İSTENMEYEN ziyaretçi yani Marmara Depremi önceki gün İstanbul’un kapısını tıklattı. Richter ölçeğine göre 5.2 büyüklüğünde bir uyarıydı bu. Ama anlaşılan pek aldırış eden olmadı.
Bunda şaşacak bir şey yok. Çünkü İstanbul duyarsızdır. İstanbul egosantrik, yani kendine dönüktür.
Bir İngiliz’in sözleriyle ifade edelim, "İstanbul, dünyanın en cazip keşmekeşidir". Onu aklın gösterdiği yere çekmek nerdeyse olanaksızdır.
Aksi mümkün olsaydı 1999 yılının 17 Ağustos gecesi yaşanan korkunç deprem ardından bir tek adım atar, yeni bir depreme karşı en azından "hazırlıklı olma" iradesi sergilerdi.
Bu satırları okuyanlardan İstanbul’da yaşayanların hiçbiri Büyükşehir Belediyesinin internet sitesindeki 8-10 satırlık bilgiyi yeterli saymadıkça "Bir büyük depreme karşı ne yapacağımıza ilişkin bize devlet şu tavsiyede bulundu" diyemez.
Bir önceki Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, şehrin muhtelif yerlerine hiç değilse, "Büyük bir deprem olursa yararlanılabilecek acil ihtiyaç maddelerini" içeren büyük konteynerler serpiştirmişti.
Gerçi aziz milletimizin o konteynerleri soyup soğana çevirdiği duyulmadı değil. Ama hırsıza çare bulunur ve en azından o önlem korunabilirdi. Kadir Topbaş’ınBüyükşehirBelediyesi öyle yapmadı. Ne var ne yok toplayıp götürdü.
"Yapılanları gözardı ettiğimizi" sanmayasınız diye, bu konudaki çalışmaları anlatan iki dokümandan parçalar aktaralım:
Birincisi Mart 2006 sonlarında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin dağıttığı bir resmi bilgiden alınma. Şöyle diyor:
"17 Ağustos 1999 Büyük Marmara Depremi sonrası Şubede (ne şubesi? O.E.) başlayan deprem çalışmaları, bu dönemde de sürdürülmüştür. Kentsel rehabilitasyon ve depreme hazırlık bakımından önemli bir adımı oluşturan İstanbul Deprem Master Planı çalışmaları izlendi, atölye çalışmaları gerçekleştirildi ve plan nihai raporuna yansıyan katkılar sağlandı. Master Planın amacına uygun gerçekleşmesi, sorunlarının giderilmesi, sürecin izlenmesi ve ortak çalışmalar gerçekleştirilmesi yönünde çalışmalar yürütülmektedir (bozuk Türkçe onlara ait O.E.)."
Ne anladınız?
Öteki, "Ulusal Deprem Konseyi"nin Temmuz 2002’de yani 17 Ağustos depreminden üç yıl sonra açıkladığı ve İstanbul’da yapılması gerekenleri sayan raporundan alınma. Raporda şöyle deniyor:
"İstanbul’da (...) çok özel önlemler ve hatta siyaset üstü bir seferberliğin gündemde tutulması zorunlu görülmelidir. (...) İstanbul’da Büyükşehir Belediyesi ve Valilik yetkililerince ortaklaşa ve işbölümü ile yürütülecek iki ayrı çalışmanın gündeme alınması gereklidir. (...) Belirlenen yüksek riskli alanların birkaçında vakit geçirilmeksizin pilot eylem uygulamalarına girişilmelidir. Belediye, kuracağı yerel bürolarla halkın yanında yer almalı, çok disiplinli ekiplerle kentsel dönüşüm ve iyileştirme projelerini yürütmelidir."
Bu denenlerin onda birinden vazgeçtik, yüzde birinin yapıldığına siz tanık oldunuz mu?