FRANSA’nın bunca yıldır övündüğü temel değerleri ayaklar altına almakta kararlı görünmesi belli ki bizim kamuoyunu çok rahatsız etti.
Öyle ya sen "özgürlük, adalet, eşitlik" sloganıyla yola çık, tüm dünyaya örnek olduk diye böbürlene böbürlene bugünlere gel...
Sonra da "Ya Ermeni soykırımı yapıldı dersin, yahut hapsi boylarsın" diyen bir öneriyi, 12 Ekim 2006 günü Ulusal Meclis’ten geçirmeye kalk!
Faşizmin bir başka tanımı var mı?
Öneri sahibi Sosyalist Parti milletvekilleri, yapmak istediklerinin kendi tarihleri için yüz karası olduğunu nasıl göremez, insan anlayamıyor.
Aslında bu tartışma bugün başlamadı. Fransa bildiğiniz gibi 2001 yılında "Ermenilere karşı soykırım yapıldığını" resmen yani Meclis kararıyla tanıdı.
O zaman kendi kamuoyumuzu avutmak için söylenenler hálá belleğimizde duruyor. Yok, "Oylama sırasında Meclis’te topu topu 55 milletvekili varmış da... Kalanlar da gelseymiş bu öneri kabul edilmezmiş de..."
Bunları bizim alçaklar söyledi. Oysa her şey tezgahlandığı gibi yürüdü. Örneğin Cumhurbaşkanı Jacques Chirac baştaolmak üzere Fransız politikacıları ile yöneticilerin pek çoğu öneriyi destekliyordu. Nitekim ondan bir süre önce de teşebbüs etmişler ama Türkiye’nin tepkisi üzerine konuyu dondurmuşlardı. İkinci hamlede yasalaştırdılar.
O zaman "Ermeni soykırımı yoktur diyenleri cezalandırma" önerisi de gündeme geldi ama o kadarını göze alamadıkları için beklemeyi tercih ettiler.
Şimdi "zamanı geldi" diye düşünmüş olmalılar. O nedenle 12 Ekim’de kabul eder de öneriyi Senato’ya gönderirlerse şaşmayalım. Bir süre sonra Senato’dan da geçer ve yasalaşır.
İyi de bu duruma biz nasıl tepki koymalıyız?
Önce unutmayalım... Serinkanlı ve akıllı olmak zorundayız. Yoksa çık sokağa... Jacques Chirac’ın kuklasını ipe çek, Fransız bayrağını yak...
Bunlar ilkel tepkiler.
Kimileri de "Fransız malını boykot edelim" diyor...
Kaç kişiyle bunu yapacaksın? Böyle bir boykotun altyapısını hazırladın mı? Örgütlendin mi? İnsanları ikna etmek için ne yaptın, ne yapacaksın? Tüm bunları gerçekleştirmek için gerekli maddi kaynağı nereden bulacaksın? Bu boykotu ne zamana kadar, nasıl sürdüreceksin?
Efendim, nükleer santral ihalesine Fransızları almayacakmışız?
Sanıyoruz ki biz üç beş Fransız firmasını ihaleye sokmayınca elimize ayağımıza düşecekler. Airbus uçakları alırsak Avrupa Birliği’nin kapılarını açarlar sanmamız -üstelik utanmadan böyle düşündüğümüzü açıklamamız- gibi.
Airbus’ları almaya karar verdik, fiyakalı imza törenleri yaptık da ne oldu?
Bu anlayışın kukla asmaktan, bayrak yakmaktan farkı ne?
Akıllı çok... Biri de "Ermeni soykırımı yapılmıştır demeyi suç haline getirelim. Türkiye’de şirket kurarken sorulsun. ’Yapılmıştır’ diyene izin verilmesin. Vize isteyene de aynı şeyi yapalım. Yurda sokmayalım" diyor.
Yaradana sığınıp sallamak kolay. Öyle değil, geçerli ve etkili çare arayalım. Onu da bir başka yazıda yapalım.