Paylaş
Biz birinci ihtimali tercih ediyor ve "Amerika’daki Musevi lobi kuruluşu Anti Defamation League’in (İnkár ve İftira ile Mücadele Birliği) (ADL) "Ermeni soykırımını kabul ediyoruz" şeklindeki açıklamasını geri almadığını" söylüyoruz.
Oysa Sayın Başbakan, önceki gün TBMM kulisinde kendisiyle görüşen gazetecilere, ADL’nin 21 Ağustos tarihli açıklamasını, 23 Ağustos tarihli ikinci açıklamayla geri aldığını söylemişti.
Kim haklı, birlikte bakalım...
Konuyla ilgili haberde aynen şöyle deniyordu:
"Erdoğan, (...) ADL’in (ikinci) açıklamasının yazılı metnini geçtiğini belirterek, ’Bize yönelik bu açıklamadan dolayı özellikle bizim hassasiyetlerimizi paylaştıklarını ve yaptıkları yanlışı da bize gönderdikleri yazılı faksta ifade ettiler’ dedi.
(...)
Erdoğan, daha önce atılan yanlış adımın bu açıklamayla geri alınmış olduğuna işaret ederek, (ADL yöneticileri) ’Ellerinden gelen bütün destekleri bugüne kadar nasıl verdilerse, bundan sonra (da) vereceklerini ifade ettiler’ dedi. (...)"
Oysa ADL yöneticileri, 21 Ağustos tarihli ilk açıklamada "soykırımı kabul ettiklerini" bildiriyorlar ancak biraz da bize keyif bağışlamak için, "Bu konuyu Kongre’nin ele alması tam aksi yönde sonuç doğurur ve Ermenilerle Türklerin barışmasını zorlaştırır" diyorlardı.
Nitekim 23 Ağustos tarihli ikinci açıklamada, "Konu keşke tarihçiler, arkeologlar, siyaset bilimcileri tarafından da incelense" anlamına gelen cümle hariç hiçbir yeni şey söylemediler. Örneğin birinci açıklamayı yayımlayan ADL Direktörü Abraham Foxman oradaki:
"Son dönemde (...) Ermenilerin yaşadığı faciaları yeniden gözden geçirdik. Tekrar düşündüğümüzde BU EYLEMLERİN SOYKIRIMA TEKABÜL ETTİĞİNİ GÖRDÜK" cümlesinden geri adım atmadı.
İkinci yani 23 Ağustos tarihli açıklamaya gelince... Bunun altında ADL’nin Direktörü Foxman’dan ayrı olarak Başkan Glen S.Lewy’nin de imzası var. Açıklamada bir de "Ermenistan’ın, Türkiye tarafından yapılan ve ortak bir bilim adamları kurulunun söz konusu olayları incelemesini isteyen çağrıya olumlu yanıt vermesini temenni ettikleri" söyleniyor. Son olarak "ABD Kongresi’nin Ermeni soykırımını tanımayı isteyen öneriyi reddetmesini" temenni ediyorlar.
Ama tekrar ediyoruz... "O olayları soykırım (genocide) olarak nitelendirmemiz yanlıştı" anlamına gelen tek harf bile kullanmıyorlar.
Zaten tanınmış işadamı Jak Kamhi hariç, ne Türkiye’deki ne de ABD’deki yahut başka bir ülkedeki Musevi cemaati temsilcilerinin ağzından, "O olaylara soykırım denmez" anlamında bir şey çıkmıyor. Mecbur kalırlarsa, "Öyle denmesi ilişkilerimize zarar verir" diyorlar.
Gerçeği görürsek çözümü -artık kaldıysa- daha kolay buluruz.
Paylaş