Washington’daki arkadaşımız Kasım Cindemir, ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Matt Bryza’nın PKK’ya karşı mücadele konusunda, "Ne yapmamız gerektiğini biliyoruz. Biraz sabrınız varsa yakında göreceksiniz" dediğini bildirmiş.
Bay Bryza, ABD Özel Temsilcisi Joseph Ralston’ın çok büyük bir çaba içinde olduğunun da altını çizmiş. Ralston’un "Denklemdeki tüm unsurları bir araya koyarak ilerleme sağladığını" söylemiş.
Harika değil mi?
Sadece o değil, bugünlerde tekrar Türkiye’ye gelen Özel Temsilci emekli orgeneral Joseph Relston da anlaşılan Ankara’da ilginç laflar etmiş. Nitekim arkadaşımız Uğur Ergan da Türkiye’nin Özel Temsilcisi emekli Orgeneral Edip Başer’in Ralston’la yaptığı görüşmelerden doğan iyimserliğini yansıtıyor. Başer’in "Ufukta görülen ışık"tan söz ettiğini bildiriyor. Hatta PKK’ya karşı mücadelede atılacak yeni adımları sayıyor. Örneğin:
PKK’nın özellikle Avrupa ülkelerinden sağladığı finansman kaynağının kurutulması için daha sert önlemler alınacakmış.
PKK’nın Kuzey Irak’ta Kürt gruplardan sağladığı lojistik ve haberleşme desteğinin de önüne geçilecekmiş.
PKK mensuplarının gıda ve sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi için yerleşim birimlerine inmelerine izin verilmeyecekmiş.
Eğer kaydedilen ilerleme ve alınacak önlemler bunlar ise vay geldi başımıza!
ABD’nin Irak’a saldırmak için ihtiyaç duyduğu hazırlık süresi ne idi anımsıyor musunuz?
Başkan Bush Irak’a saldırmayı aklına koyduğunu 2002 yılının ortalarında belli etti.
Saldırıyı da Mart 2003’te başlattı. Yani en fazla 9 ay bu işe yetti.
Peki PKK’ya karşı mücadelede Türkiye’ye yardım sözü vereliberi ne kadar zaman geçti?
En az üç sene!
Biz hálá ne ile meşgulüz?
PKK’nın özellikle Avrupa ülkelerinden sağladığı finansman kaynağının kurutulması için neler yapılması gerektiği sorusuna yanıt aramakla...
Kuzey Irak’taki Kürt grupların sağladığı desteği nasıl engelleyebileceğimizi konuşmakla...
Yaralanan veya hastalanan PKK mensuplarının, "gıda ve sağlık hizmetlerinden yararlanmak için şehre inmelerine engel olma yollarını tartışmak"la...
Şu sözlerin, şu önlemlerin "ciddiyet"le ve "samimiyet"le zerre kadar ilgisi olduğunu söyleyebilir misiniz?
"Stratejik müttefikimiz" (!) ABD, kendi kararıyla terörist örgüt ilan ettiği PKK’nın finansman, gıda, mühimmat, silah, enerji, sağlık hizmeti gibi ihtiyaçları olduğunu... Bunların önünü keserse örgütü büyük çapta zayıflatabileceğini yeni mi fark etti?
Bakın "PKK’yakarşı Türk askerinin Kuzey Irak’ta operasyon yapmasını niçin engelliyor?" demiyoruz. "Kendisi neden operasyon yapmıyor?" diye de sormuyoruz. Kendi işgali altındaki bölgenin yollarına ikişer askerli kontrol kulübesi koysa yapabileceği şeylerden söz ediyoruz.
Rahmetli İsmet Paşa sağ olsaydı, bu maskaralığa, "Hadi canım sen de!" der, kapıyı gösterirdi.