cumhurbaşkanı adayı gördükleri, ama Mareşal Fevzi Çakmak ile Başbakan Celal Bayar’ın sağlam ve dürüst tavırlarının, sorunu büyümeden çözdüğü de bilinir.
Özellikle Fahri Korutürk’ü, Turgut Özal’ı ve Ahmet Necdet Sezer’i Çankaya’ya çıkaran seçimlerin sorunlu yaşandığı, Korutürk’ün yerine kimi seçmek gerekir sorusunun da, ülkeyi 12 Eylül 1980 darbesine sürüklediği cümlenin malumudur.
Şimdi o diziye, Sayın Ahmet Necdet Sezer’in halefini tayin etme maceramızı da ekledik.
Ve her şeyi en kestirme yoldan çözen zekamız, bu durumun içinden çıkabilmek için karşımıza "Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini, bir kişinin 5’er yıldan en çok iki dönem cumhurbaşkanı olmasını" isteyen bir öneriyi çıkardı.
Daha doğrusu Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu bunu iki sene önce önermişmiş ama, kimse yüz vermediği için bu düşünce kıyıda kenarda bekler dururmuş.
Başbakan Tayyip Erdoğan,Anavatan milletvekillerinin desteğiyle Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı seçtirmek umuduyla Erkan Mumcu’nun önerisi üzerine -deyim yerindeyse- balıklama atladı.
Ama atlamadan önce havuzda su var mı yok mu, kontrol etmediği anlaşılıyor.
Gerçi henüz olay bitmedi. Dahası, en azından teorik olarak hálá Anayasa’yı değiştirmek mümkün. Bu gerçekleşirse belki 22 Temmuz günü bir de Cumhurbaşkanı için oy kullanma durumunda olmayabiliriz ama sonraki bir tarihte bu amaçla tekrar sandık başına gitmemiz gerekebilir.
İyi de... Doğru olur mu?
Maalesef bir kısım deneyimli politikacılar -örneğin Sayın Süleyman Demirel- bunun "iyi ve doğru olacağını" savunuyor.
Sayın Kenan Evren de "Ben Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilsin istedim ama, 1982 Anayasası yapılırken bu görüşümü kabul ettiremedim" diyor.
Turgut Özal’ında bir tarihte özetle, "Anayasa’nın birkaç maddesini değiştirip cumhurbaşkanının halk oyuyla seçilmesini sağlarsak, Yarı Başkanlık sistemine geçeriz" dediğini anımsarız.
Türkiye’de tartışılan konular 20-30 sene çözülmeden beklediği için sonunda biz de aynı şeyleri yazıyoruz. Nitekim Özal’ın o "Anayasa’nın birkaç maddesini değiştirince Yarı Başkanlık sistemine geçeceğimize" ilişkin dahiyane (!) sözleri üzerine bu düşüncenin "bir otobüsü uçağa çevirmek için ona kanat takmayı yeterli saymaya benzediğini" yazmıştık. Nitekim bu son önerinin de aynı yanlışla malül olduğunu düşünüyoruz. Gerekirse ayrıntıya sonra gireriz ama şimdilik açıkça söyleyelim ki, öneri düpedüz cehalet ürünüdür. Bizi bunalımlara sürükler. Reddededilmelidir.