BİZE birileri şaka ediyormuş gibi geldi. Ama Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır’ın, ‘MHP’yi hiç kimsenin antidemokratik, hukuk ve demokrasi dışı eylemlerin içinde göremeyeceğini ve gösteremeyeceğini’ söylediğini, partinin yayın organı gazetede de okuyunca, o sözlerin gerçekten söylendiğine inandık.
Bu sözleri söyleyen zatın, 13 Haziran 2004 tarihinde birkaç bin kişiye, ama bu arada özellikle 313 general ve amirale gönderdiği mektupta:
‘Genel Başkanımız Sn. Dr. Devlet Bahçeli ‘endişe verici son gelişmeler’ üzerine bir değerlendirme yapmıştır.
Bir tarihi görev olarak, toplumun tüm kurum ve kesimlerinin, ‘azami sorumluluk anlayışı ve sağduyu ile hareket etmeleri gerektiğini’, ‘bu yönde siyasi iktidarın uyarılmasını ifade eden açıklama metnini bilgilerinize saygılarımla sunuyorum’ dediği iki gün önce Hürriyet’te bildirilmişti.
Bir siyasi partinin toplumun çeşitli kesimlerine kendi görüşlerini iletmesinin elbet hukuka ve demokrasiye aykırı tarafı yok. Ama ‘siyasi iktidarı uyarın’ ibareli bir mektubu siz eğer silahlı kuvvetlerin komuta kademesindeki askerlere de gönderirseniz, bu eylemin demokratik sistemde yeri olmaz. Bu ya bir densizlikle açıklanabilir yahut da demokrasiyi bilmemekle...
Gerçi Sayın Şandır, partisinin gelmiş geçmiş tüm eylemlerini demokrasiye ve hukuka uygun bulduğuna göre, yukarıdaki mektubu askerlere göndermekte sakınca görmemesi normaldir.
Ne var ki arşivler unutmuyor. Nitekim çok eskiye gitmeye gerek yok:
Şandır’ın sözlerini yayınlayan gazetelerde, MHP’nin Genel Başkanlığı’na soyunan ‘ülkücü’lerden Ramiz Ongun’un, 1 Ağustos Pazar günü Erciyes’in Tekir Yaylası’nda düzenlenen ve tüm ‘ülkücü’lere açık olduğu bilinen Zafer Kurultayı’na katılmasına bile tahammül edilemediği bildirilmekteydi.
Belli ki MHP’de genel başkana rakip olmaya kalkmak lanetlenmek için yetiyor.
Nitekim, MHP’deki nasıl bir demokratik anlayış ise... Ramiz Ongun’u yayladan kovmak üzere bulunduğu yere giden görevli heyet kendisine: Kardeşler arasında kan akmasın... Biz sizi davet etmedik. Davetli olmadığınız bir yere geldiniz, gerginlik yarattınız. Şimdi derhal buradan gidin. Sizi istemiyoruz’ demiş.
O da arkadaşlarıyla birlikte yayladan ayrılmış.
Bakın daha, MHP’li Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu’nun, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ‘partiden izin almadan’ aday olmaya kalktı diye, 25 Nisan günü, üstelik TBMM’de, partili milletvekillerinin saldırısına uğraması olayını anımsatmadık.
Alparslan Türkeş’in ölümü ardından yapılan Büyük Kongre’nin, çıkan kavgalar ve uçuşan sandalyeler yüzünden ertelendiğini söylemedik.
Kahta’da MHP İlçe Kongresi’ndeki rekabetin cinayetle bittiğine değinmedik (30.7.2000 Yeni Binyıl).
Sayın Şandır’ın kendi hafızasını yoklamasına ihtiyaç yok. Bu sırada yayınlanan ve MHP’nin geçmişini anlatan tefrikaları okusa yeter.