Paylaş
Her kafadan bir ses çıkıyor. Orada burada bombalar patladıkça, insanlar eski defterleri karıştırıp çözümler üretiyor. Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın “Sınır güvenliği ve sınırın yerinin bazı bölgelerde kaydırılması konuşulabilecek, tartışılabilecek bir şey” önerisi de bize öyle göründü.
Açık söyleyelim. Yazıcı’nın önerisi yanlıştır demiyoruz. Çünkü onu biz değil, ancak uzmanlar değerlendirebilir. Ama böyle bir düşüncenin yeni olmadığını söyleyebiliriz.
Hafızamız yanıltmıyorsa, sınırlarımızın sarp dağlardan geçiyor olmasının, terörle mücadelede çok önemli bir engel oluşturduğunu çünkü bu coğrafi yapının, sınır ötesinden sızmaları önlemeye izin vermediğini önce Turgut Özal ifade etmişti.
Sonraki yıllarda Bülent Ecevit’in de “Irak’ın 6-7 km. içerisinde bir güvenlik kuşağı oluşturmaktan” söz ettiğini anımsarız.
Ama bilemediğimiz nedenler bu düşüncelerin yaşama geçmesine engel oldu. Belki de öneriye “öteki ülke” karşı çıktı.
Şimdi Yazıcı’nın dile getirdiği düşünceye o nedenle “ihtiyatla” bakıyoruz.
Tansu Çiller’ in Başbakanlığı, Mehmet Ağar ’ın önce Emniyet Genel Müdürü, sonra İçişleri Bakanı sıfatıyla görev yaptığı sırada polis teşkilatı bünyesinde kurulan -daha sonra yapılan sayısız yanlış nedeniyle devre dışı bırakılan- Özel Harekat Birlikleri ’nin yeniden devreye sokulması da yeni ileri sürülen önerilerden biri.
Bunun da bir mantığı olduğu kuşkusuz. Çünkü “çete” harbi yapan bir gücün karşısına “düzenli ordu” çıkartırsanız, bir fil ile bir eşek arısını karşı karşıya getirmiş gibi olursunuz. Fil büyüktür ama eşek arısının hakkından gelmesi -çoğu kez- mümkün değildir. O nedenle sizin de “çete savaşı” metotları kullanacak güce ihtiyaç duymanız normaldir.
Lakin böyle bir gücün kontrolü fevkalade güçtür. Kural dışı savaş yetkisini verdiğiniz insanı “kural içi” davranmaya zorlarsanız sonuç alamazsınız. Kural dışı davranışlarını da yasal kalıplara sokamazsınız.
Sonunda elinizde ya görevini yapamayan bir yığın adam kalır veya görevini bihakkın yapmak adına kanun kural tanımayan bir güç üretmiş olursunuz.
Nitekim ilk uygulamadan iyi sonuç alınmadığı için Özel Harekat Birlikleri sahne gerisine çekildi.
Dün İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay’ın meslektaşlarımızla yaptığı bir sohbetin canlı yayınlandığını öğrenince “Belki bu konuya değinir” diye hemen televizyonu açtık. Yetişebildiğimiz noktada Bakan buna ilişkin bir soruyu yanıtlıyordu.
“Ben göreve geleli beri Özel Harekat Birliklerindeki personel sayımızı her yıl bin artırdım. Onlar elbet terörle mücadelede görev alacaklardır” anlamında sözler söyledikten sonra “Ama” dedi, “bunlar bildiğiniz gibi polistir. Polis yasaya göre belediye sınırları içinde görev yapar. Kırsalın güvenliği jandarmanındır. O nedenle -ilgili vali istemedikçe- bu birlikler ancak şehir merkezlerinde görevlendirilebilir.”
İyi de... O zaman “Özel Harekat”a ne gerek kalıyor?
Paylaş